Ray Charles- You Are So Beautiful
Hayatımdaki problemlere karşı genelde çözüm(?) yöntemlerim çok belirgin şeylerdi, üzerinde fazla da düşünmeme gerek kalmadan ilk anda tepkimi ortaya koyabilirdim. Bağırırdım, küfrederdim ya da kaçardım. Sonra uyuyamayacak kadar çok düşünmeme neden olsa bile, hayatıma devam edemememe neden olabilecek kadar büyümesine izin vermezdim, o kadar büyüse dahi her zaman bir şekilde üstesinden gelebilirim kafasındaydım. Ben böyleydim, ağlama noktasına geldiğim anlar bile sınırlı oluyordu, soğukkanlı davranabilirdim, umursamaz olabilirdim. Unuturdum. Yok ederdim. Sorunlar beni değil, ben sorun yaratan şeyleri ezerdim ve ben canımı ufacık da olsa sıkan insanlar için sorun olabilirdim. Min Yoongi daima böyle yaşadı ama Jeon Jungkook'un dahil olduğu en ufak şeyler bile alışagelmiş bütün kuralları, düzenin ta kendisini yıkıp geçiyordu. Ve ben yorulmuştum, her gün bir yenisinin daha ekleniyor oluşundan, beni her gün biraz daha tüketmesinden yorulmuştum, artık yapamıyordum, umursamaz olamıyordum, ben bitap düşmüştüm. Evime adımını attığı o ilk andan itibaren bu çocuğun beni bu hale sokacağını, hayatımın merkezine oturup iplerimi eline alacağını, benimle böyle oynayacağını bilemezdim.
Ama ben, nefret ediyordum...
...Kendimden.
Ben bu kez ondan değil de, kendimden nefret ediyordum.
Çünkü Jeon Jungkook, bana aşıktı.
Kiviye alerjim vardı.
Jeon Jungkook şu iki yılda, her doğum günümde alerjim olduğunu bile bile bana kivili pasta aldı. Onu yersem ne olacağının farkında olarak. Nasıl zor duruma düştüğümü görmek için... Plaklarımın benim için ne kadar kıymetli olduğunu bilmesine rağmen daha birkaç ay önce beni koleksiyonumun en eşsiz parçalarından olan Pink Floyd'un plaklarından birini kırmakla tehdit ederek onun yüzünden kalp krizi tehlikesi geçirmeme neden oldu. Eğer soğukkanlı kalabilseydim bütün tehditlerini ve plağı tutan bütün parmaklarını teker teker yedirirdim ona fakat öyle zor bir duruma düşmüştüm ki... o halim, onu aldığı yere geri bırakmasını sağlasa da benimle saatlerce dalga geçti.
Gürültüden nefret ettiğimi bilmesine rağmen boş olduğu günlerde evde son ses o dandik pop şarkılarını dinler. Aramızdaki yaş farkını umursamaz, kendisinden küçükmüşüm gibi davranır, belaltı şakalar yapar, ahlaksız tekliflerde bulunmakla kalmayıp bizzat kişisel alanımı işgal eder, sadece sözlü taciz ile sınırlı kalmaz yani! Duş jelim, parfümlerim ve en önemlisi diş fırçam gibi kişisel eşyalarımı uyarılarımı duymazdan gelerek sırf bana inat kullanır, diş macununu ortasından sıkar, ıslak havlularını ortalıkta bırakır, klozetin kapağını kapatmaz, sırt çantasını kapının önüne atar, bulaşıkları aksatır, ayaklarını yemek yediğimiz masanın üzerine koyar, çamaşırların yıkanmasıyla alakası yoktur ama her defasında giymek istediği kıyafet kirli sepetinde diye bana çemkirir, sarhoş olduğu zamanlar etrafa bir şeyler döker ve hatta kusar, kavgalara karıştığı olur, dayak yer, sürekli hastalanır ve ben daima beni dinlemese bile onu uyarmaya devam ederim, onun arkasını toplarım, işimi gücümü bırakıp bir bebekmiş gibi onunla ilgilenmek zorunda kalırım ama o asla ama asla bana yardımcı olmak için çabalamaz, benim sinirlenmemle eğlenir, yorulup yorulmayacağımı umursamaz, neler hissettiğim hakkında endişelenmez, benim için hiçbir şey yapmaz, bencil herifin teki--o tam bir pislik gibi davrandı bana, birlikte yaşadığımız süre boyunca her bir dakikayı bana zehir etti, benim gibi biri binlerce kez taviz vermişken kendinden o ise asla geri adım atmadı, hep benim tersimden gitti ve şimdi... ve şimdi bütün bunlar tamamen gerçekken, bizim aramızdaki ilişki bunlardan ibaretken, her şey katlanılmazken...onun bana aşık olduğunu nasıl kabullenebilirdim ki ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worse Than Nicotine ✓
Fanfiction"Dudaklarının kenarları, hyung... Ben düşmekte olan yıldızı yakalayamadım. O beni tuttu.'"