Pakistan'ın Fort Monroe kentine iniş yapmıştık. Ben telaşlıydım ve tansiyonum fırlamıştı.
Ne yapacağımı bilemez halde dururken İskren'e bir buse bakış attım. O çok sakindi ve ben buna hiddetlenmistim."Şimdi ne yapacağız İskren?" diye sordum onu rahatsız etmek için.
"Bekleyeceğiz Juana, seni Hindistan'a ulaştıracağım. Şimdi sadece hasinlikten uzak bir sekilde beklemeliyiz." diyerek sakinlestirdi beni. İskren bende yasemin çayı etkisi yapıyordu. Anksiyetemin yoğun ve hiddetli oldugu dönemlerde İskren bana bir yasemin çayıymışçasına iyi geliyordu.Biraz daha bekledikten sonra bir el silah sesi duyuldu. Herkes korkmustu ve bir aciklama bekliyorduk. Görevliler gelerek bize bir terör saldırganı olduğunu, ama sakin olmamız gerektiğini, çünkü onu alnının çatından bir el vurduklarını belirttiler. Hala içimizde korku olsa da bunun üstesinden gelebilirdik.
Kısa bir bekleyiş daha yaşadıktan sonra görevliler gelerek bize Hindistan için tekrar uçak kaldiramayacaglarini, yedek uçaklarının olmadığını soylediler.
Iskren'e donerek,
"Peki simdi ne olacag?" dedim."Otostop çekmekten başka çaremiz olmamag." dediğinde ise şok olmuştum.
İskren bavullarla beraber otobana ilerledi ve otostop cekmeye başladı.
Artık Hindistan'a varıp otelimizde Iskren ile saatlerce sevişmek, tokuşmak istiyordum. O yüzden otostopa ben de katıldım.
Uzun uğraşlar sonucu bir kamyon önümüzde durdu. İskren kamyoncu beyefendiye birtakım kelimeler ettikten sonra bana döndü ve,
"Juana, binebiliriz, bizi Hindistan'a götürecek." dediğinde ise tedirgin olsam da Iskren ve onun kaslı, damarlı kollari bizi korur diye düşünerek kamyona bindim.Yola çıkalı 7 saat olmuştu ve ben kamyonun sürekli sarsılmasından dolayi kusmak üzereydim. Iskrrn'e döndüm ve ona kamyonu durdurmasını söylemesini istedim.
Bana neden oldugunu soracaktı ki ağzımdan sabah yediğimiz omlet fırladı. Kamyonun torpidosuna omlet parçaları yapışmıştı. Kamyoncu bey bize bağırdı ve kamyondan aşağı indirdi. Iskren ise "İyi misin?" tarzında sorular soruyordu. Ona iyi olduğumu söyleyip tekrar bir araç bulmamız gerektigini belirten bir konuşma yaptım.
Bana aslında Hindistan'a girdigimizi, Hindistn'ın Jaipur kentinde oldugumuzu soyledi. Şimdi ise otelimizin olduğu eyalete gitmeliydik.
Otelimiz Mumbai'de, Tac Mahal Palace idi. Oraya gitmek için tekrar otostop çekmeye başladık ve 1 saat 12 dakika sonra bir araç yanımızda durdu.
Bir kadın kafasını çıkarıp,
"Tum kahaan ja rahe ho!" diye bağırdı.
Iskren "Mumbai, Tac Mahal Palace dedi ve kadın,
"Kaar mein jao!" dedi. İskren binmemi söyledi ve arabaya bindik.
İnş bizi depoya götürüp öldürmezlerdi, sadece otele gitmek istiyordum.5 saat geçmişti ve şoför beyefendi bize dönüp,
"Andar aao" dedi.
İskren geldigimizi belirtti ve arabadan indik. Öldürülmeden geldigimiz icin memnundum.Yukari baktigimda ise otelimizi gördüm. Otelimiz İskren'in tank borusu kadae büyük ve ihtişamlı idi. Parlak gri tabelası ile çok ihtişamlıydı. İçeri girdiğimizde ise lobi bile para kokuyordu. Neyse ki ücretleri okul karşılıyordu.
Resepsiyona gittik ve İskren bir konuşma yapti. Bunun üstüne odalarimizin anahtarlarını aldık. İkinci bir odaya ihtiyacımız olmayacaktı tabiki ama bunu okul bilemezdi. Yoksa adliyeye giderdik.
Anahtara baktigimda ise benim odam 30, Iskren'in ise 31 idi. Hemen odalarimiza girip yerleştik. Sadece eşyalarım burada duracaktı, ben ise Iskren'in odasında kalacaktım.
Heyecanlı bir tatil bizi bekliyordu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikolog ve Psikopat
ChickLit"Sana aşık olmak istemedim" "O zaman olmasaydın" "Benim öğrencimsin Iskren" "Öp beni" Bunu dedikten sonra dudaklarıma yumulmuştu. O, Iskren'di, Bulgaristan'ın psikopat, narsist playboyu... Yanlışın ta kendisi. Juana, kliniğe gelen hastası ve aynı za...