Pheiada, baygın bir şekilde havuzun dışında, yaprakların üzerinde yatıyordu. Daniel ise ormanda bulduğu bitkileri Solema'nın yardımı ile kollarına sürmüştü. Morarmış ve kanlar içinde kalmış kollarına 'şifalı' ağaç özleri ile yapraklar yapıştırmış sarmaşıklar ile kollarını kapatmıştı. İkisini de bir süre için kullanabileceğini sanmıyordu. Tüm vücudu kolları kadar olmasa da sızlıyordu. Ağrıları bilincinin yerine gelmesiyle birlikte ortaya çıkmıştı ve hala tamamen geçmemişti.
Solema, topladığı kurutulmuş ağaçları bir araya toplamıştı. Etraftan bulduğu küçük taşlar ile çember şeklinde bir koruma hazırlamıştı. Ellerini yumruk yapmış bir şekilde birbirine vurarak kıvılcımlar çıkartıyordu. Daniel doğrularak " Sana yardım etmeme izin ver " dedi, kollarını hareket ettirmeye çalışarak. Solema kendisine endişeli bir şekilde baktı. " Ama sen- " Daniel onun sözünü keserek " Biliyorum. Kaçma ihtimaline karşı çakmak taşı çalmıştım kabileden " Solema avuçlarını açarak parmaklarının arasındaki bir çift siyah taşı gösterdi. " Bahsettiğin bunlar mı ? " dedi gülümseyerek. Küçük bir kahkaha ile karşılık veren Daniel " Ben baygınken mi aldın ? " dedi. Solema cevap vererek " Aslında bunlar senin buraya gelirken yanında getirdiklerin. Kabile aşçısının masasından çaldım. Diğerlerinden daha iyi yakıyor " dedi. Daniel gülerek Solema'ya baktı. " Bu arada bir daha karşılaşırsak beni öldüreceğini söylemiştin. Şu anda ben zayıfken tam sırası diyebilirim. " Solema omuzlarını silkerek " eh, zamanım çok. Belki başka zaman " dedi. İkisi de gülerken ve sohbet ederken dakikalar saatlere, saatler de geceye dönüştü.
Daniel ve Solema sessizce oturuyorlardı. Pheiada daha uyanmamıştı. Ateş hafiflemişti. Küçük, ince bir dumanla karanlık gökyüzünde dağılıyordu. Solema elinde bir dal parçası ile ateşin közlerini karıştırıyordu. Daniel ise kollarındaki sarmaşıkları çıkartıyordu. Solema " Şimdi ne yapacağız ? " dedi. Daniel sarmaşıkları dirseklerine kadar açmıştı. Yaraları iyileşmeye başlamış gibi görünüyordu. " Sandıkların içindekileri götürmem gerekiyor hep beraber Exintis'e geri dönebiliriz " dedi. Solema " Peki ya son sandık ? " dedi. Daniel umursamaz bir şekilde omzunu sirkeledi. Daniel için görevi başarısız olsa da önemli değildi. Önemli olan hayatta kalmış olmalarıydı.
Solema " Exintis benim evim değil. Orada büyücülerin büyücülerden başka dostu yok. Orası senin de evin olmamalı " dedi.
Sözleri Daniel'in düşündüğünden daha derinden etkilemişti. Bir süredir anlamaya başladığı şeyi şimdi anlamlandırıyordu. Exintis onun için her zaman bir hapishaneydi. Kule ise onun zincirleriydi. Görünmez zincirler ile ne kadar uzağa giderse gitsin sonunda geri çekeceklerini biliyordu. Bu yüzden eski görevlerinde kaçmayı denememişti. Aynı sebepten geri dönüyordu. Şimdi bile zincirin gerildiğini hissediyordu. Artık kurtulmak istiyordu.
Daniel kollarının tamamını açmayı başardığında yanıklar ve yaralar tüm kollarını kaplıyordu. Kollarındaki çatlaklar göğsüne kadar bitmiyordu. Yanıklar yüzünden derisinde toplanmalar vardı. Bazı yerlerdeki derisi ise incelmişti. Bunların hepsi ona yaptığı fedakarlığı tekrardan hatırlatıyordu. " Sence yaptığın şeylere deydi mi ? " dedi Solema. Daniel şüphe bile etmeden " Kesinlikle " dedi. Kısa bir suskunluğun ardından Daniel kısık bir sesle konuştu.
" Sana söylemek istediğim bir şey var- "
İkili birden kadına döndüğünde Pheiada çoktan uyanmış ikisine de bakıyordu. " Hayır hayır! Benim uyuduğumu varsay. Cümleni bitir " Daniel heyecanla ayağa kalktı. Ama Pheiada elini uzatarak " Sarılmak istediğini biliyorum ama ikimiz de iyileşene kadar bekletebilir miyiz ? " dedi. Daniel gülümseyerek tekrar yerine oturdu. Pheiada yanındaki simsiyah havuza bir kere daha göz attıktan sonra " Bana... Bir şey olmayacak değil mi ? Tuhaf bir yaratığa dönüşmeyeceğim ? " Daniel ateşin yanındaki bıçağı eline alarak havada tuttu. Diğer eliyle çenesini okşayarak " Mantık olarak bir şey olacak olsaydı önce bana olurdu. Sonuçta Solema benden önce bu büyüyü yaptı. " dedi. Pheiada Solema'ya yüzünü çevirdi. Solema kendisine bakmıyordu. Ateş ile uğraşıyordu. " Şey... " dedi Solema kendisine bakmadan hemen önce. " Daniel ile birleştiğimizi söylediğim için afedersin. " Solema hafifçe gülümsedi. " İnanmamıştım zaten. Seni sıkıştırdığım için sen de kusura bakma " dedi. Daniel konuşmaya dahil olarak " Solema bana büyü için talimatları söyledi. Bir nevi o da senin hayatını kurtardı. " dedi. Solema herhangi bir cevap vermedi. Sessizce külleri karıştırmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)
FantasíaDoğuda bir ejderha, bir iblis uyanıyor. Kararmış dumanların altından kendini gösteren bir güç, yıldırım seslerinin arkasına saklanarak büyüyor, kendini göstereceği ve tüm dünyayı boğacağı zamanın gelmesini sabırsızlık ile bekliyor. Bu yükselişe kim...