" Unutma Daniel, Sana güveniyorum! "
Daniel alıştığından farklı bir gücün içinde dolaştığını hissedebiliyordu. Daha hareketli, daha vahşiydi. Mana'yı içinde tutabilmek için bile uğraşması gerekiyordu. Yoksa kendisini patlatabileceğinden neredeyse emindi. Daniel'in parlayan mavi gözleri yumruklarını sıktığında rengi açılarak beyaza yaklaştı. Kaşlarını çattı. Kendini hiç bu kadar güçlü hissetmemişti. Bu kıtaya geldiğinden beri yaşadığı her zafer, her yenilgi, her kayıp bu an içindi.
Muhafız, dev bir meşe ağacını andırıyordu. Yaprakları yoktu. Kökleriyle Dalları birbirine karışmıştı. Gözlerinin nerede olduğu belli olmuyordu. Gövdesinin ortasında küçük bir boşluk vardı. İki yana ayrılan en büyük dallar da kolları olmalıydı. Ama Daniel onun diğer dallarını da kontrol edebildiğine neredeyse emindi. Muhafız kollarını kaldırdığında Daniel harekete geçmesi gerektiğini anlamıştı.
Muhafız kolunu toprağa soktuğunda onlarca dal, sarmaşık gibi uzayarak Daniel'e doğru hücum ediyordu. Bir tanesi toprağa girdiğinde iki tanesi topraktan çıkıyordu. Büyücüye yetiştiğinde büyücü çoktan ortadan kaybolmuştu. Muhafız, büyücüyü gördüğünde büyücü insan üstü bir hızla kendisine doğru geliyordu. Az önce bıraktığı kökleri basamak olarak kullanıyordu. Muhafız ellerini topraktan çekerek sağ elindeki tüm dalları kapattı. Sağ kolunun ucu bir mızrağı andırıyordu. Büyücü yirmi metrelik mesafeyi birkaç saniyede almıştı. Şimdi ise vurabileceği kadar yakındı. Daniel'i durdurmak için kolunu salladığında ise çok geç kalmıştı. Daniel canlı ağacın dallarından bir tanesine basarak arkasına zıplamıştı. Havada bir kaç metre yükselmişti. Muhafız arkasını dönerken Daniel kendisine dönmüş, kendisine uzattığı sağ elinin parmaklarından dumanlar çıkıyordu. Daniel'in sadece göz bebeği değil, gözünün tamamı mavileşmişti. Koni şeklinde açılarak muhafızın tüm vücudunu kapatan patlama gelmeden önce muhafızın gördüğü son şey Daniel'in gülümsemesi olmuştu.
Patlama olduğu anda Daniel sağ kolundan yayılarak tüm vücuduna yayılan keskin bir acıyla inledi. Muhafızın altında derin olmasa da bir krater oluşmuştu. Ama hala ayaktaydı. Belki de daha da sinirlenmişti. Daniel yere düştüğünde hızlıca kalkarak sağ koluna baktı. Kolunun tamamı kızarmış, damarları şişmişti. derisinin altındaki bir kaç yerde kanın toplandığını görebiliyordu. Daniel karşıt büyücülerin neden büyü öğrenmediklerini şimdi daha iyi anlıyordu. Kullanmak için fazla vahşi bir güçtü. Bundan sonra daha dikkatli olmalıydı.
Muhafız kolunu Daniel'in üzerine indirirken Daniel son anda atılarak kurtuldu. Kontrolsüzce atıldığı için metrelerce uçarak yere düştüğünde tekrar ayağa kalkmadan önce taklalar attı. Ayağını burkmadığı için şanslıydı. Ağrıyan sağ kolunu göğsüne yaslıyordu. Muhafız kendisine doğru hantal bir şekilde yürümeye başlarken Daniel karşı saldırı yapmak için bir plan bulmak zorundaydı. Büyülerini kullanabilirdi ama kontrolünü kaybettiği anda uzuvlarına zarar verecekti. Şu anda yüklü olduğu mananın gerçek sahibi olan Solema kadar dayanıklı bir vücuda sahip değildi. Yumruk ya da tekme atarsa Ağaçtan çok kendine zarar verebilirdi. Muhafız yanına yeterince yaklaştığında mızrak gibi olan eliyle toprağa vurduğunda Daniel onun büyük kolundan son anda kurtuldu. Muhafız ikinci kere saldırdığında Daniel tekrar geriye zıpladı. Daniel birden karşılaştığı ilk muhafızı hatırladı. Ölüleri kontrol eden et yığını abisi Lucius kalbine mızrağını batırdığı anda yaratıklarının kontrolünü kaybetmişti. O zaman karşısındaki bu yaratıkta bir şekilde insan olmalıydı. Kalbi olmalıydı. Ondan daha hızlı oluşunu kullanabilirdi. Kontrollü bir büyü ile ona zarar verebilirdi ama onun dengesini bozmak zorundaydı. Daniel, beş metre kadar geriye atlayarak etrafında baloncuk oluşturmaya başladı. Baloncuk kendi başına güç uygulamadığı için vücudunu zorlamayacaktı. Muhafız yanına geldiğinde baloncuğa ardı ardına vurmaya başladı. Baloncukta küçük çatlaklar oluşuyordu ama ciddi bir kırılma yoktu. Daniel muhafızın her darbesinin gücünü ayaklarının altında hissediyordu. Normal bir baloncuğun buna dayanmasına imkan yoktu. Daniel planını aklında oluşturmuştu. Onun kalbini bulacak ve işini bitirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)
FantasyDoğuda bir ejderha, bir iblis uyanıyor. Kararmış dumanların altından kendini gösteren bir güç, yıldırım seslerinin arkasına saklanarak büyüyor, kendini göstereceği ve tüm dünyayı boğacağı zamanın gelmesini sabırsızlık ile bekliyor. Bu yükselişe kim...