25. bölüm

1K 106 59
                                    


Iyi okumalar bebeklerim sizi seviyorumm bol yorum yapin

Bahardan;

Üzgünüm yavuz berkle bir anlaşma yapmıştım, bu benim aklımdan tamamen çıkmıştı.
Seninle beraber olamam, hem daha berkle efeyi barıştırmam gerek.

Aşşağıya indiğimizde gülümser abla tek başına kahvaltı yapıyordu. Bizi gördüğünde kocaman gülümseyip ayağa kalktı.
"çocuklar? Gelin oturun"
Yavuzu annesinin yanına yerleştirip kendim de onun karşısına geçtim.
Sesizlik içinde kahvaltıya başladığımızda gulumser anne sessizlikten sıkılmış olacak ki konuştu.
" siz iyi misiniz?"

Yavuz bana bakıp "yok bişey anne, bu arada akşam baharın ailesiyle tanışmaya gidecegiz haberin olsun" dediğinde gülümser abla ellerini sevinçle çırptı.
"Tatlım bu harika bir haber. Siz gittikten sonra onlar da bize gelir" dediğinde gülümseyip meyve suyumdan bir yudum aldım.
"biz baya kalabalık bir aileyiz gülümser abla"

elini salladı "hiç sorun değil bu masa oldukça büyük. Hem kalabalık bir masada yemeyeli uzun zaman oldu. Hem bana artık gülümser abla değil anne demeni istiyorum"

Ağzıma bir sucuk atıp başımı salladım " Sen nasıl istersen... Anne" dediğimde bana havadan bir öpücük fırlatıp kahvaltısına döndü.
Ağzıma tabaktakileri tıkarken gözüm yemegini cataliyla oynayan yavuza takıldı.
çenesini eline dayamış, meyve suyu ve yiyeceklerine dokunmamıştı.
Biliyorum, benim bu şekilde davranmam onu çok sinirlendirmisti ama böyle davranmaya mecburum.

Tabağımı ve meyve suyumu alıp yavuzun yanındaki boş sandalyeye oturdum.
Tamam, bana küs olabilirdi ama yemeğini yemek zorundaydı, benim işim ona bakmaktı çünkü.
Elimi çatalına attığımda gözlerime baktı "bırak şununla oynamayı lütfen"
Çatalı elime bıraktığında gülümsedim " bak sana ne yapıcam şimdi" ekmekten iki lokma kopartıp tabağa koyduktan sonra ekmeğin birinin üzerine sucuk, domates koyduktan sonra zeytin kasesinden bir tane de zeytin alıp ağzıma attım. Çekirdeğini ayırdığım zeytini ağzımdan çıkarıp domatesin üzerine yerleştirdim.

Tamam iğrenç gibi görünebilirdi ama ben buna aşk lokma tostu diyorum.
En son üzerine kalan ekmegide koyup elime aldım. Bana şaşkınca bakan yavuza gülümseyerek ağzımı açtım "aa de bakalım" bana şaşkınca bakarken ağzını açtığında elimdekileri ağzına koyup sırıttım "çiğne" dedigimi yapıp çiğnemeye başladığında bize sırıtarak bakan gülümser anneye döndüm "yemeğini yemeyince bende teröreyim dedim" diye açıklama yaptığımda kahkaha attı "Biliyormusun bahar yavuz bunca zaman kimsenin ağzına değen yada ağzından çıkan bir şeyi ne yedi nede içti. Sen nasıl oldu da bunlari başardın, onu aşşağıya indirdin, sürekli güldürdün. Onda sadece iyi bir eş değil iyi bir arkadaş olacağını biliyorum. Iyiki zehra bize senden bahsetti tatlım. Ailene iyi bir birey yetiştirdikleri için ayrıca teşekkür edeceğim."

Başımla onu onayladım "iltifatların için teşekkür ederim anne ve bende sana ve hamit babama yavuz gibi güzel kalpli bir çocuk yetiştirdiğin için teşekkür ederim" yavuzun elini tutup baş parmağımla okşadım "yavuz benim hayatıma girdiği kısımdan itibaren zamanımı, gençliğimi güzel kılan erkek." dediğimde kıkırdadı.

"Bana çok iyi geliyorsunuz çocuklar, sizin varlığımız kendimi genç hissetmeme sağlıyor"

"ama sen zaten gençsin anne neden böyle konuşuyorsun" dediğimde kahkaha attıktan sonra "sana inanıyorum tatlım"ve masadan kalktı "siz kahvaltıya devam edin çocuklar benim zehra teyzenizle düğün hakkında konuşmam gerek afiyet olsun"
Demek yakında düğünümüz olacaktı.

Yavuza baktığımda bana bakıyor olduğunu gördüm. Annesi gittiğinde meyve suyundan bir yudum aldı "bir daha istiyorum?"

"Ne istiyorsun?" Diye sordum.
"şu yaptığın şeyden" dediğinde başımı anladim dercesine salladım "haa sen aşk lokma tostunu diyorsun"

Kaşlarını çattı "adı bu mu?"
"evet adı bu. Ben buldum"
Tek kasını havaya kaldırdı "bunu başka kime yaptın" diye sorduğunda gülümseyip tostu yapmaya başladım "kimseye yapmadım, sadece sana yaptım"

Gözlerinin içinde ufacık bir mutluluk kıvılcımı gördüm ama anında kaybolmuştu. Sanki yine birşey söylerim de canını acitirim diye korkuyor gibiydi.
Hazırladığım lokma tostu ağzına koyup ellerimi çırptım.
"Müsadenle kahvaltıya devam edeceğim" dediğimde sadece başını sallamakla yetindi.
Kırgındı, ama dışa vurmuyordu. Beni gerçekten bekleyebilecegine inanmak istiyordum.

Kahvaltımızı sessizce yaptıktan sonra gülümser anneden yavuzun yürüme egzersizlerinin yazdığı kağıtları ve gerekli araç gereci alıp odaya çıktık.
Artık yavuzun yürüyebilmesi için bir şeylere başlamamız gerekti.
Yavuza güç versin diye zehra teyzeye kemik suyu çorbası istemek için mutfağa doğru gittiğimde gülümser anne ve zehra teyzemin yavuz hakkında konuştuğunu fark ettim. Hemen kapının kenarına gizlenip onları dinlemeye başladım.

"eğer yavuz ameliyat olursa iyileşeceğini duyarsa, sonuçlarını hiç düşünmez kabul eder" dedi gülümser anne.
Zehra teyze onun elini tutup yanında olduğunu göstermeye çalıştı "haklisin artık onceki gibi odada beklemiyor, artık hayatını geri almak istiyor"
Gülümser anne başını salladı "haklisin zehra ama ameliyatın riskleri beni korkutuyor, o yüzden yavuz ameliyatı duymamalı... oğlumu kaybetmeyi göze alamam. Tekerlekli sandalyede de olsa yaşamasını istiyorum, her ne kadar bu hali beni kahretse de yapamam"

Yavuzdan bunu nasıl saklarlardı? Bu gizlenecek birşey değildi ki, hemde yavuzu oldukça çok ilgilendiriyorken. Yavuzun hala küçük bir çocuk olmadığını anlayamadilar mı?

Hemen bir hışımla mutfağa daldım. Benim girdigim gördüklerinde kendilerini toplayıp gülümsediler.
"Anne bu çok yanlış"
Ikisi de birbirine şaşkınca bakıp tekrar bana döndüler "anlamadim canim? Biraz daha açar mısın?"

Derin bir nefes aldım "Anne ameliyat meselesini yavuza açıklamalısınız" dediğimde başını yere eğdi "demek duydun" alt dudağımı dişledim "üzgünüm yavuzla ilgili konustugunuzu anladığımda sizi dinledim" başını olumsuz anlamda salladı "sorun yok o senin kocan sayılır, tabiki merak edeceksin" dediğinde hızla yanına gidip elini tuttum "anne lütfen bunu yavuza yapma, onun hayatını elinden alma. O kendi adına karar verebilecek yaşta, bırak ne istediğine o karar versin. Ilerde senden nefret etmesini istemiyorum" dediğimde hıçkırarak ağlamaya başladı. Hızla kollarımı ona dolayıp sırtını okşadım "ağlama anne, yavuz çok güçlü her şeyin üstesinden gelir. Hem arkasında bizi bırakıp gitmez o." benden ayrılıp karnımı okşamaya başladı "haklısın kızım, o çocuğunu da seni de bırakmaz, o ailesini bırakmaz." alnıma bir öpücük kondurdu "yavuzla senin konuşmanı istiyorum" başını yere eğdi "ona annesinin az kalsın hayatını elinden alacağını da şöyle" parlaklarımı çenesinin altına koyup başını kaldırdım. "hayir. Sen bu üçümüzün arasında" diyip zehra teyzeye baktım.

Oda bana gülümseyip gülümser annemin elini tuttu "gülümser hanım yavuzun bunu bilmesine gerek yok, bu sadece sözdü. Siz birşey yapmadınız" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım "zehra teyzem doğru söylüyor anne, bırak böyle kalsın... şimdi yavuzun yanına gidip ameliyatı anlatacağım. lütfen ağlama tamam mı?"
Birkaç saniye gözlerime bakıp başını salladı "tamam kızım" gözyaşlarımı ellerimle silip yüzüne bir öpücük kondurdum "güzel, sizi birbirinize emanet ediyorum" dedikten sonra mutfaktan koşarcasına çıktım.

Yavuzun odasına ulastigimda gözleri beni buldu "nerde kaldın ya?" gülümseyip nefesimi düzenlemeye çalıştım. "birkaç haber almakla meşguldüm" dediğimde kaşlarını çatıp kafasını yan yatırdı.
Birkaç büyük adım atıp yatağa oturdum.
"nasıl yani? Ne haberi bu?" Diye sordu.

"Yuruyebilmen için ameliyat olabilirmişsin."

"iyi de doktor bana öyle birşey söylemedi ki? Hem egzersizler ne içindi o zaman?"

"orasını bende bilmiyorum, zaten ne önemi var. önemli olan sen yürümek için ameliyatın risklerini göze alabilir misin? bence önce bu sorunun cevabını vermelisin" dediğimde yüzüme kararlılıkla baktı.

"sonunda öleceğimi bilsem bile yürüyebilmek için o ameliyata gireceğim."


Baharla Gelen (YavBah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin