Yorum yorum yorum lütfen
Bahardan;
Sabah alarmın sesiyle korkudan yataktan düşmemin ve sinirden pikemi kemirmemin üzerinden neredeyse beş dakika geçmişti.
Beş dakikadır düştüğüm yerden kalkmıyor ve tavanı izliyordum, izleyecek birşey olmamasına rağmen.Bu gün diğerlerinden daha farklıydı, odamdan, evimden, hatıralarımdan ayrılıyordum. Üzüluyormuydum? Biraz, ama bu benim seçimimdi. Yavuzu iyileştirmem, ona ve etrafındakilere yapacağım en büyük iyilik olacaktı. Tekerlekli sandalyeye mahküm olmasi kendisini dış dünyadan soyutlamasina neden oluyordu.
Onun da dışarıya çıkmak istediğini biliyordum, ama yürüyerek. Bunu başarması için önce istemesi gerekti, o kaniş buna vesile olacaksa bir süreliğine ona katlanabilirdim.Yerden zorda olsa kalkıp banyoya ilerledim, dişlerimi fırçalayıp her zaman yaptıgım gibi aynada en az beş dakika kendimi inceledim.
Banyodan çıktiktiktan sonra mutfağa girip gevrek hazırladım, zaten kahvaltı etmeyi hiç sevmezdim. Anneannem yaşadığı zamanlarda zorla kahvaltı yaptırır, sürekli de 'kahvaltı günün en önemli öğünüdür kızım' derdi.
Evet günün en önemli öğünüdür ama yemek hazırlamayı sevenlere ve yemeklerini başkaları hazırlayanlara...Gevreğimi yiyip bitirdiğimde odaya gidip baki amcanın bana verdiği emanetini alıp bavuluma koydum, telefondan saate baktığımda sekize geldiğini gördüm.
Herkesle vedalaşabilmek için hızlı olmam gerekti, sonucta bazılarının çalışması gerekiyordu.
Üzerimi bir çırpıda değiştirip, montumu da uzerime giydiğimde tamamen hazırdım. Bavulumu elime alıp hızla daireden çıktıktan sonra merdivenleri inmeye başladım.Acaba yine toplanmaları için yangın butonuna mı bassam diye düşünürken çoktan binanın kapısından dışarıya çıkmıştım.
Buna gerek kalmamıştı, çünkü hepsi beni uğurlamak için toplanmışlardı.
Canlarım benim.Burukca gülümseyip yanlarına doğru ilerledim, hepsi bana gülümseyerek bakıyordu, cem hariç. Aman sen gülme zaten, doğa üstü olaylar meydana gelir falan.
Fatma teyzenin elinde bir kova su gordugumde gulmemek icin dudaklarimi birbirine bastırdım.
"Fatma teyze o ne" diye sordum.
"Ne olacak kızım su, su gibi git su gibi gel diye""Benim geri gelip gelmeyeceğim belli değil ki" dediğimde elini omzuma koyup okşadı "olsun kızım burası senin evin değil mi sonucta, bizde senin aileniz, sık sık gelirsin" gülümsedim "gelirim tabi benden kurtuluşumuz yok" birbirimize kocaman sarılıp ayrıldık. Fatma teyze kenara geçtiğinde mehmet amca bana gülümseyerek bakıyordu "Fatma teyzeye iyi bak, ve kendine" dedim.
Kollarını açıp bana sardığında "sende kızım, bir ihtiyacın olduğunda biz hep burdayız" dedi.Gülümseyip meryem teyzeye doğru ilerledigimde yine ağlıyor olduğunu gördüm dudaklarımı büzdukten sonra "Hadi ama yapma böyle beni de aglatacaksın" diyip kollarımı sıkıca ona doladim.
"Tamam, ağlamıyorum"
Rıfat amcaya dönüp elimi yumruk yaptım, oda benim gibi yaptığında yumruklarimizi tokuşturduk. Beni çoğu zaman baki amcamın gazabından korumaya çalışan rıfat amcam.
"Meryem teyze sana emanet, sende ona birbirinize iyi bakın" diyip boynuna kollarımı doladım.
Onun parfümüne hep bayılmış ve markasını merak etmiştim, her ne kadar öğrenmeye çalışsam da adını söylememişti.
"Gider ayak parfümün markasını da söyler misin acaba?" Diye sordugumda kaşlarını hayir anlamında yukarıya doğru kaldırdı."Şansımı denedim" diyip güldüğümde kahkaha attı.
Aaa sarılmaktan kollarım yoruldu be.Suna abla ve ahmet abiye dönüp "size söyleyeceğimi söyledim zaten dün, sarılsak yeter" diyip teker teker onlara da sarıldım.
Kalabalık bir aileye mensup olmak ta cidden zor.
Sıra ceme geldiğinde tek kaşımı kaldırarak baktım. Hadi bakalım, şimdi ne yapacan cem beyefendi.
Elleri ceplerinde ayağıyla yerdeki karları eşelerken konuştu "umarım mutlu olursun"
Bumu yani, Allahım çocuğu zorla konuşturuyoruz ya.
"Hadi ama az zorla kendini cem, bak baki amcanın gazetesiyle vuracam kafana" dediğimde cem de dahil herkes güldü.