Iyi okumalar bebekler sizi seviyorum...Bahardan;
Berki yarim saat boyunca sakinleştirmek için türlü şekillere girmiştim, her beş dakikada ağzını burnunu kırma isteğiyle yanıp tutssamda üzgün olduğu için onu dövmedim.
Bazen çok iyi olabiliyorum.
Yaptığının, yani abisine kanıtlama şekli ona göre haklı olabilirdi, berk kisiklik bakımından tam kötü çocuk profiline sahip biriydi.
Bu onun belkide dışarıya karşı kendini güçlü gösterme şekliydi, bilemiyorum.
Yine de abisi için yaptığı gerçeğini degistirmezdi, hiç kapısına gidip af diledin mi diye sormak istesem de soramadım.
Zaten ruh halini iyileştirmek için uğraşırken ben deli oldum, birde bu soruyla basladigim yere dönemezdim değil mi?Berk bana hayran hayran bakarken, o gün karşısında ezik bir kız olarak dursaydım, kendimi korumasaydım, yumruk atmasaydım belki de benden hiç hoşlanmayacaktı diye düşündüm. Ama kaderden de kaçılmıyordu.
Bir yandan da yavuzun doğa hakkında bilmediği gerçekleri yüzüne vurmak için berke ihtiyacım vardı.
Eğer berk benden hoşlanmasaydı planım hiç bir işe yaramayacaktı.Elimi berkin omzuna koydum "artik eve gitme vakti"
Kovuyormuşum gibi olmuştu ama dinlenmesi gerekti.
Güldü "demek kovulma zamanım geldi ha"
Göz devirdim " dinlenmen gerek ayrıca burası benim evim değil biliyorsun, çalışıyorum ve yapmam gerekenler de var"
Başıyla beni onaylayıp yataktan kalktı "istemeyerekte olsa gitmem gerekiyor" ellerini cebine soktu "herşey için teşekkürler sevgilim" zorla gülümsedim "sorun değil" bende onunla beraber ayaklandiginda hemen yerime oturttu "yolu bulurum, beni dert etme daha fazla""dert falan etmiyorum saçmalama" derin bir nefes alıp seslice dışarıya verdi "sadece otur ve bende kendim gideyim"
Başımla onu onayladım "tamam o zaman, dikkatli git" kapıya doğru ilerleyip elini salladı "ulaşınca mesaj atarım"
Kafami tekrar sallayıp onu onayladığımda odadan çıkıp gözden kayboldu.
Acaba efe ve süslü kaniş gittiler mi?Yataktan kalkıp hemen yavuzun odasına daldım. Kapının aniden açılmasıyla ürkmüştü, elini kalbine koyup kızgınca bana baktı.
Bakışlarını umursamadan içeriye girip yatağa oturdum.
"sanırım gittiler" dedim ona bakarken "evet, bu gün oldukça yorucu oldu" diye konuştu.Haklıydı, kendimi sabahtan akşama kadar taş taşımış gibi yorgun hissediyordum.
"haklısın, duyduklarimiz bizimle ilgili olmasa da onların hayatının bir köşesinde bulunduğumuz için bizde yıprandık." dediğimde güldü "ben değil ama sen berkin hayatının büyük bir kısmında varsın, hatta belki efenin bile..." dediğinde kaşlarımı çattım "zaten berkle yeterince uğraştım yavuz, birde sen başlama lütfen" dedim "neden kimse beni mutlu etmeye çalışmıyor ki?"Gözlerime birkaç saniye bakıp konuştu "üzgünüm... sadece çok yorgunum" dediğinde nefesimi sesli bir şekilde dışarıya verdim "anlıyorum, yarın izin alsam olur mu?" Diye sordum.
Soru sorar casına bana baktı "ne için?""Ailemden biriyle buluşacağım, yapmamız gerekenler var" dedim.
"yarın hastahaneye gidecektik, yuruyebilmem için işte" başını yere eğdi "yanımda olmanı istiyorum" dediğinde resmen eridim.
Bu yavuzdan pek fazla duyduğum bir kelime değildi, hatta ilk defa duymuş da olabilirim.Gülümsedim "sen istiyorsan erteleyebilirim bir günlük...sorun değil"
Kocaman gülümsedi "teşekkürler, benim için çok önemliydi""biliyorum, sana yanında olacağıma dair söz vermiştim, sözümden dönmem ben" dediğimde yüzü düştü "söz verdin değil mi... haklısın"
Gözlerimi odada gezdirdim "eğer iyilesirsen... eminim iyileseceksin, o zaman seni yaşadığım yere götürmek istiyorum. Ailemle tanıştırmak istiyorum"
dediğimde gözlerime bakarken yanıma yaklaştı "neden?"