Borkul'un liderliğinde Yola çıkan karavan öğlene kadar uzun mesafe kat etmişlerdi. Leo söylediği gibi insanları hızlıca toplamayı başarmıştı. Yine de evlerinde oturarak ot tütsülemeye alışmış köylüler yorulmaya başlamışlardı. Karavan aşamalı olarak yavaşlamış, Ork ve goblinlerin arkasında kalmışlardı. Güneş tepelerinden vururken sıcaklık tüm vücutlarını sarıyordu.
Elyon " Bu şekilde daha fazla yol katedemeyiz " diye mırıldandı sesli bir şekilde.
Diğerlerinin duymasını istemişti. Girt karavanın en arkasında yürüyen yaşlılara, ardından kucağında çocuk taşıyan kadın ve erkeklere baktı. Neredeyse dört ayak üzerinde yürüyeceklerdi. Leo bazen bir kaç insanla birlikte ortaya çıkıyor, arkada kalan çocuklu aileler ile yer değiştirerek karavanın içine doğru yürüyerek tekrar kayboluyordu. Girt tam olarak emin olamasa da yaşlı Carter'ın arkada kalanların arasında olduğunu biliyordu.
Borkul alnında biriken teri sildikten sonra ıslanan elini temizlemek için yere doğru sirkeledi.
" bu tepeliklerin arkasında ağaçlık bir alan olmalı. Orada dinlenip, öğlen güneşinden sonra harekete geçebiliriz. "
Tepelerin arkasında bekledikleri ormanlık yoktu. Tek tük çınar ağaçları vardı. Orklar ve goblinler top yığını gibi ağaçların altına tünemişlerdi. Kimileri uzun uzadıya yatıyor, kimileri de sırtını başka bir orka yaslayarak uzanıyordu. Ama hiç biri ayakta değildi. İnsanlar ise geçici çadırlar kurmuşlardı. İnsanların hepsi fırıl fırıl sağa sola koşturuyor, çadırdan çadıra girip çıkıyorlardı.
Borkul, Girt ve Elyon gövdesi iki dala ayrılan büyükçe bir söğüt ağacı altındaydılar. Üçlü ağacın gövdesine uzanmış, kampı izliyorlardı. Fırsatları varken ellerinden geldiğince dinleniyorlardı.
Odyun söğüt ağacına doğru hızlı adımlarla geliyordu. Sendeleyen birisinin yürüyebileceği en hızlı adımlarla. Yanında bir kaç kişi daha vardı. Ellerinde yün kumaştan yapılmış bir çarşaf taşıyorlardı. Çarşaf dikkatle geniş bir kereste çubuğunun etrafına sarılmıştı.
Yaşlı asker üçlünün yanına geldiğinde Borkul dirseğini toprağa yaslayarak gövdesinin üst kısmını kaldırdı. Hala uzandığı yerden Odyun ve diğerlerine baktı. Odyun belirgin bir şekilde gülümsüyordu.
" Bayrağımızı yeni bitirdik. ne olacağına karar vermemiz uzun zaman almadı ama hazırlamak için iyi uğraştık " Sesinde heyecan vardı. Yaptıklarının sonucundan gayet memnundu.
Borkul sakin bir sesle " Resmi bir ordu değiliz. Bayrak niye ? " dedi.
Girt sesini kalınlaştırarak ikilinin konuşmasına balıklama atladı. " Her köyün kendi ünvanı ve kendi bayrağı olacaktır! Bayraklar beyaz arka planda köyün tercih ettiği bir simgeyle işlenecektir! "
Yeşil ten rengi güneş yüzünden daha da açılmış gibi görünen goblin, dalgınlıkla işaret parmağını madde sayarcasına yüz hizasında kaldırmıştı. Cümlesi bittiğinde bunun farkına vararak hemen geri indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)
FantasyDoğuda bir ejderha, bir iblis uyanıyor. Kararmış dumanların altından kendini gösteren bir güç, yıldırım seslerinin arkasına saklanarak büyüyor, kendini göstereceği ve tüm dünyayı boğacağı zamanın gelmesini sabırsızlık ile bekliyor. Bu yükselişe kim...