seventy two-3

5K 344 328
                                    

          

72.BÖLÜM {PART-3}

"Ee sen ne yaptın?" dedim sıcak simidimden büyük bir ısırık alırken. Ardından çayımdan da küçük bir yudum aldım ve ağzımdaki lokmayı çiğnemeye başladım. Aynı zamanda karşımda oturan Duygu'ya bakıyordum.

Tek kaşını kaldırdı ve yandan bir gülüş sundu. "Görüldüleri basıp, tersledim. Beni kimler kimler istedi ayol Anıl'a mı kaldım ben?" Ardından komik bir şey olmamasına karşın kahkaha attı.

"Duygu aşkım şöyle bir şey de var; Anıl her kıza yazıyor zaten sana özel bir durum yok ortada." Ve kahkaha sırası bana geçmişti. Anıl kankimi ezdirir miyim ben be?

"Nasıl ya?" dedi ağzı beş karış açık bir şekilde. Babası doğuruyormuş gibi şaşırmıştı hanımefendi ancak bu bilgiyi tüm okul gibi o da biliyordu neyine şaşırmıştı? Kaşlarımı çattım ve bardakta kalan son yudum çayımı da bitirip cevap verdim. "Boşuna yavşak demiyoruz ya hani Duygucum, onun huyu bu."

Gerçekten de öyleydi, Anıl sadece bu okuldaki kızlardan bile neredeyse 10'undan 9'uyla konuşmuştu. Bilmem kaçıyla da sevgili olup birkaç güne vazgeçmişti.  O böyleydi ve yüksek ihtimalle hep böyle kalacaktı.

O yüzden sinyal veren ship kalbim, intihar edebilirsin.

"Abi, of ya!" diye isyan edip kafasını masaya gömdü. Gülerek onun saçma hareketlerini izlerken, bir yandan da benim pezevengi düşünüyordum. Sabaha karşı 05.00 sularında şans eseri su içmeye kalkmıştım ve o da tam o sırada bana yazmış, konuşmuştuk. Ardından benden hoşlandığını söylemişti.

Ama inanmamıştım.

Mesajdan öylesine yazdığı bu itirafa zerre kadar inanasım gelmemişti ve cevap vermemiştim ancak içimin kıpır kıpır olmasını da engelleyememiştim. Daha en başındayken olma ihtimalinin bile nefesimi kestiği bu itiraf, hayalimdi. Ancak sanki geçen bu süre zarfında bir şeyler olmuş, bazı şeyler eksilmişti.

Hevesim kırılmış, ruhum yara almıştı sanırım.

"Kanka," diye soludu birden Duygu. Düşüncelerimden arınıp yüzüne odaklandığımda alık alık gülüyordu. "Bartu kantinde şu an."

Kalbimin hızı kendini hatırlatırken, dilimle dudaklarımı ıslattım ve başımı önüme eğdim. Henüz ders başlamadığı için kantinde tek tük insan vardı ve bizi görmemesi imkânsızdı. Bu arada unutmadan bugün yarım kalan işimizi tamamlıyoruz, öpücük.

"Su aldı ve geri dönüyor." dedi Duygu ajan ses tonunu kullanarak. Ayrıca geri zekâlı durumu daha da heyecanlı kılmak için gözlerini kısıp, yüzünü saklamaya çalışıyordu ama deve kuşu gibi ortada olduğundan bihaberdi. Ardından Bartu'yu takip eden gözleri kocaman oldu ve bu tarafa doğru çevrildi bakışları. Hemen ardından ise yanağımda ıslaklık hissetmiştim.

"Günaydın." dedi boğuk ve eridiğim ses tonuyla. Yanağımı mı öpmüştü? Duygu olduğu yerden öksüre öksüre kalkarken, ben hâlâ masa örtüsünün berbat desenlerini incelemekle meşguldüm.

Düşmemeliyim, düşmemeliyim, düşmemeliyim.

"Oturabilir miyim?" diye sorduğunda nefesini sol yanağımda bariz bir şekilde hissediyordum. Arkamdaydı, bana doğru eğilmişti, benimle konuşuyordu. Sakin İzem, sakin kızım. Başımı sola çevirdim ve burun buruna kaldık. Gözleri gözlerime tutundu ve muzip bakışlarının etkisinde kısa bir süre afalladım.

Yaparsın.

Nefesimi hafifçe yüzüne üfleyerek konuştum. "Hayır."

Ardından geri önüme döndüm ve sandalyemi sert bir şekilde arkaya itip ayağa kalktım. Bakışlarının ensemde olduğunu duyumsuyordum ve bu da gerilmeme sebebiyet veriyordu. Duygu'ya çevirdim bakışlarımı ve gözlerimi kapatıp açarak gitmemiz gerektiğini belirttim.

B.İ.P / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin