Merhabalar Günaydın nasılsınız bakalım?( Akşam atacaktım ama teknik sorunlar yaşadım sabah uyanır uyanmaz uğraşmaya başladım azmin sonu da diyebiliriz:)
Biliyorum bölüm kısa fakat yorum sınırı geçtiği için bekletmemek adına bölümü erken atıyorum. Umarım beğenirsiniz.
Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.
Oy veren yorum yapan herkese çok teşekkür ederim iyi ki varsınız.:)
Yorumlarda görüşmek dileğiyle ♥
Medya: Karahan
***Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım Benim***
Araba evin önünde durduğunda ağlamam durmuş, ne yapacağımı düşünüyordum. Allah'tan bu konuyla yüzleşmeden önce sakinleştirici bir kaç yazı okudum ama ona rağmen hala gerginim.
Elimde takı çantamla arabadan indim ve binadan içeri girmeden önce kocamın gelmesini bekledim. Normalde konuşan gülen eğlenen biz değilmişiz gibi ikimizde gerginiz ve dut yemiş bülbül gibi bir halimiz var.
Birlikte asansöre bindik ve en üst kata çıktık, eve gitme zamanı yaklaştıkça deli gibi atan kalbime sahip olamadım.
Kapının önüne gelince, cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı, tam içeri adım atacaktım ki kendimi kocamın kollarında buldum. Eh haliyle kıkırdamama mani olamadım.
İkimizde biraz olsun gerginliğimizi kapı dışında bırakıp, gülen yüzlerle içeri geçtik. Karahan, beni kucağından indirmeden kapıyı kilitleyip yatak odasına kadar çıkardı.
Odadan içeri girdiğimiz an sıcak bastı, bizim iki kafadar annelerimiz, biz evden çıkınca odayı dekore etmişler!
Yatağın örtüsü değiştirilmiş, üzerine gül yaprakları bile serpilmiş! Sanırsın balayı odası... Yani teknik olarak öyle ama sahte de olsa hamile olduğumu sandıklarından böyle işlere girişmezler sanıyordum.
Karahan beni usulca yere indirdiğinde bile gözlerimi yatağın üzerinden alamadım. Bir yana benim diğer yana Karahan'ın geceliği konulmuş, ve iki tane de seccade bırakılmıştı. Kırmızı ve ben buradayım diyen gecelikten gözlerimi çekip, derin bir nefes aldım. Karahan da sözleşmiş gibi konuşmadı, sanırım ikimizde hayli gerginiz...
Odanın içindeki makyaj masasının önündeki pufa oturup, saçımdaki tokaları çıkarmaya başladım. Ben, çıkarmakla bitiremediğim tokalarla cebelleşirken, kocamda ceketini çıkarıp koltuğa oturdu.
İlk karşılaşmamız bile bu kadar garip değildi.
Saçımı tamamen açtığımda aynadaki görüntüme inanamadım, resmen yolunmuş tavuk gibiyim!
Kocam, "Kıymetlim," deyince direk ilgimi ona çevirdim.
"Efendim kocacığım?"
"Saçların yüzünden banyo yapman gerekecek ama ondan önce namazımızı kılalım olmaz mı?"
"Olur," dedim ve oturduğum yerden kalkıp kocamın yanına geçtim.
Biri önde diğeri arkada olacak şekilde seccadeleri serdikten sonra giyinme odasından ince hırka ve şal getirdi. Hırkayı giyip kollarımı ve boynumu kapattım, şalla da başımı kapattığımda namaz için uygundum ama çok önemli bir şey eksik kaldı... O kadar heyecan yaparsan unutursun tabi Buğlem hanım! Abdest almadan nasıl namaz kılabilirim?
"Kocacığım, iyi Hoşta abdest almadık," dedim bir saniye kadar durdu ve, "Akıl mı kaldı," diye söylendi kendi kendine gülerken.
Önce ben sonra kocam, abdestimiz aldık ve zifaf gecesi namazımızı kıldık, annem nasıl kılacağını anlattığı için hiç sorun yaşamadım. Dua esnasında, evliliğimiz ve huzurumuz için bol bol dua ettim. Namaz kılmak kalbimi ferahlattı ve biraz olsun kendime güvenim geldi. İşte böyle bir nimet namaz huzuru...
"Kıymetlim, ben misafir odasındaki banyoya gidiyorum, sen rahatına bak," dedi yumuşak bir tonla.
"Peki ama gitmeden gelinliğimin fermuarını açar mısın, sonlara doğru kurdele var bir de, onu çözsen süper olur, zira ben erişemiyorum, sevgilim."
Anlayışla gülüp arkama geçti ve inanılmaz bir yavaşlıkla fermuarı açtı, istemsizce yutkunmak zorunda kaldım.
Nihayet sırtım tamamen açıldığında, yatağın üzerindeki geceliği aldım ve hiç bir şey demeden banyoya geçtim. İkimizde aramızdaki çekimin farkındayız ve bu bende ateş basması yapıyor... Yangın var yanıyorum diye bağırdım geldi!
Banyoya girer girmez kapıyı kapatıp derin bir soluk aldım, ay koskoca odadaki hava yetmiyor...
Küvetin dolmasını beklemek gibi salaklık yapmayacağım tabi ki de, kısa ama etkili bir duş yeterli olur.
Suyun ısınmasını beklerken geceliği aynalı dolabın üzerine koyup gelinliği ve iç çamaşırlarımı çıkardım. Isınmış olan suyun altına geçtiğimde kaslarının gevşediğini hissettim.
Sprey yüzünden bir birine yapışan saçlarımı iki kez şampuanladım da ancak kendi geldi. Bedenimi de yıkandıktan sonra durulanıp çıktım. Annemlerin astığı uçuk pembe bornozu giydim ve dişlerimi fırçaladım. Saç kurutma işlemimde on dakika kadar sürdü.
İş geceliği giymeye gelince yanakların al al oldu, heyecan bastı...
Gecelik ve sabahlıktan oluşan takımın ilk parçasını aldığımda nefesimi tuttum, içinde insan yokken bile seksi olan bir şey giydikten sonra nasıl olur kim bilir?
Bildiğim sureleri okuduktan sonra geceliği giydim, utandığım için aynadaki yansımama bakmayı reddedip sabahlığı elime almıştım ki sabahlığın kenarına iğnelenmiş bir not buldum.
Notta, "Kızım, hamile olmadığını bilecek kadar iyi tanıyorum seni. Annelere yalan söylenmez derken ciddiydim, anneler yalanı beş metre öteden anlar. Ayrıca senin yanlış bir şey yapmayacağından da son derece emindim. En doğrusunu yapıp babanı evlenmenize ikna ettin, seninle gurur duyuyorum. Zeynep'le bir olup sizi biraz sıkıştırdık, o da yalanınızın bedeli olsun... Şuan yüzümde kendinden emin anne gülüşü var, bir daha oyun çevirecekseniz bize haber verin, babalar bilmesin yeter... Laklak kısmı geçip asıl konuya gelecek olursak, şuan deli gibi heyecanlı olduğunu, korktuğunu biliyorum, bunlar son derece normal şeyler. Bir ilişki nasıl başlarsa öyle devam eder, Allah katında eşsiniz ve birbirinize aitsiniz, bunun bilincinde ol. Sen ne kadar sakin ve güler yüzlü olursan, eşinde sana karşı o kadar anlayışlı ve iyi olur. Bunu bir gece için söylemiyorum, ömürlük nasihat veriyorum yaz aklına. Ömür boyu mutlu olun, seni seviyorum," yazanları okudukça hem şaşırdım hem hüzünlendim.
Zeynep anne ve annem başından beri hamile olmadığımı biliyormuş demek... Valla bu iki kadın bizi sulu dereye götürüp susuz getirirler...
Notu banyodaki çekmeceye koyduktan sonra sabahlığı üzerime geçirdim, son bir kez el yordamıyla saçlarımı düzelttim ve banyodan çıkıp odaya geçtim.
Karahan çoktan odaya gelmiş yatağın kenarına oturmuş beni bekliyordu, içeri girdiğimi gördüğü anda gözlerini üzerime dikti, tarif edemeyeceğim kadar güzel bakıyordu, aşk dolu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEK KIYMETLİM
Roman d'amour(Pek Kıymetlim adı ve konusu bakımından ilk kitaptır.) Aşkın en "Deli" hali... O akşama kadar gerçekten çok mutluydum, okulumu bitirip evime dönmüştüm ve düşünmemi gerektirecek hiç bir derdim yoktu. Şey demişti Ercan amca, "Senin kızın olmasaydı, be...