Kısa falan ama tatlı okuyucularimi kırmak istemedim o yüzden yeni bölüm atıyorum. Sizi çok seviyorum, bol yorum atmayı unutmayın mucks..Bahardan devam;
Hamit amca gözünden çıkan şimşekleri yavuza emanet edip odadan bir hışımla çıktığında endişeyle alt dudağımı dişledim.
Acaba benden mi şüphelenecek? Başka kimden şüphelenebilir ki zaten.
Doğa senin ben...Yavuz öfkeli bir sürat ifadesiyle hızla başını bana çevirdiğinde ona sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle karşılık verdim.
Belkide böyle suçlu olduğumu belli edercesine gülmeseydim benim olmama olasılığımı da hesaba katardı. Sanirim kendi kuyumu kendim kazdım.Sıkılı dişlerinin arasından tislarcasina konuştu "bahar bana bir açıklama yapmak için 1 dakikan var!"
Ay şuna bak sanki onunla evlenmek için söyledim bu yalanı, tamam onunla evlenmek istiyordum ama aşk evliliği olsun böyle bir yalanla evlenmek istemezdim.
Kaşlarımı çattım "öf be gelme üzerime doğa başka türlü açıklayamayacaktı sana. Babası herşeyini elinden alacakmış o yuzden bu yalani uydurduk" yüzümü buruşturdum "ben seninle evlenmeye çok merakliyim sanki" gozlerimi kıstım "çakma sarışın, kesin annen üzerine limon sürdü de güneşte bekletti seni, bu cakmaligin başka bir açıklaması olamaz" dedikten sonra ona ters ters baktım.Fazla yalan söylemiş olsam da ona kendimi ezdiremezdim, yalisikliysa yakışıklılığını bilmeli.
Berke bu kadar hakaret etsem her zamanki gibi piç gülüşünü Yüzü ne yerleştir ve iltifat etmişim gibi havalara girerdi. Yavuzun öyle birisi olmadığı için mutluydum, çünkü öyle kavga etmenin hiç bir anlamı kalmıyor.Işaret parmağını gözüme sokmak istercesine havaya kaldırıp sakinleşmek adına derin bir nefes verdi.
"Bana az önce iltifat ediyorken köşeye sıkışınca hakarete başlıyorsun. Sizin yüzünüzden" parmağıyla omzumu dürtü "sen ve o iğrenç para avcısı sahtekar kadın yüzünden istemedigim bir evliliğe zorlaniyorum." dediğinde dişlerimi sıktım.Hani benden hoşlanıyordu bu kusulmuş ve bir hafta öylece kusulduğu yerde beklemiş brokoli suratlı çocuk. Sanırım başka birinden bahsediyordu bana, bekli de sosyal medyadan bir kızla... kim bilir.
"kes be kes annenle babana yalan olduğunu söylerim hem ben berki seviyorum sen dünya ahiret arkadaşımsın"
Ağzımdan çıkanlara ben bile inanamamıştım ama o kadar umutlanmışken, doğanın tamamen yalandan ibaret olduğunu duyduğunda bana doğru yürür diye umut ederken bunları duymayı beklemiyordum.Kendimi unicornların var ve sıçarken popolarından gökkuşağı çıkarıyor hayaline inanan bir çocuk gibi hissediyordum. Benim hayallerimi tekerlekli sandalyeli yakışıklı prensim yok etmişti.
Belki sinirden belki de yapmak istediğinden... tek bildiğim kalbimin ufalanarak toz haline gelmesi ve yavuzun gözünün içindeki hortuma karışıp havada yok olduğuydu.Yavuz gözlerime en az bir dakika boyunca baktıktan sonra yutkundu. Yutkunurken adem elmasi aşşağıya yukarıya harket etmişti.
"Berkle mi evleneceksin" dedi gözlerini kırpmadan.Omuz silktim "hayatın neler getireceği belli olmuyor" diye kısaca yanıtladım.
Doğaya berk konusunda yardım edeceğimi söylemişken bu şekilde yalan söylemek beni endişelendiriyordu ama doğa da bana anlatmayacağını söylediği halde anlatmıştı. Buda yalan, bir şekilde ödeşmiş oluyoruz.Başını salladı "üzgünüm ama bu mümkün değil"
Kaslarımı çatıp ne diyon sen bakışlarımı ona fırlattım.
"o niyeymiş" güldüm "yoksa berk hamile mi?"