10| ayrıyken uyuyamayız

9K 1K 662
                                    


Placebo- Where Is My Mind? (Cover)

Tamam. Jungkook birine aşıktı. Yani daha önce onun bir başkasına bu kadar önem vereceği ihtimalini hiç düşünmediğimden bu beni oldukça şaşırtmıştı. Neden üzerinde bu kadar düşündüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak davetin olduğu mekana girdiğimizden itibaren, bütün yol boyunca da öyle, bununla ilgili düşünüp durmuştum ve bu gerçekten sinir bozucuydu. O kadar sinir bozucuydu ki tanıştığım insanlarla tokalaşırken aşırıya kaçtığımı çok geç fark etmiştim ve işleri biraz daha sinir bozucu yapan şey, Jungkook'un aşk hayatını bu kadar kafaya takarken insanların beni garipsemesini sağlıyor olmamdı. Yani insanlar zaten genelde beni garipserlerdi ancak en azından adımı bile bilmeyen kişilerin karşısında daha ilk dakikadan kendimi küçük düşürmek gibi şeyler yapmamamıştım daha önce. Moralim sıfırın altında falandı, bu yüzden Hani ne kadar gülümsememle ilgili şeyler söylese de ve ben ona bunu yapacağımla ilgili güven versem de kesinlikle somurtmaktan öteye gidemedim. Bunun onu da geriyor olduğunun farkındaydım, bu yüzden dudaklarımın yukarıya kıvrılabilme ihtimali biraz daha düştü. Aptal gibi hissettim. Nasıl fark edememiştim? Onu tanıdığımı söyleyip duruyordum; birine aşık olması ya da onu tanımamak bana bir şeyler kaybettirecek değildi elbette, sadece kendimden çok fazla emin olduğumdan şimdi bu durum benim sarsılmama neden olmuştu, bu bir nevi yanılgıydı ve ben bunu kaldırmakta güçlük çekiyordum. Kendimle ilgili belirli şeyler vardı, kendimi tanırdım ve şimdi, yanlış ilerleyen bir şeylerin varlığını hissediyordum. Bütün hayatımın yalan olduğu tarzı düşünceler içerisinde değildim fakat gerçekten de kendim hakkımda biraz daha düşünmem gerektiğini fark etmiştim ve o anda yaptığım tek şeyin sadece düşünmekten ibaret olduğunu anladığımda yüzümü buruşturdum. Delirmeme birkaç-- hayır, içinde bulunduğum anda kafamın içinin yandığını da göz önünde bulundurarak resmen delirmiş olduğumu ilan etmem gerekirdi.

"Yoongi, sen iyi misin?" Kadifemsi sesiyle sorarken koluma dokunmuştu. Beni bu kuyudan çıkarmış oluşuna minnettar kalarak hafifçe gülümsedim. Biraz da mahcubiyet barındırıyordu. "İyiyim-hayır, üzgünüm. Planladığın gibi gitmiyor, değil mi? Benim yerime-"

"Hayır, hayır. Sen, en doğru kişisin. İnan bana. Burası seni sıktıysa eğer...asıl üzgün olması gereken kişi benim. Sonuçta pek de gönüllü değildin. Seni zorladım." Ona cevap vermek için dudaklarımı araladığım sırada uzun boylu, esmer bir adam yanımızda belirmişti.

"Bu gece çok güzel görünüyorsun." Direkt olarak Hani'ye yönlendiğinde kaşlarımı kaldırdım. "Ve siz de...?"

"Min Yoongi." Adamın uzattığı eli sıktım.

"Woojin. Lee Woojin." Pek de memnun olmayan gözlerle kendini tanıttığında başımı sallayarak önümdeki masanın üzerinde duran şampanya kadehini elime aldım.

"Nereden tanışıyorsunuz?"

"İş arkadaşım," diye açıkladı Hani. Açıkçası adam beni germemişti ancak kendisinin benden pek de haz duymadığı anlaşılıyordu, bunun nedeni ile ilgili tahmin yürütmek zor değildi elbette ama  pek de umurumda olduğu söylenemezdi. Hani'nin kavalyesi olduğumu göz önünde bulundurursak, eğer adam fazla ileri gidecek olursa olaya dahil etmem gerekirdi kendimi tabii. Fakat zaten Hani'nin memnuniyetsiz bakışları öyle bir noktaya ulaşmayacağımızın garantisini veriyordu bir nevi.

"Bahsetmiştin sanki. Şu şey değil mi... restoranlarından birinde çalışan aşçı?" Küçümseyici tavırları karşısında sakin kalmak benim için zordu, bir insanın sadece basit bir hareketi bile beni öfkelendirebilirken bu adam resmen bana karşı kendini üstün tutmuştu. Şampanyamdan bir yudum aldıktan sonra dudaklarımı dilimle ıslatarak etrafıma bakındım, onu görmezden gelmem susmasını sağlayabilirdi belki, sırf işleri bir kez daha batırmamak için sakin kalmam gerekiyordu, uslu durmalıydım, işimi yeniden kaybetmektense bu adamın diline düşmeyi tercih ederdim. Acı ama gerçek.

Worse Than Nicotine ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin