KADER Bölüm 18

998 34 11
                                    


GÜL

O   gün  " kime niyet, kime kısmet" diye Ahmet için alıp hazırladığım telefonu Zehraya verdim.

Harfleri tanımıyordu ama bi yüze kadar saymasını kendi kendine öğrenmiş   olması baya işine yaradı.

Telefonuna fazladan değil bi tek Hakanın, benim, bide yakın arkadaşım dediyi bir kişinin numarasını kayd etdim. Akıllı telefonları kulanmayı   iyi bilmesede çok kuvetli havızasıyla nasıl kulanılacağını    bir kaç   deneyimle  benimsemişdi.

Bundan sonra rahat rahat Hakala da konuşursun dedim.

O bebeksi yüzünde güller açmışdı. Ve heyacanla kahvaltı için aşağı indiğimizde Tufanla Hakan çokdan gelmişlerdi.

Sofrada kahvaltı boyu Hakana göz verip ışık vermeyen Tufana inat Zahrayı arka bahçeyi gezdirmesini istemişdim Hakandan.

Oda pek memun, olur yenğe gezdiririm demişdi ama tabi Tufanın kızgğn bakışlarından nasibini alan ben olmuşdum.

Nee , Tufan ne kocacım?  Cadı kaynanalar gibi pis pis bakıyorsun!

Hakanı peynir, zeytin yemeğ  çağırmedın her halde,hem yazık günan  biraz konuşsunlar.

Güllll  ,..  diye havalanan burnuyla, o kız bana emanet.

Aaa üstüme iyilik saglık. Nolmuş emenetse? Arka bahçede şey yapıcak değiler yaa, töbe töbe. İnsanı pis pis konuşturuyorsun.

Dudağındaki gülüşünü basdırıp, bakıyorum arabulucu olmakdan pek memunsun diye sofradan kalkdı.

Kalkdı ve telefonla  Hakanı arayıp, avluya gel lan, saksıyamı gömdün kendini? diye dışarı çıkdı.

Kısğanc.

Yemin ederim bu çok  çekilmez bir kız   babası olucak.

Tufan çıkdı ve Zehrayı kendi elleriyle Sivasa götürmüşdü. Tabi bunu Hakanda yapa bilirdi ama o Alişan ağaya emanetin ,. emanetimdir mesajını  vermiş ve Hakanla birlikde Sivasa  gitmişdi.

Hem nede olsa Zehraya izni Tufan almışdı vede onu  sahibine sağ salim teslim etmek onun boynunu borcuyu. Tabi bu durumdan eminim Alişahin ağada memun olmuşdur.

Bizde   o  günden sonra  her gün  Zelihayla  görüntülü olarak konuşuyorduk. Ve tam bir saatimi ona ayırarak ders veriyordum. Tabi küçücük çocukdan farklı olarak 18 ini doldurmuş bir genc kıza okuma yazma öğretmek çok daha kolaydı.

Üstelik çok kuvetli bir hafızaya sahipdi ve matamatiyi anında kapıyordu.

İçimden yazık dedim. Kim bilir okuma fırsatı olsaymış hangi meslek dalarında yükselecekmiş.

Hevesliydi   ve bu gidişle sanırım Hakana varıncaya kadar tam istediyi  hele gele bilicekdi.

***

TUFAN.

***

Baba ben senin de gitmeni istiyorum.

Tufan ben ilk başda sana kızsam da sonradan düşündüm ki,  sen haklısın evladlarıma  torunlarıma  ve de Şivani aşiretine Doganlar gibi bir düşman burakıp gitmek akılsızlık olur. Hele bu düşmanlığı  aradan kaldırmak fırsatı varken.

Ama oğul ben hiç bi yere gitmeye pek gönülü değilim. Sana güeniyorum. Sen bizim Şivanilerin şerefini , namusunu layikiye korur kimseyin ağzına laf vermezsin. Bu yüden beni karışdırmadan kendin halledi ver.Sana söz hanği kararı alırsan sorgulamadan yanında olucam.

GÜL . (  TAMAMLANDI..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin