twenty four

7.7K 415 178
                                    

24.BÖLÜM

Yatağıma üçüncü dünya savaşına girmek üzereymişiz gibi büyük bir hücumla atıldım ve telefonumu elime aldım. Makyajımı çıkarmak beni yormuştu. WhatsApp'a girmemle engellediğim yiğidim gözüme çarptı. Engelini yarın kaldıracaktım, biraz beklesin pezevenk işi ne?

"Büşra İzem!" İki ismimi sadece sinirli olduğunda söyleyen canım annemle birlikte gözlerimi devirdim ve olduğum yerde tepinerek cevap verdim.

"Ne!"

"Büşra!" diye yeniden ama kullanmadığım ismimle bağırması olayın ciddiyetini vurgularken, yavaşça doğrulup yanına gittim. Ocağın başında kuru fasulye yapıyordu evimin direği. Ee, sorun ne anam? "Kız, sen bugün neredeydin?"

Kaşlarımı çattım ve düşünmeye başladım. Anıl'ı bir yerden duymuş olma ihtimali oldukça düşüktü. "Anne söyledim ya kızlar-"

"Bana yalan söyleme senin ayaklarından havaya asarım. Gizli gizli kaçmışsın, kızlarla buluşurken öyle yapmazsın." diye sözümü kestiğinde derin bir nefes verdim. Sadece şüpheleniyordu, elinde delil yoktu. Rahat olun, şş.

"Kız yok ya, sen evi süpürüyordun boşuna durdurmak istemedim." diye saçma sapan bir bahane sürmemle kahkaha atması bir oldu. "Sen benim kızımsın İzem, kırmızı ruj sürdüğünü adım gibi biliyorum. Bana yalan söyleme valla aşağı sallandırırım seni." demesiyle gözlerim pinpon topu gibi büyüdü. Anne sadece kuru fasulyemi yapsan, ne olur?

"Belki biraz ucundan öyle şeyler..." Ellerimi önümde birleştirmiştim. "Tamam tamam, sürdüm anasını satayım! Var mı lan!" diye gaza gelip bağırmamla kolumu cimciklemesi bir oldu.

"Bağırma kız baban uyuyor içeride." diye suratıma suratıma çemkirdi. Kaşlarımı çatıp karşılık vermemle onun da aynısı yapması bir oldu. En sonunda nasıl olduğunu anlamasam da, alınlarımız birbirine yapışık bir halde birbirimizi itmeye çalışıyorduk.

"Bana bak şşş..." dedim ve kafa gücümü arttırdım (?). "...ayık ol hacı, şşş!" Kollarımı tutup sarsmasıyla daha da sinirlendim ve geri çekildim. "Kol tutmak yok haksızlık yapıyorsun moruk!"

"Kız vallahi delirteceksin beni. Oyun mu oynuyoruz, mala bak. Allahım ben bunu doğurmuş olamam!" diye isyan etti ve en sonunda bedenimi tezgâha doğru itekleyip içeri, kocişinin yanına gitti. Her ne kadar görmeyeceğini bilsem de arkasından dil çıkardım ve gelen bildirim sesiyle arka cebime sokuşturduğum telefonumu elime aldım.

Yavşak Anıl: Sevgilim

İzem: He?

Yavşak Anıl: Nasıl bir hödüksün?

İzem: Anlamadım?

Yavşak Anıl: Şaka şaka, akşam arkadaşlarla kulübe gidicez gelsene.

İzem: Arkadaşlar?

Yavşak Anıl: Bartu, ayşe, ben, samet falan filn

Yavşak Anıl: *filan

İzem: Heee

İzem: Gelirim ama nasıl geleceğim oraya, gece gece?

Yavşak Anıl: Taksiyle gel öderim ben

İzem: Gerek yok koçum, şükür ben öderim

İzem: Ayrıca tutmadı amük yav

Yavşak Anıl: ne?

İzem: Yok bir şey, bb.

Yavşak Anıl: Bay melek.

Aynı gün içerisinde iki kere Bartu vakası?

Kaldırabilir miyiz gençler?

---

Kitaba saçma sapan yorumlar gelmeye başladı, mutluyum. Oh oh, iyice kudurun. Ve slm. 

Yorum atın biraz, tşk.

Hadi bb.

B.İ.P / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin