Kalbimin Karanlığı -2.5

197 20 61
                                    

Hope Andrea Mikaelson

4 Hafta Sonra

Bir süre yatağın içinde yuvarlandım. Gözüme vuran güneş ışıkları yüzünden gözlerimi ovuşturdum. Yatağın içinde bu kadar rahat olmanın sebebini merak ederek, dik bir pozisyon aldım. Yatağın içine bir bakış attım. Jacques. O yoktu. Jacques neredeydi?

Yatağın üstünde üzerime kat kat yığılmış çarşaflardan kurtuldum. Kendimi yataktan attım. Bir süre atrafıma bakındım. Gözlerim Jacques'ı aradı. Ama ortalıkta görünmüyordu. Kısa bir sürenin ardından bazı sesler duymaya başladım. Birkaç saniye içinde bütün dikkatimi o seslere verdim. Sesleri takip ettiğim de, sesler beni banyo'ya götürdü. Banyo'nun kapısıni biraz araladım ve onu gördüm. Jacques'ı gördüm. Duvara yaslanarak, bağdaş kurmuştu. Gözlerini yummuş, bir şeyler söylenerekten ağlıyordu. Çoğu zaman yaptığı gibi. Onu bu şekilde görmek kalbimi acıtıyordu. Onu izlemeye koyuldum.

Jacques : Lütfen, sana yalvarıyorum...

Jacques elini yumruk yaptı.

Jacques : Artık beni bırak!!

Jacques yumruk yaptığı elini sert bir biçimde zemin'e geçirdi.

Jacques : Lütfen!!

Araladığım kapıyı geri kapattım. Derin bir nefes aldım. Jacques'ı birçok kez bu şekilde görmüştüm. Ağlarken ve kendi kendine konuşurken. Düzelmesi için herşeyi yaptım. Onunla konuştum. Uzmanlara danıştım. Çeşit çeşit büyüler denedim. Ama hiçbiri işe yaramıyordu. Yaramayacaktı da. Çok iyi biliyordum. Bu Jacques'ın kendi içinde verdiği bir savaştı. Bu sorunu sadece o  çözebilirdi. Onu kendi haline bırakmaktan başka seçenek yoktu. Ama onu bu halde görmek, içimin cayır cayır yanmasına sebep oluyordu.

Yavaş adımlarla ilerledim ve yatağın üzerine oturdum. Yatağında köşesindeki komodin'nin çekmecesini açtım. İçinde defter ile kalem çıkardım. Elena'nın tavsiyesi üzerine tuttuğum günlük. Şuanda en çok ihtiyacım olan şey. Yatağın başlığına yaslandım. Boş bir sayfa açtım ve yazmaya başladım.

Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Sorun şu ki. Sana ne anlatacağımı bilmiyorum. Ne kadar da karmaşık bir durum.

Bugün ile birlikte tam tamına dört hafta oldu. Ve ne yazık ki; bu dört hafta içinde çok şey değişti. Ailemin yüzünü göremiyorum. Yüzünü görmeyi bırak, seslerini dahi duyamıyorum. Ailemi özlüyorum. İki yıl önce kalbimi parçalayan o yaratıklarla aynı havayı solumak zorundayım. Birisi ilk aşkım, diğeri ise Mikaelson Ailesinin bir parçası olarak gördüğüm o adam. Roman Sienna ile Declan De Barra.

Declan nasıl bu hale geldi? O sıradan bir Vampirdi. Nasıl bu kadar güçlendi? Nasıl büyü kullanıyor? Şüphelerimiz sayesinde ikizler ile dört hafta süren bir araştırma yaptık. Sonunda cevabımıza ulaştık. Gerçi cevabımızı bize bizzat Declan itiraf etti. Adam iki yıl boyunca üşenmemiş, gidip Hollow'u aramış. Onu bulduğu zaman da Hollow'a tuzak kurup, Hollow'un gücünü içine çekmiş.

Her zaman bu okulda gerçek aileyi, dostluğu bulduğuma inanmıştım. Ama o dostluk, arkadaşlık bölünüyordu. Adım adım bölünüyorduk. Yeni gelen öğrenciler, bu okula Roman'a zemin hazırlamak için gelmişlerdi. M.G bize ihanet etmişti, en başından beri Roman'nın tarafındaydı. Penelope, o bana ihanet etmişti. Josie, Lizzie yanda bir başkasına değil. Bana. Josie ile ayrılıklarından sonra intikam onun gözlerini kör etmişti. Arkadaşlarımı aşağılaması bitti, şimdi de bana bunu yaptı. Beni sırtımdan bıçakladı. Jacques benden giderek daha da uzaklaşıyordu. M.G'nin ihaneti ve Bay Saltzman'a olanlardan sonra ikizler iyice kendilerini içlerine kapatmıştı.
Jacques gibi. Ve sonunda yine eskisi gibiydim. İki yıl öncesi gibi. Ailemden uzak, öfkeli, hasret duyan, üzgün ve yalnız o küçük kız.

Doğaüstü Serisi {Miraslar}Karanlığın MiraslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin