seventy five

4K 320 178
                                    

          

75.BÖLÜM

"Huh! Son üç, dayan İzem." diye kendi kendimi gaza getirdim ve bacaklarımı açabildiğim kadar açıp ısınmaya devam ettim. Ancak sadece ısınmada bile böyle yorulup nefes nefese kaldıysam, yürüyüşte geberecektim herhalde.

Diz kapaklarımı kırıp açarken, bacak kaslarım kasılıp gevşiyordu. Sonunda ısınmayı bitirdiğimde gülümsedim, yanımda getirdiğim havluyu enseme atıp omuzlarımdan sarkıttım.

Ve yürümeye başladım.

Kış yavaş yavaş yaklaştığı için, artık spora başlamam gerekiyordu. Çünkü yazın resmen camış gibi yemiş, yemiş ve sadece yemiştim. Bu yüzden de hafiften uyarıyı veren yağlarım sonucu bugün yürüyüşe çıkmıştım. Evet, açıklamam bittiğine göre ben biraz hızlanayım bari.

Geçen yarım saatin ardından durdum ve soluklanmaya başladım. Gerçekten yorulmuştum ve sanki yürürken üstümden tırlar falan geçmiş gibi hissediyordum. Anam, valla geberdim!

Büşra İzem Pak, mal gibi yürüdü ve yoruldu; onun gibi olmayın.

"Pişt!" Başım refleks olarak sesin geldiği yöne çevrildiğinde, kumral bir gencin bana doğru geldiğini fark ettim. Kulaklığımın tekini çıkarttım ve duruşumu dikleştirdim.  "Selam."

"Selam." dedim ve yanıma geldiğinde artık her ne söyleyecekse söyleyip gitmesini dilemeye başladım içimden. Terim soğumadan yeniden yürümem gerekiyordu. Elini ensesine attı ve başını kaşıyarak bir müddet düşündü.

"Yakınlarda bir alışveriş merkezi var mı diye soracaktım da." dedi ardından gülümsedi ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Şimdi sorunun saçmalığına mı yanayım, yoksa bunu sormak için yanıma 'Pişt!' diyerek gelmesine mi?

"Yok." dedim ve çıkarttığım kulaklığımı geri kulağıma yerleştirip ilerlemeye devam ettim. Müziği henüz açmamışken arkamdan tekrardan seslendiğini işittim ancak umursamadan ilerlemeye devam ettim.

Kardeş, internet denilen bir şey icat edilmiş.

Çok değil, birkaç adım sonrasında kolumdan tutmuş ve yeniden durdurmuştu. Kaşlarımı çatıp ona doğru döndüm ve kolumu sertçe ellerinin arasından çektim. Canımı sıkmaya başlamıştı artık bu ergen. 

"Ama ne yapacağım?" Bartu'nun müdüre mırıldanışı akılma geldi ve istemsizce gülümsedim. Ebenin amını. "Bana kızmıyorsun değil mi?" dedi gülümseyişimi üstüne alınıp, o da bana gülümserken.

"Ne münasebet?" dedim gülüşünün daha da büyümesine sebebiyet verirken. Ardından ben de güldüm ve geriye doğru bir adım attım. "Tanımadığım bir insana neden sinirleneyim?"

"O zaman tanışmaya ne dersin?" dedi ve göz kırptı. Öğğ, yavşak seni. Kaşlarımı kaldırıp yüzünü inceledim ve histerik bir şekilde güldüm. Amına koyayım, rahat rahat sporumuzu bile yapamıyoruz. Bu ne ya?

"Sevgilim var." diye kestirip attım ve sırtımı çocuğa dönerek hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bir süre yürüdükten sonra çocuğun yeniden durdurmaması üzerine derin bir nefes verdim ve telefonumu hırkamın cebinden çıkarıp elime aldım. Amacının alışveriş merkezi veya arkadaş olma falan olmadığı bariz ortadaydı. Neyse, sonunda kurtuldum yalaktan, salalım.

"İphone X mi? Vay, sana da bu yakışır güzellik." Arkamdan gelen boğuk ses tonu ile kalbim küt küt atmaya başladı ve kendime düşünmeye fırsat dahi tanımadan koşmaya başladım.  "Nereye?"

Ürkmüştüm, hem de fazlasıyla.

Tüm gücümle koşarken gittikçe kararan hava ve ıssız park korkumu arttırırken, evimin yakın olması tutunduğum tek daldı sanırım. Arkama dahi bakmadan koştum ve sonunda oturduğumuz binayı uzaktan da olsa görebildim. Sol gözümden akan yaşı silerek gülümsedim ve artık koşmasam bile hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Yaklaştıkça gözüme çarpan bir erkek sülieti yeniden gerilmemi sağlarken, artık evime gidip yatağın altına girme isteğim her saniye daha da artıyordu. Birden o kişinin Bartu olduğunu fark etmemle gözlerim yeniden yaşlarla doldu ve kendimi ona doğru koşarken buldum. "Bartu!"

Hiçbir şeyi düşünmeden, sonuçlarını zihnimde tartmadan kollarımı boynuna sardım ve sıkıca sarıldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiçbir şeyi düşünmeden, sonuçlarını zihnimde tartmadan kollarımı boynuna sardım ve sıkıca sarıldım. "Güzelim." Kollarını belime sarıp, beni kendisine doğru çektiğinde gözyaşlarım çoktan hırkasını ıslatmaya başlamıştı ancak bu umurumda değildi.  "Neler oluyor?"

Belki biraz önce yaşadığım olay sadece bahanesiydi, belki de tüm sıkıntımı onun kolları arasında atıyordum bilmiyordum ancak tek bildiğim şey susamadığımdı. İçimde bas bas bağıran acım, gözlerime hücum ediyordu ve bir türlü susamıyordum.

"Korkutuyorsun beni, biri bir şey mi yaptı?" Endişeli ses tonu hıçkırmama sebebiyet verirken, beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ancak engelledim. Çünkü daha ağlamam gerekin birçok konu ve bunun için de onun güvenli kollarına ihtiyacım vardı.

İç çekip, yeniden sıkıca sarıldığında gözyaşlarımın, hatta akan sümüğümün arasından gülümsedim ve içimden her gün defalarca geçirdiğim o cümleyi kulağına fısıldadım.

"Seni seviyorum pezevenk."

---

Dırırırı, duygulandım.

Ne yapıyorsunuz gülüwler? Çok sıkıldım ya, valla smlüzmkzaükzütkzçz Neyse inş bölümü beğenmişsinizdir. Yaklaşık on bölüm sonra falan final vermeyi düşünüyorum haberiniz olsun. Çünkü hikayenin ömrü doldu sayılır :(

Neysem öptüm hepinizi.

Hadi bb.

B.İ.P / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin