Güneş kendini ağaçların arasından gösterirken sıcaklığı, ürkütücü ormana rağmen Daniel'in yüzünü okşuyordu. Pheiada kendine geldiğinde Karhan ve Daniel de dinlenebilecek bir aralık bulmuşlardı. Bir yandan da büyücünün kulesini gözlemlemişlerdi. Geniş kulede sürekli olarak hareketlilik vardı. Ne olduğunu anlamayacakları kadar uzaktaydılar. Fakat zırhlı birlikler sürekli olarak hareket halindeydiler. İnsan devletlerinin zırhına benzemiyorlardı. Kulenin çevresinde duran yüzlerce tahta kutu, ne olduğu anlaşılmayan figürler tarafından ormanın derinliklerine taşınıyordu. Figürler aralarından geçemeyecek kadar fazlaydı. Ama uzaktan gelmeye başlayan yoğun bağırışma ve çatışma sesleri figürlerin çoğunun çatışmanın olduğu açıklığa koşmasına sebep oldu. Geriye kalanlar ise tahta kutuları taşımakla meşguldü. Sayılarının azalması Daniel ve Karhan'ın işine yaramıştı ama ikisi de şimdi daha büyük bir endişe ile akıllarını meşgul ediyorlardı. Bağıranlar büyük ihtimal exintis askerleriydi. İnsan ordusunun bu kadar doğuda ne işi vardı ? Büyük bir orduyu sadece bir büyücüyü öldürmek için mi getirmişlerdi ? Burada bir tuhaflık olduğu açıktı.
Yeterince yaklaştıklarında Daniel gündüzün ışığı ile zırhlı figürlere bir kere daha baktı. Üzerlerinde deri ve sıkıştırılmış pamuktan yapılmış göğüslükler vardı. Kafalarındaki kask gözleri dışında başlarının tamamını kaplıyordu. Daniel daha önce böyle zırhlar görmemişti. Bir tanesi yüzünü döndüğünde ne olduklarını anında anladı. Üzerinde tek bir deri ya da et yoktu. Gözlerinden ışık yayılan iskeletlerden başka bir şey değillerdi. Gergin bir şekilde Daniel " Lanetliler " dedi. Pheiada anlamamış gibi bakarak " Lanet mi ? " dedi. Daniel ile Karhan göz göze geldi. Karhan neyden bahsettiğini biliyor gibiydi. Daniel ellerini yumruk yaparak " Bu kadar yakından büyü yaparsam benim varlığımı anında hissederler. " dedi. Karhan başını sallayarak " Büyücünün yanına gizlice gireceğiz " dedi. Pheiada önce Karhan'a sonra Daniel'e şaşkın bir şekilde baktı. Bu Daniel'in aklından geçen fikirdi. Pheiada da bunu anlamış olmalıydı. Ama herhangi bir şey söylememeyi tercih etti. İçeri gizlice sızarlarsa büyücüyü öldürme şansları artardı. Harekete geçmeden önce Daniel derin bir nefes aldı. nefesi yavaş yavaş verirken kendi kendine " Artık başlıyoruz " dedi.
Karhan, en önden sessizce sürünürken Daniel ve Pheiada onun arkasından takip ediyorlardı. Kabile lideri kutuların arkasından, bulduğu boşlukların arasından sıyrılarak sürekli olarak iskeletlerin görüş açısının dışında kalıyordu. Karhan'ın iriliğine ve patlayıcı kişiliğine rağmen gizlenme becerisi Daniel'i şaşkına çevirmişti. Böyle gizlenme becerisi ile doğuya ilk geldiğinde tuzağın başarılı olmasına şaşırmamak lazımdı. Bunu şimdi anlıyordu. Pheiada Daniel'in koluna dokunarak " Devam etmemiz gerekiyor " diye fısıldadı. Kulenin girişine yaklaşırken iskeletlerden bir tanesi Karhan ile Daniel arasına geçti. Daniel birden durarak eğildiği yerde beklemeye başladı. Zırhlı iskelet hiç kıpırdamadan ileri doğru bakıyordu. Daniel'in saklanabileceği bir yer yoktu. Tahta kutulardan oluşan bir koridorun içinde kalmıştı. Pheiada Daniel'in arkasında saklanıyordu. İskelet yüzünü Daniel tarafına döndürmeye başladı. Daniel aklında Pheiada'nın korkusunu hissedebiliyordu. Lanetli kendisini gördüğü anda onu parçalamak için hazırlanmaya başladı. İskeletin ağzını kapatabileceğini sanmıyordu. Ses çıkarmak için ağzını kullanmadığı açıktı. Büyü yapmadan onu hızlıca öldürmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu. İskelet nereden gelmiş olursa olsun kafatasını kırmak kolay değildi. Özellikle silahsız olduğu için büyüsü olmadan tamamen savunmasızdı. Daniel sağ elini yumruk yaptı. Yakından atacağı alev damgası onu sersemletirken Sol eliyle onu yere yatırıp bir şekilde kafatasını parçalayacaktı. Daha fazla plan yapacak zamanı kalmamıştı. İskeletin görüş açısına girmeye başlarken Daniel harekete geçmek için kolunu kaldırdı. Fakat Karhan iskeleti kuyruğu ile hızlıca sarmalayarak ses çıkaramadan tüm vücudunu parçalara ayırdı. Karhan Daniel'e yukarıdan bakarak " Korkunu metrelerde ilerden hissedebiliyorum " dedi. Daniel dişlerini sıkarak " Ne dediğini anlamadığım zamanı özlemeye başladım " dedi. Karhan kulenin girişine doğru sürünmeye başlamadan önce sadece kendini bilmiş bir gülümseme ile yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)
FantasíaDoğuda bir ejderha, bir iblis uyanıyor. Kararmış dumanların altından kendini gösteren bir güç, yıldırım seslerinin arkasına saklanarak büyüyor, kendini göstereceği ve tüm dünyayı boğacağı zamanın gelmesini sabırsızlık ile bekliyor. Bu yükselişe kim...