Şimdi o günden üç gün sonrasındayız. Değişik hiçbir şey olmuyor. İyi ki arada gidip çalışmalarında yardım isteyen mimarlar oluyor da çizim yapabiliyoruz. Onun dışında fikir danışanlar oluyor veya sorguya çekenler, "burada ne olmalıydı? Nasıl olmalıydı?" gibi... İşte bir haftayı böyle tamamlayacağız bugün.
Çıkışta suskun Junmyeon ve Jenny'yle vedalaşıp otobüs durağına doğru yürüyorum. Bugün motorla gelmedim çünkü hava oldukça yağmurluydu ve anneme yağmurlu havalarda kullanmayacağıma söz verdim. Ana kuzusu olabilirim, çünkü öyle bir anne. Her neyse, konumuz bu değil. Çıkışta da hala yağmur devam ediyor. Hoseok Bey'in arkadan bana seslendiğini duyuyorum. "Jackson!"
Aniden dönüp ona bakıyorum. "Efendim?"
"Bugün benim de erken çıkmam gerekti, istersen seni eve ben bırakayım. Anladığım kadarıyla motorunla gelmedin ve çok yağmur yağıyor."
Motorla gelmediğimi nasıl anladın ya sen, beni mi gözetliyorsun?
"Gerek yok, zahmet etmeyin."
"Gel hadi, gel. Nerede oturuyorsun?"
Bu adama sinir olduğumu söylemiş miydim? Her ne kadar çekici ve karizmatik bir insan da olsa -bu arada benden sadece iki yaş büyük, mezun olduğu gibi burada işe başlamış- ona gözümün ucunu bile değdiresim gelmiyor. İnsanı kendinden iten bir kişiliği var.
"Eminim size ters tarafa düşüyordur."
"Söylersen ona ben karar veririm, en azından olabilecek en yakın yere bırakırım."
Nerede oturduğumu söyleyince gözleri parlıyor. "Tamam, ben de o tarafta oturuyorum. Ne kadar da yakınmışız, neden seni hiç oralarda görmedim daha önce?"
Soruya bak! Sanki çok acayip bir tipim var, aşırı akılda kalıcıyım ya da garip bir şekilde aklını çeldim. Sen git de başkalarını aklında tut, beni niye hatırlayasın ki!
Arabaya bindiğimizde beni soru yağmuruna tutuyor.
"Ailenle mi yaşıyorsun?"
"Evet."
"Peki bu mesleği isteyerek mi seçtin?"
"Tabii ki."
Her ne kadar kısa cevaplarımla ve sohbet etmek istemediğimi belli eden tavrımla onu bezdirmeye çalışsam da taktiğim işe yaramıyor. Birkaç soru daha soruyor. Ama bombaya hazır olun, geliyor.
"Gerçekten eşcinsel misin?"
Duydunuz mu? Pardon, gördünüz mü? Bunu o sordu, Hoseok Bey.
Şaşkınlıkla gözlerimi pörtleterek ona bakakalıyorum. O ise arabayı sürmeye devam ediyor. "Nasıl yani?"
"Duydun işte."
"Ben duydum da esas siz nerden duydunuz?"
"O gün diğer arkadaşlara söylerken... Kapıyı dinlediğimi falan düşünmeni istemem, zaten geliyordum ancak bunu duyunca bir süre duraksadım, şaşırdım yani. Çünkü..."
Bir an duraksıyor. Galiba anladım...
"Çünkü ben de öyleyim." Utanmış bir şekilde gülümseyip kısa bir süreliğine gözlerimin içine bakıyor ve yola bakmaya geri dönüyor. Bense sadece hafifçe genzimi temizleyen bir ses çıkartıyorum, sanki konuşmaya başlayacakmış gibi.
"Bundan rahatsız olmadın umarım?"
"Tabii ki hayır, ama bana neden anlattığınızı anlamadım."
"Bilmem... Belki bir gün anlarsın."
Bu arada eve yaklaşıyoruz. "Sağdan ikinci ev."
Yavaşça arabayı durduruyor. "Güzel eviniz varmış."
Ne bu şimdi? Evime iltifat ettiği için teşekkür mü etmeliyim? "Bıraktığınız için teşekkürler." Demekle yetiniyorum. Kapıyı açıp inerken birden yavaşça kolumu tutuyor.
"Seninle konuşmak güzeldi."
Zoraki gülümsüyorum. "İyi günler."
"Ailene selam."
Umarım içeri girmemi falan beklemez, rezalet bir durum. Zaten yağmur yağıyor koşturarak gidiyorum kapıya. Dönüp arkama bakıyorum. Çok şükür gitmiş.
Benden hoşlandığını düşünüyorsunuz siz de, değil mi? Yalnız olamam bu konuda... Tabii hoşlanılmayacak gibi değilim, Jaebum'a taş çıkartırım -Jaebum demişken, o ne yapıyor acaba yeni evinde? Yarın da kickboks var, belki öğrenirim.- Tabii o kadar yakışıklıyım diyemem ama fiziğimle gurur duyuyorum, hatta her gün evdeki spor aletlerimle, yürüme bandımla oldukça haşır neşir oluyorum. Spor yapmak en güzel hobilerimden, sürekli yeni ağırlıklar da alıyorum. Çok kas manyağı olmasam da bazen sınırları zorlamak da iyi geliyor. Her neyse, yine konudan saptık. Ben Hoseok Bey'in yüzüne bir daha nasıl bakarım? Bugünden sonra bana karşı olan hislerini belli edeceğini düşünüyorum ama adama zerre ilgi duymuyorum. Çok zor bir durum, siz ne yapardınız hoşlanmadığınız bir insandan kaçınmak için? Sürekli aynı ortamda bulunuyorsanız bir de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALOG - Jackbum
Fanfiction"Kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın, aynı görevi gören." Farklı iki aileden farklı iki çocuk. Bir araya geldiler, şimdiyse aynı ailedeler. Sadece o iki çocuk aile değil...