❧21. BÖLÜM❧

64.5K 2.9K 174
                                    

Merhabalar, iyi geceler, nasılsınız bakalım?

Yeni bölüm geldi, biliyorum bölüm kısa oldu 21. Bölüm part 1 olarak da düşüne bilirsiniz.  Sizi daha fazla bekletmek istemedim,  hastane işlerim olmasaydı bölüm dün gelecekti ama olmadı. Yeni bölümü hızlıca atacağım.

Oy ve Yorumlarınızı bekliyorum:)

Medya: Buğlem

***Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım Benim***

“Beni seviyorsun?” dedi sorar gibi bakarken. Bir cevap bekliyor ve duyacaklarından da çekiniyordu. Elimin altında atan kalbimin ritmi kalbimle yarışır gibiydi.
Beklentiyle bakan gözlerine baktıkça içim içime sığmadı, sorusuna evet, seni seviyorum desem kim bilir nasıl tepki verir?
“Bu da sorumu delim,” dedim içtenlikle gülerken. Elini sıkıca tutup, “Seni seviyorum,” dedim tüm samimiyetimle.

Ne olduysa o an oldu, delim dondu kaldı. “Karahan,” dedim usulca ama tepki vermedi. Tövbe tövbe inme falan inmiş olmasın?
Böyle bir anda söyleyince şaşırdı tabi...
Elimi gözünün önünde salladım ama yine tepki vermedi en sonunda yanağından öpüp alçılı kolumun el verdiğince sarıldım.
Seslice derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve peşi sıra beni de kaldırdı, “Ne dedin sen?” diye sordu şaşkınlıkla. Duyduklarıma anlam veremiyor sanırım.
“Seni seviyorum dedim, ne o duyduklarından hoşlanmadın mı?”
“Kulaklarım duyuyor ama aklım almıyor, rüya gördüğüm konusunda teoriler üretiyorum,” dedi anlamazcasına yüzüme bakarken.

“Delim, ben aşık oldum,” dedim hafifçe başımı eğerken. Daha önce kimseye aşk itirafında bulunmadığım için utandım doğal olarak.
Elini çenemin altına koyup ona bakmam sağladı, “Kime aşık oldun?” diye sordu çatılı kaşlarıyla.

Ay yoldan geçen bir adama aşık olacak değilim her halde! Adama seni seviyorum dedim resmen devreleri yandı. Basit bir cümleyi bile anlamakta güçlük çeker oldu.
“Delinin birine aşık oldum,” dedim hafif tebessümle.
“Kim lan o it?”
“Fesuphanallah! Senden başka delim mi var benim? İlahi Karahan, senden başka kime aşık olabilirim?” dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan.

“Hoşlanmadır o, yani ne diye bana aşık olasın ki?” Öyle bir dedi ki bu cümleyi bir süre kaldım. Beni kafasında öyle bir yere koymuş ki ona aşık olma fikrime bile inanmıyor.
“Karahan, bak vallahi çığlık atacağım, seni sevmesem, aşık olmasam senin yanında ne işim var? Hadi onu geçtim neden seninle aynı yatağı paylaşayım, neden sana sarılıp yatayım?”
“Eh işte hoşlanıyorsundur, aşık olsan böyle olmazsın.”
“Sayın aşk uzmanı nasıl olurum peki? Ya da dur cevap verme!” dedim ve dudaklarımı dudaklarına mühürledim.
Ay deliye laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor.
Sonunu düşünmeden büyük bir aşkla öptüm, dudağının kenarını ısırdığımda ancak kendimi geriye çekme zamanının geldiğini anladım ama tabi o kadar kolay olmadı.

Nefes nefes dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma yasladı ve bir anda kendimi Karahan’ın kucağında buldum. Yavaş yatağın kenarına oturup ellerini belime sardı ve beni kendine iyice yaklaştırdı.
“İki gram aklım vardı onu da aldın kadın... Kalbimin bayram yeri... Aklım deli... Söyle bana yeşil gözlerinde huzur bulduğum kadın, gerçekten seviyor musun beni?”

Sağ elini tutup tam kalbimin üzerine getirdim, düzensiz ama hızlı ritmini hissetmesini sağladım. Kalbimi esir alan sözleriyle kanımın daha çok ısındığını hissedebiliyorum.
“Beni seviyor musun diye sordun? Seviyorum dedim. Aşık oldum dedim. Kim o it dedin? Şimdi son kez tüm kalbimle söylüyorum, seni seviyorum Karahan Arısoy, seni kendimden bile kıskanacak kadar çok seviyorum,” dedikten sonra derin bir nefes alarak bugün hissettiklerimi dile döktüm, “Tüm gün odada oturdum ama hiç bir şey yapamadım neden biliyor musun? İki hafta boyunca yamacımdaki sıcaklığına, varlığına, verdiği güven hissine o kadar alıştım ki gözlerim seni aradı kalbim kalk şirkete git dedi ama sana evden çıkmayacağım dediğim için yanına da gelemedim,” dedikten sonra dolan gözlerine bakıp, sağlam elimi yanağına getirdim ve usulca okşadım.

“Karahan, ben delinin tekine çok fena aşık oldum ama pişman değilim, yine olsa yine o deliyi seçerdim,” dediğimde sıkıca sarıldı.
Öyle sıkı sarıldı farkında olmadan alçılı kolumu sıkıştırdı ama hiç bozuntuya vermedim. Kaç senedir onu sevmemi bekleyen ve delirmek uğruna seven bir adam sevincini sarılarak gösteriyor. Heyecanlandığının farkındayım, gözlerindeki parıltıdan mutlu olduğunu anlayabiliyorum.
“Çok şükür Allah’ım,” dedi fısıltılı sesiyle. Öyle bir şekilde söylemişti ki, sanki yıllardır gurbet hayatı sürmüştü sonunda memleketine kavuşmuş gibi, sanki çölde yaşam sürerken serin bir nehir bulmuş gibi... Hissettire hissettire şükür etti.

Alnımdan öpüp gözlerimin ta en dibine baktı, “Ben sana ölürüm kadın, sana, seni verene ölürüm... O ne güzel seviyorum demek öyle. Sana deli kalbim, heyecandan duracak haberin yok... Seni omzuma atıp sokaklarda bağıra bağıra dolaşmak istiyorum ama hastasın daha iyileşmedin, sadece sana sarılarak mutluluğumu yaşamak o kadar zor ki...” dedikten sonra bir damla yanağından süzüldü.
Hemen sildim dudaklarımla, başımı göğsüne yasladım, kalbinin mutlulukla atışını dinledim. Şaka gibi geliyor ama bu kalp benim için atıyor biliyorum, bu adam beni seviyor...

“Sen bir iyileş o zaman bayram kutlamalarını başlatacağım...” dedikten sonra saçlarımın kokusunu derince içine çekti, “Uyanmak istemediğim bir rüyada gibiyim, sanki sabah olacak ve uyanacağım... Korkuyorum kıymetlim, seni kaybetmekten, şu anın rüya olmasından deli gibi korkuyorum.”
Usulca boynunu öpüp sağlam elimle sarıldım, “Yaşadığın her gün rüya göremezsin delim, öyle bir an gelecek ki rüya görmediğini anlayacaksın,” dediğimde başımı ellerinin arasına alıp, gözlerini gözlerime dikti, “Kalbini bana verdiğin için çok teşekkür ederim kıymetlim. Sevdiğim... Sevdam... Ömrümün diğer yarısı...” dedikten sonra gözlerimden öptü.
“Bu deli adam, ömrünün sonuna kadar seni kendinden bile koruyacak, seni öyle çok sevecek ki sen bile inanamayacaksın...”
Dayanamadım yine öptüm, dudaklarımın üzerinde hissettiğim dudakları kalbimi ısıtırken nefesini en derinlerimde hapsettim.
Yanaklarımdaki ellerini kullanarak yine beni geriye çekti, “Delim, ya neden izin vermiyorsun ki rahat rahat öpeyim seni?” diyerek mızırdandım.

Mutluluktan tebessüm edip, “Ömrümün güzel kadını, ben senin günaha girmene dayanamam. Bırak seni öpen ben olayım, senin yerine günahlar benim olsun. Ateşler de yanmana dayanamam, cennetin en güzel evleri senin olsun,” dedikten sonra yine anlımdan öptü ve devam etti. “Aşk dudaktan kalbe giden yol değildir kıymetlim, aşk kalpteki yangındır. Aşk sevdiğin mutlu diye mutlu olmaktır, aşk, sevda, dudakla değil, kalbindeki yangınla doğru orantılıdır,” dedi yumuşacık sesiyle.
Güzel seven deli adamım benim, ama ben sana ölürüm...
“Kalbini sevdiğim adam, ne güzel seviyorsun öyle? İnsanın, seni sevmekten başka düşüncesi olmuyor,” dediğimde kocaman sırıttı.

“Sevdiğim kalp güzel olduğu için güzel seviyorum kıymetlim,” dedikten sonra elleri arasında tuttuğu başımı göğsüne yasladı.
Ne kadar süre Karahan’ın kucağında, başım göğsüne yaslı bir şekilde oturdum bilmiyorum ama karnımdan gelen açlık feryadıyla Karahan tebessümle ayrıldı benden.
“Ömrümün güzel kadını, çok mu acıktı?”
“Hem de nasıl? Bıraksan seni bile yerim, o kadar çok acıktım,” dedim delimin gözlerinin içine bakarken.
“Ben dışardan sipariş verebilirsiniz o zamana kadar sabret tamam mı?”
“Olur ama büyük mönü işte, aşk itirafı yapmakta daha çok acıktırıyormuş,” dediğimde içtenlikle güldü. Cebinden telefonu çıkarıp hızlıca siparişleri verdi ve beni kucağından kaldırıp yatağın kenarına oturmamış sağladı.
Sorarcasına baktım, ne güzel oturuyordum, ne diye kaldırdı ki?
“Siparişler gelene kadar namaz kılacağım, telefonum çalarsa bakarsın kıymetlim,” dedikten sonra alnının üzerinden öpüp oturduğu yerden kalktı.
“Bu saatte ne namazı?”
“Şükür namazı kıymetlim, şükür namazı...”

****

Yeni bölüm, Allah’ın izniyle en geç Pazar günü gelecek canlarım benim.

Sizce gelecek bölümde neler olacak dersiniz?

Buğlem, aşk itirafından sonra mesaj konusunda ne yapmalı?

Sizi seviyorum.

Elif Diril.

PEK KIYMETLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin