**Bölüm 3** Doğu

128 29 62
                                    

   Arta kendine geldiğinde Daniel büyücü kulesinden verilen parşömenleri inceliyor, aradıklarının haritada tam olarak nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Uyanır uyanmaz içgüdüsel olarak öksürmeye başlayan gözleri bağlı Arta, Daniel'in irkilmesine sebep oldu. 

" Sonunda uyandın " dedi Daniel, gözlerini kağıtlarına geri çevirerek. 

 Öksürmesi sonunda durduğunda Arta panikleyerek kollarını ve bacaklarını bağlardan kurtarmaya çalıştı. Fakat dikkatlice hazırlanmış olan düğümler kolay bir şekilde açılmayacaklardı. 

" Sakinleşmek dışında bir şey yapamazsın " dedi Daniel elindeki kitaptan bir sayfa  daha çevirirken. 

 Kadın, genç büyücüyü hiç dinlemeden olduğu yerde debeleniyordu. Arta hareket ettikçe çıkarttığı ses büyücünün dikkatini dağıtıyordu. Ayaklarını kafesin direklerine vurarak çıkardığı ses genç büyücünün sinirini bozmakla yetinmiyor, herhangi bir şeye odaklanmasını odaklanmasını imkansız hale getiriyordu. Daha fazla dayanamayan Daniel hızlı bir şekilde ayağa kalkarak kadına doğru döndü. 

" Kafesten, o bağlardan kurtulunca ne olacak sanıyorsun! Seni hemen öldürmek için can atan onlarca adam var etrafında " dedi anlık bir sinirle. 

 Yaratık Daniel'in bağırmasının karşısında olduğu yerde küçülmüştü sanki. Dizlerini karnına doğru çekmiş. Kafasını vücuduna doğru yaklaştırmıştı. Oluşan sessizliği bozan tek şey  Artanın zor duyulan tıslamasıydı.

  Arta dikkat çekici bir şekilde hızlı hızlı nefes alıyordu. Daniel'den korkan ilk canlı olabilirdi ama genç büyücü, korku işaretlerini anlayacak kadar çok insan görmüştü. Daniel derin bir nefes alarak kendini sakinleştirdi. Kafesin önünde, kadının başının yanına çömeldi. 

" Bizi ne kadar süredir izliyordun ? " dedi.

 Kadın kısa bir süre tıslamak dışında bir ses çıkarmadı. 

Daniel " Burada ne yaptığımızı biliyor musun ? " diye sordu daha yumuşak bir ses deneyerek.

 Soluk yeşil renkli kadının koyu kırmızı dudakları sıkıca kapanmıştı. Daniel daha samimi bir sesle konuşmaya çalıştı. 

" Bana yardımcı olursan seni serbest bırakabilirim. " dedi. 

Kadın yine herhangi bir şey söylemedi. 

 Daniel'in canı sıkılmıştı. Babasındaki ikna yeteneğinin kendisinde olmadığını bir kez daha anlamıştı. Onunla konuşup bir şeyler öğrenebileceğini umuyordu. Ama görünüşe göre zaten bildiğinin dışında yeni bir bilgi öğrenemeyecekti.

 Daniel " Beni dinle " diyerek başladı cümlesine. " Tuhaf bir hayvan olmadığın gayet açık. Sana bu yüzden bir hayvan gibi muamele etmeyeceğim. Ama gözlerini açtığımda eğer beni ya da herhangi birisini taşlaştırmaya çalışırsan seni öldürmek zorunda kalırım. " dedikten sonra parmaklarını Kadının göz bandının üzerine koydu. 

" Kendimi sana anlatabildim mi ? " dedi tekrar samimi bir ses tonu kullanarak. 

Daniel çok becerikli bir diplomat olmayabilirdi ama sesini kontrol etmeyi iyi biliyordu. Kadın herhangi bir şey söylemediğinde Daniel daha sert, tehditkar bir ses kullanarak " Anlaşıldı mı ? " diye tekrarladı.

Kadın sonunda konuşarak " Tamam " dedi. Sesini kendine emin çıkartmaya çalışmıştı ama korkusuna yenik düştüğü için istediğinden çok daha ince ve zayıf çıktı. Sonunda konuştuğunu duyan Daniel, artık karşısındakinin bir arta olduğundan emin olmuştu. Kadın ortak dili kullanmasına rağmen sesi insansı değildi. Bir insana göre pürüzlü çıkıyordu. Yine de ne dediği anlaşılabiliyordu.

EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin