27.Bölüm

338 61 0
                                    

Keyifli okumalar <3

__________

Gül ile Savaş, sabah uyanır uyanmaz ilk iş olarak soluğu hastanede aldılar. Birazdan Gül'e hamileliğin olup olmadığının kanıtlanması için kan tahlili yapılacak ardından hastane tarafından yönlendirildikleri doktor tarafından ultrasonla muayene edilecekti. Uzunca bir bekleyişin ardından kendisine "Gül Demiroğlu" diye seslenen hemşireyi oturduğu yerden kalkarak "Benim," diye yanıtladı.

"Gül Hanım, benimle gelin önce kanınızı alalım."

"Tabii."

"Buyrun, beni takip edin lütfen."

Savaş Gül'ü bir an olsun yalnız bırakmıyor, elini sımsıkı tutarak ona destek oluyordu. Genç hemşire önce Gül'ün koluna damar yolunu bulmasının kolaylaşması adına geniş bir bant bağlayıp sıktı. Ardından bir enjektör yardımıyla bulduğu damardan bir tüp kan çekip iğnenin girdiği yere enfeksiyon kapmaması için bir pamuk bastırdı. "Pamuğu biraz böyle tutun Gül Hanım, geçmiş olsun."

Gül hemşirenin gösterdiğigibi pamuğu koluna bastırırken "Sonuçlar ne zaman çıkar peki hemşire hanım?" diye soran Savaş'ı "Ben tahlilinizi hemen laboratuara göndereceğim incelenmesi için, birkaç saat içinde doktorunuza ulaştırmış oluruz," diye yanıtladı hemşire.

Gül Savaş'ın yardımıyla yavaşça sedyeden indikten sonra kan alma ünitesinden çıkarak, iki âşık hastanenin kafeteryasına inip, sonuçların çıkmasını beklemek için asansöre bindiler. Aç karnına tahlil yaptırdığı için Gül kan alımından sonra biraz halsiz düşmüştü. Bu yüzden Savaş elinde bir bardak dolusu portakal suyuyla masaya dönerek elleriyle içirdi karısına.

"Çok teşekkür ederim," dedi ve portakal suyundan bir yudum aldı. "Portakal suyu çok iyi geldi."

"Oh yarasın benim bir tanelerime..."

"Sen nasıl bir adamsın böyle... Bebeğimiz, senin gibi bir babası olacağı için çok şanslı."

"Bence bebeğimiz, senin gibi bir anneye sahip olacağı için çok şanslı."

Aradan geçen bir saatin sonunda hastanenin kadın doğum kliniğine çıkarak kapının önündeki hemşireye bilgilerini aktardıklarında hemşire dosyasına bakıp başıyla onayladı kendilerini. "Buyrun Gül Hanım, doktor hanım içeride ve tahlil sonuçları kendisinin elinde, sizleri bekliyor."

Kapıyı tıklatıp içeri girdikten sonra orta yaşlı sevimli bir doktor karşıladı onları. "Hoş geldiniz, Gül Hanım." Daha fazla ayakta kalmamaları için hemen masasının önünde karşılıklı duran tekli koltuklara buyur etti. "Buyrun oturun şöyle."

Gül ve Savaş karşılıklı duran koltuklara yerleşirken doktor da kendi yerine yerleşip önündeki dosyada duran Gül'ün tahlil sonuçlarına bakıp tekrar onlara döndü.

"Evet, Gül Hanım... Tahlil sonuçlarınızı inceledim ve tebrik ederim; bir bebek bekliyorsunuz."

"Teşekkür ederim."

"İsterseniz şöyle geçin, bebeğinize bir de ultrasonda bakalım. Sizi bir muayene edelim."

Savaş eşinin elinden tutarak oturduğu yerden kalkmasına yardımcı olurken doktor da az ilerdeki sedyenin yanına doğru gitti ve sedyeyi işaret ederek "Buyrun, Gül Hanım şöyle uzanın, kazağınızı sıyırın birazcık," dedi. Gül hemen sedyeye uzanıp kazağını yukarı doğru sıyırıp karnını açarak doktorun dediklerini yaptı ardından önce ilk sıkışta biraz ürperse de sonradan alışacağı soğuk jeli hissetti sonra da karnında jelin üzerinde gezinen probu. Garip bir heyecan sardı bedenini ve merakla izledi adım adım doktorun haraketlerini. Savaş ise nefesini tutmuş, gözlerini ekranda beliren anlamlandıramadığı karalığa sabitlemişti.

GÜLLER VE DUDAKLAR~TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin