Baekhyun- Beautiful
Yeni ve iyi bir başlangıç için öncelikle temiz bir sayfaya ihtiyaç duyuluyordu. Aslında o sayfanın ta kendisi mi yoksa mürekkebin damladığı ilk an mı başlangıç sayılıyordu, biraz tartışmaya açık olabilirdi bu ancak bir yerden sonra bazı durumlarda fazla irdelemeyip amaç ve sonuç hakkında konuşulması gerekirdi muhtemelen.
Mesela tam olarak kaybetmişlik küçük bir çocuğun elleri arasında asılı duruyorken, bu, nasıl bir tartışma konusu olabilirdi? Üzerinden silkeleyemediği, aklından silemediği, avuçlarına yapışan ve bedeninden ziyade ruhunu da ağırlaştıran her şey eksiksiz ve kusursuz bir biçimde öylece varlığını sürdürürken o beyaz sayfa ne kadar temiz görünebilirdi ya da o mürekkeple yazılan ilk kelime ve devamına yerleştirilen kelimelerle birlikte oluşan cümleler ne kadar inandırıcı olabilirdi? Gelecek vaat eder miydi? Yeniden başlamak için bitenlerin gerçekten de son bulmuş olması gerekiyordu, en azından gerçekten de hayatının sonuna kadar taşıyabileceği şeyleri çekip almalıydı kendine ama fazlalıklar buna izin vermiyordu ne yazık ki.
Küçük bir çocuktu ve öyle bir düşmüştü ki bir daha koşmaya cesaret edemezdi. Onu kaldıran birileri vardı, evet, yardımcı olabilecek, dizlerindeki kanı temizleyebilecek insanlar vardı ama o, düşmesini sağlayanların varlığına ihtiyaç duyuyordu aslında. Koşabilmek o kadar da önemli değildi o sıralar.
"Peter Pan."
"Alice Harikalar Diyarında."
"Hayır, Peter."
"Alice!"
"Peter!"
"Alice--Namjoon hyung! Jungkook Alice'i sevmiyor!" Odaya giren Namjoon, o ikisini yatağın üzerinde birbirlerini ateş saçan gözlerle izlerken yakaladığında, derin bir nefes aldı. Buna anlam veremiyordu. "Jungkook Alice'i sever," dedi onlara doğru yürürken. "Ayrıca eğer biraz daha yüksek sesle birbirinize bağırırsanız bizimkiler öfkelenecek, ceza almak mı istiyorsunuz?"
"Ceza almak istemiyorum ama Peter Pan daha güzel." Jungkook yerde duran iki kitaptan favorisini işaret ettikten sonra kollarını göğsünde birleştirdi.
"Bunu kanıtlayamazsın." Taehyung ona dil çıkardığında Jungkook başını iki yanına salladı bıkkınlıkla.
"Sizin yüzünüzden ders çalışamıyorum!" diye tısladı Namjoon ve gerileyerek kapıya doğru yürüdü. "Size zaman veriyorum. Geldiğimde ya sessizce kitaplarınızı okuyor olursunuz ya da uyuyo-"
"Peter Pan."
"Alice."
Namjoon ofladı, ayağını yere vurarak çığlık atmamak için kendini zor tutmuştu ve ne kadar dayanabileceğini bilmediğinden ötürü hızla odayı terk etti. "Yoongilere gidiyorum ben, ne haliniz varsa görün!" diye söylenmişti gitmeden önce. Diğer ikisi birbirlerine bakmaya devam ettiler.
"Çok çirkinsin," dedi Taehyung. "Sinir bozucusun."
"Sen daha çirkinsin," Jungkook burun kıvırdı. "Ayrıca burası bizim evimiz, beni burada rahatsız edip durma!"
"Senden önce doğdum, senden önce ben vardım bu ailede. Sonradan gelmesin sen, çok konuşma! Kanımızdan bile değilsin!"
"Burası benim evim! Kendi evine git!" Jungkook sinirle bağırdı, Taehyung onu kızdırmaya devam ediyordu ve ona aynısını yaşatmak istemişti. Kanımızdan bile değilsin.
"Annemle babamın kavgalarından daha nefret edilesisin!"
"Eğer o kavgaları tercih ediyorsan çıkış yolunu biliyorsun, durma! Ben burada kalmaya devam edeceğim. Çünkü bilirsin, bana evlerini açarlarken hangi kandan olduğumu dert etmediler!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Worse Than Nicotine ✓
Fanfiction"Dudaklarının kenarları, hyung... Ben düşmekte olan yıldızı yakalayamadım. O beni tuttu.'"