fifty

5.5K 356 250
                                    


50.BÖLÜM

Sigaramdan derin bir nefes çektim ve nemli havaya doğru üfledim. Hava sonunda soğumuştu artık. Yıllardır bunu bekliyordum resmen, terlemekten ve her gün duş almaktan bezdim yemin ediyorum. Ayrıca sıcakta öpüşmeyi de hiç sevmiyorum, sıkıntılı işler bunlar.

Anıl telefonunda harıl harıl bir şeylerle uğraşırken son attığı fotoğraf ve altına yazdığı saçma sapan 'Ayrılmadık' yazısı aklıma geldi. Neden bu kıza bu kadar taktığını anlamamıştım. "Lan." diye seslendim.

"He gülüm?" diye mırıldanmasıyla gözlerimi devirdim ve söylenmeye başladım. Küçük erkek çocuğundan farkı yoktu yavşağın, laftan anlamak nedir bilmiyordu. Delirtecek beni artık.

"Sana kaç kere bana gülüm deme dedim amına koyayım, kaç kere?" Sesim bıkkın çıkıyordu ama bilin bakalım bu kimin umurunda değil? Kim bunları hiçbir yerine takmıyor?

"Saymadım aşkım." Evet, doğru cevap. Yavşak Anıl... Bu huyu dışında eğlenceli bir insandı, yani en azından benim için. Bar ortamları, hatunlarla çılgın gecelerin tek adresi Anıl'dı. Bu yüzden onu gerçekten seviyordum.

Ha, onu sevmemde biraz çocukluk arkadaşı olmamızın da payı vardı. Yani biraz, çok azıcık. Ama Hilmi favorimdi abi ya. Çocuk Ahu'yu resmen altı ay aldatmıştı ve o bilinmeyen olmasaydı bu hâlâ sıkıntısız bir şekilde ilerlerdi. Piç heriflerin tekiymişiz, şuan fark ettim.

Neyse kapa konuyu, linç yemeyeyim şimdi durduk yere.

"İzem'e âşık mısın?" diye sordum birden. Kızlarla eğlenmek tek hobimdi evet ama karşımdaki kızın da rızası olması gerekiyordu. Beni istemeyen kimseyle uğraştığımı hatırlamıyordum ve sanırım gurur duyulacak tek özelliğim de bu olabilirdi.

Anıl yavşağının aksine.

"Ne?" diye sordu şaşkın bir şekilde başını telefonundan kaldırarak. "Bu nereden çıktı şimdi?"

Sürpriz yumurtadan ha-ha-ha.

"Ayrılmadık diye yazı atmışsın, hâlbuki kız daha sana sabahında ayrıldık dedi. Ne bu ısrar?" dedim ciddileşip, kaşlarımı çatarak. Eğer Anıl böyle hareketler sergilemeseydi, İzem'in de okulda adı çıkmayacak ve küçük düşürülmeyecekti. Ki bence hiçbir kadın zaten toplum içinde küçük düşürülmeyi hak etmiyordu.

"Seni ilgilendirir mi?" İlk defa ondan aldığım bu tepkiyle şaşırdım ve kaşlarımı kaldırdım. "Bizim aramızda."

"İzem'i tüm okulun ağzına sakız ettin. Bu iş sizden çıkalı çok oldu, farkında mısın?" diye çıkıştım. Cidden ama! O kız bunu hak eden bir kız değildi. Nereden mi biliyorum? Hissediyorum, anasını satayım.

"Ee abicim, sanane?" dedi telefonundan bakışlarını ayırmayarak. Gözlerimi yumup, sakinleşmeye çalıştım ancak mümkünatı yoktu. Herif resmen beni sikine takmıyor üstüne bir de dalga geçermiş gibi konuşuyordu.

Sakin ol Bartu, o senin kardeşin.

"Anıl bak, belli ki kızı takıntı haline getirmişsin." dedim ve beni dinleyip dinlemediğini kontrol ettim. Duraksamamla bana bakarken devam ettim. "Bırak kardeşim, yakışmaz sana böyle hareketler."

"Şaka anam şaka. Sildim o fotoğrafı." demesiyle derin bir nefes verdim ve rahatladım. " O sürtükle daha fazla uğraşmam zaten." Gülümsemesiyle ben de gülümsedim.

"O zaman..." dedim ve yandan bir gülüş atıp, ayağa kalktım. O da benimle birlikte ayaklandı ve rehberden açtığı Hilmi'nin numarasını bana göstererek sırıttı.

"Ver elini kulüp!" Sırtına yumruk geçirdim ve bu sefer onun babasından kaçırdığı arabayla yola çıktık. Ah, rahatlamaya ve hatunlara ihtiyacım var sanırım...

Anıl arabayı büyük bir manevrayla kulübün önüne çektiğinde, vale olan Mehmet bize sırıttı ve aşağıya indik. Devamlı geldiğimiz gece kulübüydü, Dorock. Bu yüzden valesidir, barmenidir yakın arkadaşlarımız sayılırdı. Bizlere has olan o selamlaşmadan yapıp, sırtına vurdum ve geri çekildim. "Hoş geldiniz abi!"

"Hoş bulduk koçum." diye cevap verdi Anıl, Mehmet'e. Ben de o sıra etrafı kesip, tanıdık var mı diye bakınıyordum. Cumartesi geceleri gelirdik genelde ve birkaç grupla da tanışıklığımız olmuştu artık git gel yapa yapa. "Kalabalık mı?"

"Fena fena." diyip ıslık çalan Mehmet ile dişlerimi gösterircesine güldüm. Bunu derken insan sayısından değil, güzel hatun sayısından bahsediyorduk. O da güldü ve başka bir şey demeden içeri geçtik.

Yüzüme vuran alkol, sigara ve parfüm kokusuyla hoşnut bir şekilde gülümseyip hızlandım. Genelde oturduğumuz localardan biri boşken oraya yerleştik ve klasik içkimiz masaya kondu.

Likör.

Anında sek yaptım ve keyifle arkama yaslanıp, pisti süzmeye başladım. Sarışın istemiyordum, tercihim kızıldı bu gece. Neden bilmiyorum ama okulda çarpıştığım o kızdan sonra nedense kızıl hatunlar dikkatimi çekmeye başlamıştı.

Ateş parçaları be!

"Ben Gizem'i gördüm abi, topukluyorum." diyen Anıl'ı başımla onayladım ve resmen havada zıplaya zıplaya gidişini izledim. Pisti süzmekten sıkılıp, telefonumu elime aldım ve bilinmeyenin yazdığını fark ettim.

Bilinmeyen numara: Heyyoooo peezzeeevvenkk

Bartu: Ne var la bok

Bilinmeyen numara: Napıyosun

Bartu: Klasik

Bilinmeyen numara: Cumartesi gecesi?

Bartu: Hee

Bilinmeyen numara: Ben de gelem mi?

Bartu: Kulübe mi?

Bilinmeyen numara: Aynen Dorock'a işte

Bartu: Bir saniye sen bizim burada takıldığımızı nereden biliyorsun?

Bilinmeyen numara: Her cumartesi orada konum attığın için olabilir mi?

Bartu: Hee sorry .d

Bilinmeyen numara: Üç buçuk atıyorum amk beni bulacaksın diye

Bartu: Elimizde ne var bakalım

Bartu: İphone X, çevremden biri, kahve-kumral saçlar, mükemmel fizik ve 11.sınıf

Bilinmeyen numara: 11.sınıf saçmalığını da nereden çıkardın

Bartu: Pardon yanlış yazmışım 10 olacaktı .d

Bilinmeyen numara: 12'yim eziqqq

Bartu: Süper listeye kesin bir şey daha eklendi. Bir de 12.sınıf.

Bilinmeyen numara: Of siktir siktir siktir delircem

Bartu: Ah en önemli maddeyi unuttum bak

Bilinmeyen numara: Ne?

(Görüldü.)

Telefonu masaya koyup sırıttım ve oturuşumu gevşek bir konuma getirdim. Bir yandan Hilmi'ye bakınırken bir yandan da en önemli maddeyi düşünüyordum.

O madde ise; Hilmi'nin onu aldattığını Ahu'ya kendini belli ederek kanıtlamasıydı. Büyük ihtimalle arkadaşlardı. Bunu da Ahu Hilmi'ye "Bir de o kıza havalı deriz lan, en harbi insan oymuş da fark edememişiz." diye bağırdığında duymuştum. Bu da kendi göstererek söylediğini belli ediyordu işte. Şimdiye kadar onu sorgulamamıştım ama artık kabak tadı vermeye başlamıştı.

Az kaldı bilinmeyen, az kaldı.

Kimliğin iki dudağımın arasında.

---

Tuvaletten slm. Uzun bir bölüm oldu .dd.d.d.d.d.d.d..d.d.d.d..d.d.d 

 ÇOK SIKILDIM. Ayrıca bok gibiydi bölüm, hiç içime sinmedi ha.

Neyse hadi bb. Oy yorum atmayı unutmayın, tşk.

B.İ.P / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin