21.Bölüm

604 100 2
                                    

Merhabalar, nasılsınız bakalım canlar?

Çok uzun zaman oldu buraya bölüm yüklemeyeli ama bugün fırsat bu fırsat deyip kısa da olsa bir bölüm getirdim sizlere, umarım beğenirsiniz!

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Bugün son iftar arkadaşlar herkese afiyet olsun şimdiden...

Vee tabii ki hayırlı bayramlar, şimdiden. <3

__________

Evin her zamankinden sessiz ve karanlık görüntüsü genç kızı endişlendirirken bir de Savaş'ın yanından adeta kaçar gibi arabasına binerek oradan uzaklaşmasının verdiği şaşkınlık eklenmişti genç kızın yüzüne.

"Allah Allah neler oluyor böyle," diyerek çantasından çıkardığı anahtarıyla kapıyı açıp bir o kadar narin bir o kadar da tedirgin bir biçimde parmak uçlarında ilerlerken karanlık koridorda neler olduğunu bir de evdekilere seslenerek anlamaya çalışmayı denedi.

"Anne! Teyze! Mücellâ anne! Neredesiniz yahu? Kimse yok mu?"

Sessizlik bir süre daha devam edip Gül'ün içini iyiden iyiye bir korku kaplamışken birden dayanamayıp salona doğr ilerledi ve bu oyuna son vermek adına duvardaki düğmeye dokunarak ışığı açtı ve gördüğü manzarayla adeta şoka girdi.

"Bir dakika ya neler oluyor burada? İçeriye girdiğimden beri sesleniyorum, neden duymuyorsunuz beni?"

Gül'ün sorularına aldırmayan orada toplanmış bulunan kalabalık bir furya tarafından hep bir ağızdan bir ses yükseldi. "Sürpriiiizzzz!"

Artık sabrı kalmamıştı Gül'ün. Ne olduğunu anlamak istiyordu.

"Burada neler olduğunu biri bana anlatabilir mi artık?"

"Sonunda Piraye Hanım dile gelerek kızının merakını gidermeye koyuldu. "Kına gecene hoş geldin kızım."

"Ne? Kına gecesi mi?"

Berra lafa atladı "Kına gecesi olmadan evlenmeyi düşünmüyorsun herhalde."

"Siz bütün bunları ne ara yaptınız? Ben... Ben şu an çok şaşkınım," diye fısıldadı etrafına şöyle bir göz gezdirirken bir kına gecesi için gereken her şey fazlasıyla düşünülmüştü; küçük yaşlardan beri görüştüğü ve sonradan okul arkadaşları davet edilmiş hatta Gül'ün az sonra giyeceği geleneksel işlemeli kaftan bile hazır edilmişti.

"Hande, Dilek Hanım sizler de hoş geldiniz, lütfen kusura bakmayın ben evde ışıkların sönük olduğunu görünce korktum, birine bir şey mi oldu diye endişelendim."

"Neyse umarım gecenin geri kalanında şaşkınlığını üzerinden atarsın canım, hadi bakalım gidiyoruz," diyen ve bir koluna Hande'nin diğerine de Berra'nın girip onu yukarı çıkararak tamamen kendisinin zevkine göre alınmış geleneksel kına giysisinin üzerine özenle giydirilişi ve ona uygun olarak yapılan makyajıyla aynada duran kendisine bakışı adeta bir rüya gibiydi.

"İnanmıyorum bütün bunları ne zaman ayarladınız?"

"Acaba seni neden sabahın köründe Savaş'ın yanına gönderdik, hiç düşünmemişsindir."

"Çok kötüsünüz! Alacağınız olsun!"

"Sürprizlerimiz bununla da bitmiyor canım; yarın sabah erkenden hep birlikte gelinlik provasına gidiyoruz, cümbür cemaat, maaile."

GÜLLER VE DUDAKLAR~TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin