Kraliçe'nin Sorumlulukları -1.10 [S-F]

279 21 8
                                    

Hope Andrea Mikaelson

Ellerimi önümde birleştirdim. Aynadaki yansımama baktım. Saçlar doğal. Siyah elbise. Siyah ayakkabı. Siyah ceket. Tanrım. Galiba siyah benim ruhumu yansıtıyor. Ve yine galiba. Ben bundan nefret ediyorum. Neden siyah?

Arkamı döndüm. Yatağımda ikizler oturuyordu. Lizzie elöne bir el aynası almıştı. Yüz hatlarını inceliyordu. Josie ise öylece duvardaki boşluğa bakarak saçlarıyla oynuyordu.

Odanın içinde birkaç adım attım. Pencere'nin önüne geldim ve dışarıya baktım. Bir zamanlar Annem ile Annem'in eşi Jackson ile yaşadığım karşıdaki ev'e baktım. O binanın dibinde birisi vardı. Bir çocuk. İkizlerin yaşında gibi duruyordu. Belki biraz daha küçüktü. Sanki ben onu izlerken, o da beni izliyor gibiydi.
Başımı çevirdim. Bir süre ikizler'e baktım. Josie yerinden kıpırdamıştı. Lizzie'nin yanına giderek, ona sarılmıştı. Tekrar o çocuğa döndüm. Gerçekten de beni izliyor gibiydi. Daha dikkatli baktım. Hatta vampir görüşümü bile kullandım. Kahverengi ve saçları ve kahverengi gözleri. Siyah tişört, siyah pantolon, siyah ayakkabı. Sanki. O. Benim aynadaki yansımam gibiydi. Sanki. Ben eşittir ve o. Ama. Eminim ki gerçekten de beni izliyordu. Bir an da o gece gözlerimin önüne geldi.

FlashBack

Mikael : Doğduğun günden beri tüm bu insanların seni koruma çabasını bir türlü anlayamıyorum!!
Aptal bir çocuk için bu kadar çaba neden?

Annem ile Elijah Amcam saklandıkları yerden çıktılar. Annem bağırarak haykırdı.

Hayley : Çünkü; o benim kızım!!

Babam öne doğru bir adım attı.

Klaus : Çünkü; o Hope Mikaelson!!

Elijah Amcam, Annem'in elini tuttu ve Mikael'a bağırdı.

Elijah : Çünkü; Hope, bu ailenin umudu!!

Mikael alayla kahkahalar attı.

Mikael : Ne yazık, o bugün ölecek!!

Mikael öne doğru bir adım attı. Birşeyler yapmasına ya da söylemesine kalmadan yere acılar içinde yığıldı. Tam da bu esnada ayağa kalktım. Arkasında ayakta dikilen, öfkeli bakışlarla etrafa bakan birisi vardı. Benim yaşlarım da gibi duruyordu. Elinde bir ak meşe kazığı vardı. Mikael'ın, Esther'i öldürdüğü türden bir kazık. Ama ikinci bir tanesi. Kazık elinden yere düştü. Kahverengi saçları ve gözleri vardı. Hiçbir şey söylemeden ve hiçbir şey söylememize kalmadan koşarak oradan uzaklaştı.

Ben şaşkınlık içinde etrafına öylece bakınıyordum. Babam belimden tuttu ve beni kendisine çekti.
Birbirimize sımsıkı sarıldık.

FlashBack Son

O çocuk. O kazık. Mikael'ın ölümü. Ve benim hayatımın kurtarılması. O çocuk, benim hayatımı kurtaran çocuk. Bir an da o çocuk ortadan kayboldu. Şaşkınlıkla etrafına bakındım. Josie'nin sesiyle ikizler'e döndüm.

Josie : Hope...

Arkama döndüm.

Josie : Bir sorun mu var?

Derin bir nefes aldım. Cevap vermedim. Tam da bu sırada kapı iki kez çalındı. "Gir" komutunu verdim. Kapıdan kafasını uzatan kişi Annem oldu. Gülümseyerek bize baktı. Ama acı bir gülümseme ile.

Doğaüstü Serisi {Miraslar}Karanlığın MiraslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin