31. bölüm

859 94 34
                                    


Kısa falan ama olsun. Sizi seviyorum canlar. Bol yorum yapın.

Bahardan;

Çaresizliğin dibine kadar vurmuşken bağırıp cagirmamak, birilerinin ağzını burnunu kırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Yavuz ameliyathaneye gireli 5 saat olmuştu. Bu süre zarfında hiçbir haber alabilmiş değildik. Gülümser anne ve hamit baba oldukça endiselilerdi. Sabah birşey yemediklerini bildiğim için onları zorla kantine göndermiştim.

Tek başıma ameliyathane önünde yavuzdan bir haber beklerken kafa dağıtmak için önümden geçen insanları saymıştım. Pek başarılı olduğum da söylenemezdi. Aklım sürekli yavuzdaydı...
Ayağımla yere düşmüş saç telini iteklerken seslice ofladım.

"arkadaş beş saattir ne yapıyorsunuz bilmem ki? Çocuğu yeniden mi yaratıyorsunuz? Televizyonda hemşireler ameliyathaneden depar atarak çıkıyorlar burda niye öyle birşey yok ya? Acaba iceriye girsem ne olur?"

"girdigin gibi geri çıkarırlar" korkuyla oturduğum yerden sıçrayıp sesin geldiği yöne döndüm.
"efe?" şaşkınca bakarken ekledim "senin ne işin var burda"
Bir bacağını ve sırtını duvara yaslayıp, kollarını önünde kavuşturmuş bana gülümseyerek bakarken sorumu yanıtladı.
"kontrol için, bana vurduğunu ne çabuk unuttun?"

Şaşkınca bakarken hemen ayağa kalkıp önüne dikildim. Yüzünü inceleyip "o kadar ciddi mi ya?" Diye sorduğumda kahkaha attı.
Dalga geçiyor birde ya.
Ellerimi belime yerleştirip kaşlarımı çattım "hocam azicik olgun olur musunuz? Bana kötü örnek oluyorsunuz " tekrar yerime oturup kollarımı göğsümde birleştirdim "zaten 5 saattir burdayım hastanenin kokusu ciğerlerimin ağzına sıçtı"
Yanıma gelip boş koltuğa oturduktan sonra elini sırtıma koydu. "yavuz için endiselisin değil mi?"

O nerden biliyordu ki yavuzu beklediğimi.
Hızla kafamı ona döndürüp "sen nerden biliyorsun?" Diye sordugumda sırıtıp kulağıma yaklaştıktan sonra fısıldadı "ben bir medyumum" geriye çekilip sırıtmaya devam ettiğinde göz devirdim.
"Tabi bende gökkuşağı sıçıyorum zaten"
Dediklerimle başını arkaya doğru atıp kahkaha patlattı. Ses koridorda yankılanırken hemen elimi ağzına kapatıp etrafta birilerinin olup olmadığını kontrol ettim. Şanslıydık ki kimse yoktu ortalıkta.

Başımı yavaşça ona çevirdiğimde bana dikkatlice baktığını fark gördüm. Yutkunup elimi hızla ağzından çektiğimde bakışlarımı kaçırdım "öküz gibi gülmesene hocam hastanedeyiz"
Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı "evet bahar hastanedeyiz kütüphanede değil." tek kasını havaya kaldırdı "hem bu ne biçim bir cümle? Saygılı mi davranıyorsun, hakaret mi ediyorsun" işaret parmağını yüzüme doğru salladı "notlarına yansımasını istemiyorsan benimle rahat konuş"

Sırıttım "Tehdit ha? hiç yakıştıramadım" yarım ağız gülümseyip omuz silkti "masum bir uyarı diyelim"
Gülümsedim "cidden yavuzu beklediğimi nereden biliyorsun?"

Ellerini birbirine kenetlenip derin bir nefes verdi "gülümser hanım aradı, yavuzun ameliyat olacağını bu yüzden derslere ara vermemizi söyledi. Senin burada olduğunu tahmin ettim ama"
Gülümseyip bakislarimi ellerime indirdim "bakicisiyim neticede, burda olmam çok doğal"

"burada sadece bakıcı olarak bulunmadığını ikimiz de biliyoruz" dediğinde başımı oynatmadan yan yan ona baktım.
Ne demek istiyordu bu şimdi, suçlarmış gibi konuşuyor birde.
"anlamadim?"
"yavuzla aranızda özel birşeyler var. Bunu görmek için kör olmak gerek" dedi.
Acaba berk neden görmemişti?

"Sana aşık, yada iyi gizliyor olabilirsiniz."
Işık hızıyla şaşkınca efeye döndüm.
Lan bu herif harbiden medyum heralde.
"oha sen medyumum derken ciddi miydin lan?"
Kahkaha atıp başını olumsuz anlamda salladı "sesli düşüncelere medyumum" dediğinde birkaç saniye dediğini düşündüm.
Tabi ya aptal ben sesli düşünmüştüm. Oda olayın yeni farkına varmış gibi kaşlarını çatıp vücudunu bana döndürdü.
"bir dakika bir dakika, sen berk mi demiştin?" alayla gülüp başını salladı "tabi ya, bu senin yanında olma nedenini açıklıyor. Şimdi sıra sana mı gelmiş? Seni mi ayartmaya çalışıyor yani" elini yumruk yapıp oturduğu koltuğa vurduğunda kolunu tuttum "sakin ol, biz berkle sevgiliyiz"
Bana dehşetle bakıp kolunu sertçe çekip ellerimden kurtardı "ne zaman oldu bu? Bahar ondan uzak dur, bak seni kullanıyor büyük ihtimalle. O çıkarları için her şeyi yapabilecek biri" dediğinde kafasına şaplak vurup sende kardeşini suçlamayı kes de onu dinlemeyi dene demek istedim.
Gözlerimi devirip "bu bizim hayatımız efe, lütfen yorumlarını kendine sakla" dediğimde birkaç saniye yüzüme bakıp başıyla beni onayladı.

"peki, haklısın. Sana karışamam, ama dediklerim aklında bulunsun"
Basımı sallayıp minik bir tebessümle karşılık verdiğim sırada koridorda hızlı topuklu ayakkabı sesleri duyduk.
İkimizde başımızı sesin geldiği yöne çevirdiğimizde gelen kişiyle sinirlerim tepeme çıkarken dişlerimi sıktım.

Ne işi vardı bu sürtüğün burda? Dün yediği tokat az gelmiş belli.
Hızla ayağa kalktıgımda burçak adımlarını yavaşlatıp olduğu yerde dondu kaldı.
Ya böyle korkarsın işte yolunmuş tavuk.
Yüzüme zafer gülüşümü takınıp tek kaşımı havaya kaldırdım.
Melis gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde yan tarafıma, büyük ihtimal efeye bakıyordu.

Hah, bir o kaldı sulanmadığın, kıza bak ya erkek hastası resmen. Şeytan diyor dola saçlarını eline vur kafasını duvardan duvara.
Başımı efeye cevirdigimde oda burnundan soluyarak ayağa kalktı. Burcagi parçalayacakmış gibi bakıyordu.
Lan yoksa bunlarda mı birbirini tanıyorlar?

"Senin ne işin var burda?" Diye adeta kukrercesine bağırdığında ben bile korkmuştum.

Tahminim doğruydu, burçak efeyi de tanıyordu ama nerden?

...

sizce nerden tanıyor  olabilir? Yorumlar.


Baharla Gelen (YavBah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin