Merhabalar nasılsınız?
Yeni bölümle sizlerleyim, düşüncelerinizi benimle paylaşın çünkü benim için önemli.;)
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, desteğinizi eksik etmeyin.
Ailemizin büyümesini istiyorsanız tavsiye edin:)
Yorumlarda görüşmek dileğiyle ♥
İnstagram: elifdrl_
Medya: Karahan
***Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım Benim***
Babam sinirli olmasına rağmen sakin olmaya çalışarak baktı bana, “Kızım üzerini değiştirip gel,” dedi eşofman takımıma bakıp.
Gayet rahat bir şekilde, “Sebep?” diye sordum. İstemeye geldiklerini anlamış olsam da, anlamamış gibi davrandım.
Babam kızgın bakışlar atıp, “Kızım, misafirlerimiz hayırlı bir iş için geldiler, üzerini değiştirip gel,” dedi dişlerinin arasından. Sabrı yavaş yavaş sınıra ulaşıyordu ama kimin umurunda?
“Hangi hayırlı iş baba? Ben farkında olmadan, yeni bir araba mı aldın? Onu mu tebrik etmeye geldiler, ben pek anlamadım da?” diyerek dalga geçtim, ki bu babamı daha da sinirlendirdi. Öfkeyle burnundan soluması nedense hoşuma gitti, müstahak!
“Buğlem, beni sinirlendirme üzerini değiştir!” dedi misafirleri bile umursamadan!
“Beğenmeyen kıymetli oğluna almasın!” dedim alayla gülerken ama sinirlerim tepemdeydi. Nasıl benden habersiz böyle bir şey yapar aklım almıyor. Kızının başını yakmak istemeyen babaya bak sen!
Kızının başını bağlama derdine düşmüş, hem de neden, söz de deliyle evlenmesin diye yangından mal kaçırır gibi başkasına verecek!
Yok öyle iş!
Ben de seni rezil rüsva etmezsem bana da Buğlem demesinler.
“Kızımın kusuruna bakmayın, biraz şakacıdır,” diyerek durumu toparlamaya çalışan babam öfkeyle baktım. Hala misafirlere karşı yumuşak başlı davranıyor inanılır gibi değil.
“Sorun değil Nihat, bizim kızlarında aklı havada bu durumlara alışkınız,” dedi adını bilmediğim damat adayının babası.
Tüm aile sanki benim inadıma mutluydu, yüzlerindeki sırıtmayı silmek istedim. İçimde bir yerlerde bu durumun yanlış olduğunu biliyordum. Şuan dışarda bir yerde bana görücü geldiğini bildiği için acı çeken bir adam varken, ben rahat olamazdım.
Gelen görücü, babamın Ercan amcayla neden kavga ettiğini vurgular nitelikteydi, babam sırf onların inadına bu pişkin gibi sırıtan adamla evlenmeme göz yumardı.
İnat değil mi, üzerimi değiştirmek yerine tekli koltuklardan birine oturup bacak bacak üstüne attım, normalde kimseye böyle saygısızlık yapmam ama beni beğenmeyip gitmelerini istiyorum.
Babam, tavrımdan rahatsız olmuş bir şekilde öksürdü ama duymamış gibi davrandım.
“Maşallah kızımızda pek güzel,” dedi damadın annesi. Gerçi damat sayılmaz ya neyse... Sana ne benim güzelliğimden?
Babam manyak gelmenizi kabul etmiş, bu benim evlenmeyi kabul edeceğim anlamına gelmez ki?
“Güzeldir tabi benim kızım,” dedi babam gururla. Babam gelen kişilerle konuşurken bakışlarım anneme gitti, sinirden kıpkırmızı olmuş babama öldürecek gibi bakıyordu.Eğer misafirlere saygısı olmasa şüphesiz babamın üzerine atlar ve bu görücü meselesinin hesabını sorardı.
“Kızımız üniversiteyi bitirdi değil mi?”
“Daha yeni bitirdi,” diyerek cevapladı babam.
“Oh ne güzel düğün için bir engel yok,” diyen adama baktım. Damat adayının babası, hevesli bir şekilde bana bakıyordu, sanırım oğlunu evlendirmeye pek meraklı.
Bir süre konuştular, sonra anladım ki damat adayı, buradaki lise de Edebiyat öğretmeniymiş. Tabi öğretmen olduğunu duyan babamın yüzünde güller açtı.
“En kutsal meslek, hem tatili de çok,” dedi sırıtarak.
Öğretmenliğe lafım yok, kolay değil onca öğrenciye bilgi vermek, bir şeyler öğretmek ama benim bu adamla işim olmaz. Benim aklım Karahan’da! Edebiyat öğretmeni olabilir, bundan bana ne? Tatili çokmuş bana ne!
Adam geldiğinden beri, elinde çiçeği çikolatasıyla pişkin gibi sırıtmaktan başka bir şey yapmıyor ki!
“Nihat, artık yavaş yavaş söze mi girsek?” diyen adama baktım. Babamla anlam veremediğim bir şekilde bakışıyorlardı. Sanki konu uzamasın kızı alıp gidelim der gibiydi.
Babam, bana dönüp, “Buğlem, sen kahveleri yap,” deyince hışımla ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEK KIYMETLİM
Romans(Pek Kıymetlim adı ve konusu bakımından ilk kitaptır.) Aşkın en "Deli" hali... O akşama kadar gerçekten çok mutluydum, okulumu bitirip evime dönmüştüm ve düşünmemi gerektirecek hiç bir derdim yoktu. Şey demişti Ercan amca, "Senin kızın olmasaydı, be...