32| sürtük karmadan nefret ediyorum

12.5K 865 1.1K
                                    

Dean Martin- Sway

Genelde rahatsız olurdum. Birçok şeyden. Belli bir sayı yoktu bu konuda, öyle bulunduğum kabın şeklini alacak birisi değildim ve uyum sorunlarım vardı. Çizgilerim asla değişmezdi, bir şeyden hoşlanmıyorsam söylerdim ve ben asla söylediklerimi yutmazdım.

Belli bir ana kadar.

Hani'nin ayağına kadar gidip ondan iş isterken tükürdüğümü yalamıştım, palyaço kostümüyle Busan'a kadar giderken, Taehyung'u eve defalarca alırken... Şimdilerde Taehyung'un kalmasını istesem dahi, sınırlarımı aşmıştım ve bunların her biri Jungkook içindi. Daha iyi bir işte çalışmam onun yorulmaması ve daha iyi geçinmesi içindi, bir diğerinde gönlünü almak içindi, bir diğeri mutlu olsun diyeydi, bir başkası da mutlaka bunlardan farklı değildir.

Belli bir aydınlanma anı yaşadım, o 'randevu'olarak adlandırdığı gecede onu sevdiğimi anladığımda ya da bunu kendime söylediğimde her şey anlamlandı. Yani bunları yaparken bilmiyor muydum Jungkook için olduğunu yoksa kendime mi yalan söylemiştim? Ondan nefret etmek konusunda kendimi neden bu kadar şartlamıştım? Jungkook'u en başından beri seviyorsam, bunu kabullenmeyişimin nedeni neydi? Bunların cevabını bilmiyordum. Ona kızgınlığımı bu kadar büyüten şey neydi, onu da bilmiyordum. Belki de kendi hislerimdi, onun beni sevdiğini öğrenmeden öncesinde yani, kendi hislerim olabilirdi. Namjoon'un bana emanet ettiği kardeşiyle alakalı pek de masumane olmayan hisler besliyor olmam olabilirdi. Üçümüzün aynı yatakta yuvarlandığı zamanlar vardı, çamurla bulandığımız ve top peşinde koştuğumuz. Daha reşit olalı birkaç yıl bile olmamış kardeşiydi sonuçta. Ona ihanet ediyormuş gibi hissetmem gerekirdi ama ben hissetmiyordum, yanlış olduğunu düşünseydim ne halde olursam olayım kendimi dizginleyebilirdim ama bu yanlış değildi. Sadece gözlerine bakarken bile şu çeyrek asırdan biraz daha uzun olan hayatımda verdiğim en doğru karar olduğunu biliyordum. Ben hiç önemli değilsem bile onun gülümsemesi bunu doğruluyordu işte. Yanlış değildi.

"Saçlarımdaki köpük henüz gitmedi." Eh, bir de şımarıklık yapabildiğim tek kişi oydu. Jungkook benim için birçok şey yapardı, bunu biliyordum ve dünya üzerinde bana bu kadar katlanacak başka biri daha yoktu. Bunu kullanmayı da seviyordum.

"Ama gitmiş gibi duruyor-"

"Ben gitmedi diyorsam gitmedi."

Homurdandığımda iç çektiğini duydum, gözlerim kapalıydı ve açık olsa dayanamayacağımı biliyordum. Sadece birazcık naz yapmak istemiştim. "Hissediyorum ben, kulağımın arkasında köpük kaldı." Üstelik birlikte banyoya girmemiz konusunda hevesli olan kişi oydu. Benim davranışlarımı çekmek zorundaydı artık.

Elinde tuttuğu duş başlığını askıya yerleştirdiğini duydum, klik sesi geldi ve su biraz daha yukarıdan akmaya başlamıştı. Ellerini yüzüme yerleştirip başımı hafifçe yana çevirdiğinde ona karşı gelmedim. Dudaklarını kulağımın arkasına bastırdı. Su sıcaktı, buhar duş kabinin camlarının buğulanmasına neden olmuştu ve yüzlerimizin kızardığına emindim, bir üst seviye kaynama noktasıydı ama öyle öptü ki, daha fazla ısındım. Mümkün olmasa dahi.

"Burada köpük falan yok, yalan söylüyorsun."

Saçlarımı karıştırdığında gözlerimi açtım. Tamam, bir sıralamam vardı. Aslında sıralama değil, top on diyebileceğim bir listeydi ama hiçbirinin belli bir yeri yoktu. Mesela 'Sinirli Jungkook'. Bunu tercih ettiğimden değil ama çok çekici göründüğünü de reddedemem. Ağlayan Jungkook. Bu çok güzel olmasına rağmen bir miktar kalbimi parçaladığı için görmek istemiyordum. Zaten 'gülen' ve 'kahkaha atan' yüz ifadeleri karışıktı. Bir de dün geceki vardı, onu isimlendiremesem de çok sevmiştim. Listeye ilk üçten girecek bir ifade daha vardı.

Worse Than Nicotine ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin