45.BÖLÜM
"Anıl, hatırlayıp hatırlamaman zerre kadar umurumda değil diyorum. Ben o gece, sahilde bitirdim her şeyi." diye üstüne bastıra bastıra konuştum. Anıl'ın gidip İnstagram'da Bartu'nun –başka insan yokmuş gibi- fotoğrafının altına hâlâ beraber olduğumuz yalanını söylemesi sinir krizi geçirmeme neden olmuştu adeta.
Siktir oradan yavşak.
Şu anda ise ilk teneffüsteydik ve soluğu bahçede Anıl'ın yanında almıştım. Orospu çocuğu hatırlamadığını söylüyordu. Peki, Anılcığım bundan banane? Hatırlasaydın amına koyayım, valla geriyorsun beni he şşş.
"İzem, sana sarhoşken ne yaptığımı bilmediğimi ve ertesi gün zerre şeyi bile hatırlamadığımı söylemiştim." dedi sakin bir şekilde. Bartu gibi kendinden hep emindi. Kumral, koyu kahve gözleriyle yakışıklıydı. Bartu'dan çok daha uzun ve daha kaslı olması sanırım onu bir tık daha öne çıkarıyordu. Ancak bu zerre kadar umurumda değildi. Anıl şu kadarcık bile umurumda değildi. Aklım da fikrim de sadece ve sadece Bartu'daydı. Gerisi mühim değil. "Şimdi şu ayrıldık saçmalığını geç, daha çıkalı iki hafta bile olmadı, ki zaten bir haftası konuşmadık bile dalga mı geçiyorsun?"
"Evet." diye yanıtladım dürüstçe. Dalga geçmiyordum da ne yapıyordum? "Bu kadar Anıl. Ben senin gibi keşlerle uğraşamam." Sözümü bitirir bitirmez kolumdan tutup kendine çekti. Gözleri ise gözlerimde adeta meydan okuyordu. "Kimse beni terk edemez lan."
"Ama ben ettim tatlım." diye cevap verdim. Ondan korkacağımı falan sanıyorsa daha çok beklerdi. Hah, kıçımın kenarı seni! "Yeter, sıkıldım bırak beni."
"Bırakmıyorum." diye dişlerinin arasından tıslayıp iyice kendine çekti ve ben de debelenmeye başladım ama bir erkeğin özellikle dövüş sanatıyla uğraşan bir erkeğin karşısında çok da şansım yoktu. "Hiçbir hatam yok."
"Kulübü hatırlatma bana Anıl." dedim birden debelenmeyi kesip sinirli bir şekilde karşılık vererek. Anıl normalde çok sempatik, kafa dengi bir çocuktu ama çevreden duyduğuma göre de tersi tersti. Yine de dediğim gibi, umurumda değil amına koyayım.
Artık Bartu yoksa, ben hiç olmam.
"Lan hatırlamıyorum zaten, sorun da bu!" dedi kolumu bırakıp ellerini iki yana açarak. Tek kaşımı kaldırıp cevap vermedim ve tam yanından geçip gideceğim sırada yeniden kolumdan tuttu. "Hiçbir yere gidemezsin İzem."
"Abicim n'oluyor?" diyen kadifemsi, o içimi eriten sesi duydum. Gözlerimi sımsıkı kapatıp, kendime kısa bir süre tanıdım. Bartu şaşkın bakışlarla yanımıza gelip, ikimizi de süzmeye başladı. "Neden kavga ediyorsunuz?"
"Benden ayrılmışmış hanımefendi. Ama benim bundan haberim yok." diye isyan eden Anıl yavşağı hâlâ kolumu bırakmamıştı. Sıkıldığımı belli edercesine ofladım ve ayağımla ritim tutmaya başladım. "Üstelik hiçbir suçum da yok!"
"Hiçbir suçun yok?" dedi Bartu tek kaşını kaldırarak. Ona bakmamaya özen gösteriyordum ama bakışlarım istemsizce ona kayıyordu. Kendimi durduramıyordum ve sanırım özlemiştim pezevengimi. "Kulüpte kız tacize uğrarken sen başka kızlarla köşede sürtüyordun lan, ben götürdüm İzem'i evine."
Gözlerimin dolduğunu hissettim ancak nedeni Anıl değil, o geceki Bartu'nun üstüme titreyen halleriydi. Aslında o gece tacize falan uğramamıştım, sadece benimle ilgilenmesini istemiştim ve bunu da çok güzel başarmıştım. Üzerinden iki hafta ya geçmiş ya geçmemişti ama dün gibi gözlerimin önündeydi.
"Ama hatırlamıyorum."
"Ama bu da benim suçum değil Anıl, lütfen yeter!" diye en sonunda patladım ve dolu dolu gözlerimle ona baktım. Afallayıp geri adım atarken son bir bakışı da Bartu'ya attım ve bahçede odak notası biz olan birkaç bakış eşliğinde ağlayarak okula girdim.
Duygusal bir kızdım evet ama belli etmezdim. Mutluymuş gibi gösterirdim üzgün dahi olsam ama pezevenk Bartu, bak iki gündür senin yüzünden salya sümük geziyorum. Birden kokusunu hissedip adımlarımı yavaşlattım. Yanıma gelmişti. "İzem, iyi misin?"
"Bartu, lütfen." Seni atlatmam gerekiyor, git,
Unutmam gerekiyor, git.
Elimden geldiğince püskürtmeye çalışıyordum ancak ben ne kadar itersem sanki o kadar üstüme geliyordu. Sanki onu unutmamam için özel bir çabaya girmişti. Siktir git amına koyayım, n'olur.
Ben sana daha fazla alıştım.
Sen yaptın.
Beni kendine sen alıştırdın.
"Yok hayır, ben Anıl'ın değil senin yanındayım. Haklı olan sensin, sıkma canını yavşak herifin teki işte." dediğinde kıkırdadığımı fark ettim. Bartu hep aynı Bartu'ydu. Anıl'dan bahsederken yavşak diyor ve hep kötülüyordu ama bu kötüleme onu karalamak için değil de, ortamı yumuşatan ufak bir sitemden ibaretti sadece.
"Yavşak mı?"
"Değil mi?" dedi o da gülerek. Başımla onaylayıp gülmeye devam ederken o da aynı şekilde bana eşlik ediyordu. "Eğer yardıma ihtiyacın olursa, hazırım başkan!" dedi ve elini asker gibi alnına dayadı.
Gülüşü gözlerimin önüne sanki perde gibi inmiş, oradan gitmiyordu. Gerek bilinmeyen olarak gerek İzem olarak onu gerçekten çok özlemiştim. Gururumu sikeyim!
Yapamayacağım.
Ben sana daha fazla alıştım.
Onsuz olmayacak.
Beni sen kendine alıştırdın.
"Aslında." dedim durarak aklıma gelen çılgın bir fikirle. O da benimle birlikte durmuş ve bana doğru dönmüştü. Bunu eğer şimdi söylemezsem, bir daha katiyen cesaret edemezdim. "Senden bir şey isteyebilirim, ama kabul etmeyeceğine de eminim."
"Ne?" dedi meraklı bir şekilde yüzümü incelerken. Kokusu yüzüme vurdukça sanki sarhoş oluyor, kendimden geçiyordum. Üzgünüm Bartu, senden bu kadar çabuk vazgeçemem.
Üzgünüm pezevenk ama ben sana sırılsıklam aşığım.
"Sevgili olalım." Tek bir nefeste söylediğim cümle ile gözleri kocaman olurken, donakaldığı belli oluyordu. "Evet evet, öyle yapalım. Benimle çıkar mısın Bartu Soylu?"
---
Yine rekor bir yorum alabiler miyim efenim, hangi kız der sonuçta bunu? .ddd AYRICA ŞUANA KADAR EN UZUN BÖLÜM!
Bilinmeyenle bitirmesi, İzemle bir şey olmayacağı anlamına gelmiyor ehehehehe. Aklım deli fişek, uçuracağım sizi hazır olun.
Hadi bb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.İ.P / Texting
Short Story-TAMAMLANDI- Bilinmeyen numara: Şeyy, Bilinmeyen numara: Beni bipler misin? Bartu: Ha? Bilinmeyen numara: Beni diyorum şu bip şeyinden yap. Bartu: Ana bacı düz gitmek gibi mi?