Pheiada'nın bedeni Daniel'in arkasında yatıyordu. şok dalgasından hiç etkilenmemişti. Yerde bilinçsiz bir şekilde yatıyordu. Daniel'in gözleri bilinen tüm mana renklerini yansıtıyordu. Kolları morarmıştı. Etrafındaki hava sıcaktan dalgalanıyordu. Tüm vücudundan çıkan buhar yüzünden vücudu kıpkırmızı olmuştu.
Karhan Daniel'e doğru süzülerek üzerine atılmaya çalıştı. Daniel'in gözleri mavileşti. Karhan görünmez bir duvara çarptığında neye uğradığını şaşırmıştı. Duvar baloncuğu andırıyordu, ama yakından görünebilecek kadar kalındı. Daniel'in görünüşünü bulanıklaştırıyordu. Daniel elini yumruk yaparak ona doğru uzattı. Karhan duvarın etrafından dolanarak Daniel'e ateş püskürttü. Daniel'e birkaç santimetre kala ellerini açtığında Karhan'ın alevleri ters teperek arta liderinin suratını yaktı. Karhan sersemlemiş bir şekilde geriye doğru sürtündü.
Solema tüm gücüyle Daniel'a sesleniyordu ama Daniel onu duyuyor gibi görünmüyordu. Yine de denemek zorundaydı.
Gözlerini açtığında Daniel'in yumruğunun hemen yanından geçtiğini gördü. Darbeden kurtulmasına rağmen oluşan şok dalgası Karhan'ı sırt üstü yere çaktı. Hızlıca kuyruğunun üzerinde doğrulurken Daniel'in ikinci kez geçişi kuyruğunu yerden kesti ve tekrar onu yere düşürdü. Bu sefer doğrulmadan önce Daniel'in nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Ama herhangi bir saldırı olmadı. Etrafındaki dumanlar Dağılırken Daniel'in parlayan gözleri görünmeye başlamıştı.
Daniel öfkeden dişlerini sıkıyordu. Açık dudaklarından görünüyordu. Daniel'in gözleri kırmızıya dönüşüyordu. Morarmış kolları kanlar içindeydi.
" Ölmenin zamanı geldi " dedi. İki kolu da alev almaya başlarken.
Kollarının ikisini de Karhan'a doğru uzattığında ellerinin için mavi bir ışık yaymaya başladı. Parmaklarından yayılan alevler maviydi. Karhan'ın kesinlikle sonu gelmişti. Ama Solema Daniel'in eline dokunduğu anda Daniel'in tüm alevleri bir anda söndü.
Öfke ile Solema'ya bakıyordu. Solema ise onun elini bırakmadan tutuyordu. Daniel'in elleri kanlar içindeydi. Morarma göğsüne kadar ilerlemişti. Yaptığı her büyüde kendini öldürüyordu. Bundan tereddüt bile etmiyordu.
Solema " Kendine zarar vermeyi bırak! Pheiada'yı hala kurtarabilirsin anlamıyor musun ? "
Daniel gözlerini çevirerek Pheiada'ya baktı. Gözleri yeşile dönerken onun kalp atışlarını görebiliyordu. Çok zayıftı. Yeşil mana hala vücudundan yayılıyordu. Solema haklıydı. Daniel bakışlarını tekrar arta liderin üzerine dikti. Ama Solema hala kolunu bırakmamıştı.
" Yapma. yere daha ne kadar büyü yapabileceğini bilmiyoruz "
Daniel yavaş yavaş vücudunun acısını hissetmeye başlamıştı. Kolları neredeyse kullanılmaz haldeydi. Yüzü kesikler ve şişikler ile doluydu. Adrenalini bitmeye başladığı anda kesinlikle yere tekrar kalkmamak üzere yere düşecekti.
Daniel'in gözleri mor renge döndü. Göz bebekleri büyürken " Kaçmamız gerekiyor! " dedi. Daniel cümlesini bitirdiği anda Mozriath ağaçların arasından çıkarak üzerlerine dört ayak üzerinde koşmaya başladı. Karhan olduğu yerden doğrularak kaçmaya çalıştı ama iblis onu ağzı ile yakaladı ve tek lokmada yuttu. Daniel Solema'nın elini tutarak Pheiada'nın bedenini üzerine doğru atıldı. işaret parmakları açık bir şekilde elini uzattığında parmaklarından çıkan mor ışınlar etraflarında dönmeye başladı. Ama Mozriath'ın ince çığlığı tüm ışınların dalgalanıp yok olmasına sebep oldu. Etrafındaki tüm mana dağılıyordu. İblis bilinçli olarak Daniel'i zayıflatıyordu. Mozriath üçlüye doğru koşmaya başladığında Daniel büyüye tekrar hazırlanıyordu. Işınlar hızlanmaya başlarken Mozriath bir an duraksadı. Kafasını kaldırarak Daniel'ın gözlerinin içine baktı. Daniel onun neden saldırmadığını anlamıyordu. İblis öylece bekliyordu. Gülümsüyor gibi görünüyordu.
" Seçeneklerin azalıyor Daniel, kadından geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı "
Daniel'in ve Solema'nın aklında iblis'in konuşması yankılanıyordu. Diğer tüm düşünceleri bulandırabilecek kadar güçlüydü. Ama Daniel'in büyüsü bozulmamıştı. Işınlar yeterince hızlanmaya başladığında Daniel havuzu görmeye başladı. Kutsal havuz önlerinde belirirken Daniel'in mor gözleri daha da parladı.
Havuzun tepesinde ortaya çıktıkları anda kendilerini havuzun içinde buldular. Pheiada'nın bedeni suyun dibine girmişti. Daniel ve Solema suyun içinden çıkar çıkmaz Pheiada'nın başını da suyun üzerine çıkardılar. Daniel nefes nefese bir şekilde " Ne yapacağız ? " Solema da Daniel kadar bilgisizdi iyileştirme büyülerinde. " Yeşil büyüyü dene " dedi. Daniel'in gözleri yeşile dönüştü. Pheiada'ya bakarak gözlerini üzerinde gezdiriyordu. Solema'nın göremediği bir şeyleri hareket ettirmeye çalışıyordu. Ama Pheiada hala nefes almıyordu. Daniel korkarak " Kalp atışları daha da zayıflamış. " dedi. İkisi de çaresizce Pheiada'ya bakıyorlardı. Hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordu. Normal şartlar altında buradan geri dönme ihtimali yoktu. Daniel sinirle bağırdı. Tüm bu güce ve bilgiye rağmen en yakın arkadaşını iyileştiremiyordu bile. Ne işe yarardı o zaman bu güç? Sevdiklerini kurtaramadıktan sonra bir anlamı var mıydı?
Solema'nın düşünceli bir şekilde suyun içinde bir tarafa baktığını fark etti. Daniel " Bir fikrin varsa, fazla zamanımız kalmadı. " dedi. Solema bakışları ile bir şeyi işaret ederek " Evet, var " dedi. Daniel arkasını dönerek baktığında havuzun içindeki siyah bıçağı gördü. " Peri " dedi kendi kendine. Pheiada Daniel'i kurtarmak için fırlatmıştı bıçağı. Daniel suyun içinde hızlı adımlar ile bıçağın yanına gitti. Bıçağı eline aldı. Bıçak ıslak bile değildi. Üzerindeki işlemeler ilk günkü gibi sağlam duruyordu. Bıçakla tekrar yanına geldi. Suyun içinde dizlerinin üzerine oturarak omzunu yukarıda tutan Solema'ya baktı. Göğsündeki kılıç yarasının kanadığını hala hissediyordu. " Nasıl yapıyorsun ? " dedi. Bıçağı sol elinde tutarak.
Solema elini Daniel'in bıçağı tutan elinin üzerine koydu.
" Bunu yapmak istediğine emin misin? Ben çok ağır bedeller ödedim. Şüphesiz sen de ödeyeceksin "
Daniel hantallaşmaya başlayan eliyle olabildiğince sıkı bir şekilde bıçağı tuttu. " Ne yapmam gerektiğini söyle " dedi.
Solema elini geri çekip Pheiada'yı biraz daha kaldırdı. " Kendi eline çizik at. Çapraz ve küçük olsun. "
Daniel bıçağın keskin tarafını sağ elinin üzerine koydu. Bıçağı hızlıca çekmek için hazırlandı. Ama bunu yapmadı. Kararsızdı. Mozriath gitmesine izin vermişti. Bir planı vardı. Yapmak istediği ne olursa olsun bu üçünü de etkileyecek bir şeydi. Bir iblis'in oyunlarını oynamak, onun sofrasında kimin yemek olacağına karar vermekti. İlk EjderKral bu oyunu kaybetmişti. Daniel kadın artanın rengi atmış yüzüne baktı. Pheiada'yı kurtarmak buna değecek miydi ? Kesinlikle.
Daniel bıçakla elini yavaşça keserken tüm vücudu acıyla çığlık atıyordu. Beyninin inanılmaz bir basınç altında olduğunu hissedebiliyordu. Görmek, konuşmak zorlaşıyordu. Gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Daniel'in gözü siyah bir renge dönüşürken Daniel açık yasarından daha önce hiç görmediği bir mana'nın aktığını görebiliyordu.
Solema Daniel'in dikkatini çekmek için üçüncü kere "Hey! Daniel " diye seslendi. " Fazla zamanımız yok. Elini Pheiada'nın çenesinin altına işaret parmağın köprücük kemiğinin ortasına gelecek şekilde koy " dedi. Daniel onun dediğini yaptı.
" Şimdi, eskiden yapmaya çalıştığın gibi ona mana aktarmaya çalış "
Daniel derin bir nefes aldı. Elinden akan siyah mananın Pheiada'nın vücuduna girdiğini Görebiliyordu. Yeşil mana ile çakıştığı anda kömür gibi yanarak renk değiştiriyordu. Yeşil mana güçlendikçe Pheiada'nın kalbi atmaya başlamıştı. Göğsündeki delik yavaş yavaş kapanıyordu. Siyah mana Pheiada'nın açık yarasından yayılarak havuza bulaşıyordu. Su zift gibi yapış yapış halde gelirken Daniel elini hala Pheiada'nın üzerinde tutuyordu. Artık canı yanmıyordu. Ama içinde bir boşluk hissetmeye başlamıştı. Solema kendisine endişeli bir şekilde bakarak " Daniel, gözlerin parlamıyor " dedi. Daniel sudaki yansımasına bakmak için hafifçe eğildi. Ama yüzü suyun içine girdi. Adrenalin damarlarından çekiliyordu. Ağrısı geri geliyordu. Kalbinden yayılarak tüm vücuduna yayılıyor. Beyninin sinyaller yüzünden çökmesine sebep oluyordu. Solema Hem Pheiada hem de Daniel'i sudan çıkarmaya çalışıyordu. İkisini aynı anda tutamıyordu. Yine de mücadeleyi bırakmamıştı. Kirli su Daniel'in burnuna ve ağzına doluyordu. Ama tuhaf bir huzur hissediyordu.
Pheiada'nın nefes aldığını duydu, Bilinci rüyalar alemine çekilmeden hemen önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)
FantasyDoğuda bir ejderha, bir iblis uyanıyor. Kararmış dumanların altından kendini gösteren bir güç, yıldırım seslerinin arkasına saklanarak büyüyor, kendini göstereceği ve tüm dünyayı boğacağı zamanın gelmesini sabırsızlık ile bekliyor. Bu yükselişe kim...