45. bölüm

790 92 85
                                    


Neden eskisi gibi yorum atılmıyor? Kitap final yaptığında 2.'yi yazarın diyordum ama böyle giderse yazmayacağım.

Yazmamı istiyorsanız yorum yapın canlarım.
Sizi seviyorum...


Bahardan;

Tenefüs zili çaldığında bu sefer dersi dinleyebilmiş olmanın verdiği mutlulukla ayağa kalktım.
Hocanın tahtaya kaldırıp soru sorması beni acıktırmıştı bu yüzden kantine inip sıcak çikolata ve kurabiye almak için sıradan kalktım.
Sabah yavuzun benimle kahvaltı etmesiyle verdiği para cebime kalmıştı.

Sınıfın kapısına doğru ilerlediğim sırada kafami birinin göğsüne çarptım.
Geriye sendeleyip carptigim kişinin kim olduğuna baktım.
Berkti.
Üstü başı dağınık, dudağındaki kızarikliklarla ben az önce yiyiştim görüntüsünü veriyordu.

Bana sersem bir gülüşle bakıp saçlarını karıştırdı.
"Bahar" sınıfın içine göz gezdirip tekrar bana baktı "sanırım geç kaldım"
Gülmemek için alt dudağımı dişleyip başımı salladım "biraz öyle oldu"

Beni baştan aşşağıya süzüp soru soran bakışlarla bakmaya başladı "sen nereye?"
"ya ingilizce hocası beni tahtaya kaldırdı, soruyu düşünürken karnım acıktı o yüzden kantine ineyim dedim" dedigimde anladim dercesine kaşlarını kaldırdı "E beraber inelim, nasıl olsa civcivim de kantine iner" güldü "hep orda takılırlar"

Civciv mi? Yoksa doğadan falan mı bahsediyor.

"doğayı mi kastediyorsun bana mı öyle geldi?" Diye tek kaşımı kaldırarak sordugumda sırıtarak başını salladı "evet"
"biliyorum sana pekte iyi davranmadım, fazlasıyla rahatsız ettim ama zamanı geri alabilme şansım yok. Hem senin sayende doğa oldukça değişti, bizim eve geldiği zaman çalışanlarla sohbet ediyor sürekli gülümsüyordu. Arkadaşlarıyla da takılmıyor, dediklerini de zerre umursamıyor, çocukken olduğu gibi kalbi hala güzel. Seni sevdiğimi sanıyordum ama ben dogada görmek istediğim seni sevmişim" avuç iclerini pantalonuna sürttü "sonuç olarak gerçekte kimi sevdiğimi fark ettim. Eğer benimle arkadaş olmak istemezsen anlarım" başını yere eğdi "yavuz izin vermez falan..."

Allah Allah sanki ben bakıma muhtaç biriyim de yavuzdan onay alacağım bir de.
Yavuz sadece beni kararlarımda destekleyebilir, başka birseye karışmaya hakkı yok. Nisanliyiz diye benim üzerimde söz sahibi mi oluyor?

"yavuza ne ben kimle istersem arkadaş olurum. O benim annem yada babam değil ve bende yaşını doldurmamış kız çocuğu değilim ayrıca zamanı geri alamasak bile yasadiklarimizi görmezden gelebiliriz çünkü birbirimize çok kötü davranmış sayılmayız" elimle kapıyı işaret ettim "ben ısmarlayacağım"
Gülümseyip önden çıkmam için kapının önünden çekildi " sen nasıl istersen"

Yan yana kantine doğru giderken ona burçak konusunu anlatmaya karar verdim.
Boğazımı temizleyip bana bakmasını sağladım "efeyle karşılaştın mı o günden sonra?" sorduğum soruyla yüzündeki sırıtış yerini buruk bir gülümsemeye bıraktı.
Abisinin özlemini çektiği o kadar çok belli oluyordu ki...
Ama eminim seçme şansı verilse yine yaptığını yapar efeyi burcaktan kurtarırdı.

"Hayır, zaten beni görse bile öldüresiye dövmeye çalışacağını biliyorum" dediğinde başımı salladım "tek öldüresiye dövmeye çalıştığı sen değilsin"
Bana kaşlarını çatıp bakarken ne demek istediğimi anlamaya çalıştı "kendini kastediyorsun umarım, çünkü abim asla birine kolay kolay sinirlenmez ve kin gütmez" başımı olumsuz anlamda salladım "yok ben değil...burçak"

Burçak dediğimde sinirle hızlı hızlı nefes almaya başladı. Ellerini yumruk yapıp burnundan solurken gözlerini yumdu "her şeyi anlatmanı istiyorum"
Kolundan tutup "tamam" dedim "ama önce kantine inelim oturalım olur mu? Hem doğa da duysun ki bir daha anlatmak zorunda kalmayalım" başıyla beni onaylandığında beraber kantine inip boş masalardan birine oturduk.

Şansa doğa da sınıf arkadaşlarıyla oturuyormuş, bizi gördüğünde yanımıza gelip berkin yanağına sulu bir öpücük koydu.
Berkin ona karşılık vermemesiyle bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Sessizce ağzını kipirdatarak 'noldu' diye sordu.
Gözümle berkin yanındaki boş sandalyeyi işaret ettim.
"otursana, anlatacaklarım var"

Dedigimi yapıp sandalyeye oturduğunda ikisi de bana bakmaya başladı.
Boğazımı temizleyip anlatmaya başladım.

"yavuzun ameliyat olduğu gün..." bir saniye bekledim "efe yanima geldi, biraz sohbet ettik falan. Burçakta o sırada yavuzu ziyarete geldi."
Doğa şaşkınca önce berke sonra bana baktı "bu efenin nişanlısı burçak mı?" Diye sorduğunda berk kısaca onu yanıtladı "evet o"
Konuyu dağıtmamak için anlatmaya devam ettim "sonra efe bunun boğazına çöktü, zorda olsa ayırdım. Burcagi evine gönderip efeye ne olduğunu söyledim ama sadece acılarının sebebinin o olduğunu söyledi. Olayı tam olarak anlatmadı yani.." doğa araya girdi "iyide yavuz onu nerden tanıyor?"

"onun da kazadan önce sevgilisiymiş. Benim de suna ablamın kardeşi" dediğimde ikiside şaşkınca bana bakmaya başladılar.
Doğa "Yok artik herkes birbirini tanıyor mu?" diye sordu.
Başımı salladım "öyle" berke bakıp ekledim "berk sana yardım edeceğim demiştim değil mi?"

"evet"
Gülümsedim "o zaman hazırlanın yarın bu işi çözeceğiz" ikisi birbirine baktığında doğa berke şirince gülümsedi.
"iyi de nasıl çözeceğiz, bir planın var mı?"

Kendimden emin bir tavırla sırıtıp "planım olmasa böyle der miyim ya." elimle ikisine gel işareti yaptım.
Kafalarını bana yaklaştırıp yüzüme bakmaya başladılar "yarın benim düğünde bunu halledeceğiz" doğa bağırdı "NE!" koluma şaplak vurdu "Bahar bu şimdi mi söylenir, sen deli misin? Arkadaşın olarak o düğüne özel bir kıyafet almam gerekti benim" eliyle alnını tuttu "ah, yarına kadar nasıl hazırlanacağım" dediğinde berkle ona ağzımız açık bakmaya başladık.

"Doğa gelin olan benim ve benim bile yeni haberim oldu ya. Ama sen benden daha endiselisin kendimden şüphe etmeye başladım" diyip sırittigimda berkte sırıttı.
"En yakın arkadaşım evleniyor tabiki endişeli olacağım" dediğinde berk kaşlarını çattı "sen sadece bana güzel ol"

"yaa tırtılımm" diyip berke doğru yaklaştığında berk burnunu doğanın burnuna sürttü "civcivimm"
masaya elimi vurup "heey burda çözmemiz gereken bir mesele var ve ben kantine sözde tıkınmaya indim. Sizin için burda aç kalıyorum ama bizim cilveli çiftimiz birbirini ham yapma derdinde" dediğimde doğa ve berk kahkahalarla gülmeye başladı.
Birkaç saniye sonra dayanamayıp bende gülmeye başladım.

Kendimizi topladığımızda tenefüs bitmişti, plânı konuşmak için bir dahaki tenefüse anlaşıp berkle beraber sınıfa çıktık.
Doğanın da bizimle aynı sınıfta olmasını çok istiyorduk ama diğer kızlarla takıldığı zaman kayıt olduğu için G sınıfında okuyordu.
Berkle sıramıza geçip oturduğumuzda kafama gelen kağıt top bardağı taşıran son damla olmuştu.
Berk kağıdı eline alıp arka tarafları kontrol etti " kim yaptı bunu" omuz silktim "bilmiyorum"

Kağıdı atmak için hareketlendiginde onu durdurdum "içinde birşey yaziyor olabilir"
Sıraya tekrar oturup kağıdı elime verdi ve elime bakmaya başladı.
Kağıdı düzeltip yazıyı okumaya başladım.

'Umarım burçağı oyuna getirebilirsiniz.'
Not: Bu konuda yavuzun size yardımı dokunacaktır. Bol şans güzelim.

Berkle birbirimize şaşkınca bakmaya başladık.
"Bu ne olum, bu nerden biliyor bütün bunları" diye sordum endişeyle "büyük ihtimalle bizi duymuş olabilir, kantinde konuştuk sonuçta" diyip beni sakinleştirmeye çalıştı.
Yanağımın içini çiğnerken yavuzun adını nerden bildiğini düşünmeye başladım.

Belki de bizi okula gelirken görmüştür, yavuzla da kantinde oturduk sonucta.
Derin bir nefes verip kağıdı sıranın altına attığımda telefonum titredi.

Elimi cebime atıp telefonu çıkardıktan sonra kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.
Mesajı açtım.

+905*********: Herşey bittiğinde, yurt dışında seni bekliyor olacağım.

...

Baharla Gelen (YavBah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin