22| incindim

10.8K 1K 1.8K
                                    

ben smut yazana kadar sen daha çok bekle  nisrocesta

#YüzününotthatbadeDönWatty🌞

(aşkım seni sevdiğimi biliyorsun, bunu kişisel algılama)

Edit: bölüm 3200'den daha fazla kelime tuttu, yazacağım bir sürü şey vardı ama diğer bölüme erteledim, sorry :(




One Direction- Long Way Down




Biz nasıldık?

İkimiz için söylenebilecek çok fazla şey yoktu aslında, dışarıdan bakıldığı zaman birbirine katlanmak zorunda olan iki insan gibi görünüyorduk genelde. Yani en azından çevremizdekiler böyle olduğunu söylerdi. Bana kalırsa... Bana kalırsa bundan ötesi vardı ama bunu açıklayacak olsaydık kelimelerden daha fazlasına ihtiyaç duyardık sanırım.

Kavga ederdik, ben sinirlenirdim ve o bununla eğlenirdi. Bazen omuzlarının aşağıya doğru çökmesine neden olurdum, bazen de çocuksu gülümsemesinin yüzünü aydınlatmasına.  Onun yüzünden kurabiye yiyemezdim ama bana getirdiği çayları onun için içerdim. Ona yemek hazırlardım, o ise zorla yemeği ağzıma tıkardı. Televizyon için kavga ederdik, banyo ve bulaşıklar yüzünden, her şey yüzünden kavga ederdik ama karanlık çöktüğünde onun için ışığı açardım ve birlikte uyurduk.

Gelmeyecek.

Sabah aynı yatakta uyanırdık, evden ondan sonra çıkardım ve gitmeden önce yanağımı öperdi. Günün ilerleyen saatlerinde o mekana gider, birbirimize laf sokar, içer, sonra kavga eder ve daha sonra eve gelirdik.

Ve yine, sonunda, kollarının arasında olurdum.

Basitti.

Dönmeyecek.

"Ne?" Dudaklarım benden bağımsız bir şekilde hareket ettiğinde kendi sesimi ben bile zorlukla duyabilmiştim. Hala elimi sıkıca tutan eliyle beni kendine doğru çekti. Belki de bunun şaka olduğunu söyleyecekti birazdan, belki de sadece düşmemem için çabalıyordu.

Yıldız düşseydi, ölürdü.

Ateş sönecek olursa, onun kalbi de yok olurdu.

"Jungkook, atmadım," dedim zorlukla. "Her şey bıraktığın gibi duruyor." Ayakta duramıyordum, beni sıkıca tutuyordu ama ben güçlük çekiyordum. O posterler hala asılıydı, kıyafetleri, eşyaları, yanında giderken götürmediği her şey evde duruyordu ve ben de buradaydım işte. Bıraktığı gibi olmayan bir ben vardım. "Bu lanet kostümle Seul'den buraya kadar geldim, yolda kaç kişinin benimle fotoğraf çektirmeye çalıştığından, kaç kez katil olma noktasına geldiğimden haberin var mı senin? Yok!"

"Hyung-"

"Uyuyabilmek için ışığa ve sana sarılacak birine ihtiyaç duyuyorsun, değil mi?" Kısa çaplı patlamamın ardından sesim yeniden kısıldığında elimi yakasına götürüp kumaşı yumruğumun içine hapsettim. "Ben olmasam da olur, değil mi? Namjoon'la ya da Taehyung'la da uyuyabilirsin." Kirpikleri titredi ben dikkatle onun gözlerine bakarken. Konuşmadı ama biliyordum. Söylemesine gerek yoktu.

"Benim ise yalnızca sana ihtiyacım var, Jungkook."

Uyuyabilmek için, yemek yiyebilmek için.

Nefes alabilmek için.

Çünkü biz, böyleydik.

Ve o, ayrıyken uyuyamadığımızı söylemişti. Şimdi ise gelmeyeceğini söylüyordu. Hayır, biz böyleydik ve dönmek zorundaydı.

Worse Than Nicotine ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin