Keyifli okumalar <3
__________
Hastanenin kapısından çıkarken Savaş bir elinde doktorun vermiş olduğu ultrason fotoğrafını, diğer eliyle de Gül'ün elini tutuyordu. Heyecandan kalbi kafesinde ters dönüyor bir yandan da içi şefkatle kaplanmış, patlayacak gibi dolup taşıyor, an itibariyle genç adam, babalık duygusunu iliklerine kadar hissetmeye başlıyordu.
"Hâlâ inanamıyorum Gül... Buraya gelişimiz bir rüya gibi şu an. Bir bebeğimiz mi olacak şimdi bizim? Bu fotoğraftaki minik nokta bizim mi şimdi?"
"Sanırım biz şu an ve sonrasında bebeğimiz doğana kadar bunu idrak edemeyeceğiz," diye kıkırdadı. "Çünkü ben de bu durumun yeni yeni farkına varıyorum." Annelik duygusu tüm benliğini sarmış, bedeni çoktan şu an bile etrafına mutluluk saçan bebeğin varlığına şimdiden alışmıştı.
"Şimdi ne yapıyoruz?"
"Bilmem yani bu saat oldu aslında okula geçsek iyi olur. Bugün keman dersim var," birden öğlen dersinin olduğunu hatırlayarak saatine baktı ve derse sadece bir saatin kaldığını görünce bir an panikledi. "Hatta bir saat sonra. Geç kalmayalım, hemen gidelim Savaş."
"Tamam gideriz bir tanem de bizimkilerle ne zaman paylaşacağız bu güzel haberi?"
"Bu akşam annemlere yemeğe gidelim, okuldan çıkar çıkmaz köşke geçeriz. Hatta arıyorum şimdi, akşam geleceğimizi haber vereceğim. Neslihan ablayı aramamız gerekiyor. Bari evine gitsin bu akşam kadın."
Çantasını biraz karıştırarak telefonunu çıkarıp annesinin numarasını tuşladı. Birkaç çalıştan sonra annesinin sesi kulağına doldu.
"Gül, nasılsın kızım? Savaş nasıl?"
"Çok iyiyim annem... Savaş da çok iyi. Anne... Bu akşam biz dersten çıkınca size gelmek istiyoruz."
"Bir terslik yok değil mi Gül?"
"Yok anneciğim ne tersliği? Aşk olsun, insanın annesinin evine gelmesi için illaki bir terslik olması mı gerekiyor?"
"O nasıl söz yavrum? Gelin tabii, bekliyoruz akşam."
"Görüşürüz anneciğim. Anne..."
"Efendim yavrum?"
"Rica etsem, o bol tarçınlıyle üzerine bol pudra şekeri dökülmüş elmalı kurabiyelerinden yapar mısın?" diye sorarken ağzı sulanmış neredeyse ağzının suyu akma noktasına gelmişti.
"Allah Allah yavrum nerden geldi aklına elmalı kurabiye?" diye merakla soran annesini "Öyle birden aklıma geldi işte, böyle canım tatlı bir şeyler istedi bir an," diye yanıtlarken Savaş'ın kendisini pür dikkat dinlediğinin farkında değildi.
Gül'ün canının yiyecek bir şeyler çekmiş olması içten içe hoşuna gitmişti Savaş'ın. Bunun elmalı kurabiye olması onu şaşırtsa da o an onun için bütün pastaneyi satın alabilirdi. Daha şimdiden güzeller güzeli karısının aşerdiğine şahit olmak gülümsetti genç adamı.
Piraye Hanım'ın sesi telefondan duyulmaya devam ediyordu. "Tamam. Öyle olsun bakalım, küçük hanım. Bu gece yemeği de birlikte yeriz, okuldan sonra yemeyin bir şey tamam mı, kızım?"
"Tamam anneciğim, yemeyiz bir şey."
"Hadi bakalım iyi dersler ikinize de."
"Teşekkür ederim anneciğim." Dedi ve telefonu kapatıp tekrar çantasına koyduktan sonra el ele tutuşup arabaya doğru yürüdüler. Savaş Gül'ün kapısını açarak binmesine yardımcı olduktan sonra kendisi de yerine geçerek arabayı çalıştırdı ve iki âşık kendilerini bekleyen öğrencilerini bekletmemek adına okula gitmek üzere yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLER VE DUDAKLAR~TAMAMLANDI✔
RomanceTam her şeyin bittiğine kendini inandırmışken, karşısına çıkan bir çift yeşil gözle hayatı kökünden değişecek olan bir adam... Yıllardır ona karşı duyduğu aşkı kalbinde sessizce büyüten, sadece kendi içinde yaşamayı seçen bir genç kız... Ani bir ö...