Konser biter bitmez Gül kemanını piyanonun yanında duran kılıfına özenle yerleştirdikten sonra, anakucağında uykuya dalmak üzere olankızını görünce gülümseyerek kollarına aldı. Savaş sanki bir rüyaymış gibidalgın dalgın izliyordu güzeller güzeli karısı ve kızlarını. Küçük kızı henüzüç aylık olsa da onu her gördüğünde ellerini kollarını oynatıp gülümsüyor, babasının kollarında huzur buluyordu. Bu da Savaş'ı mutlulukla dolduruyor, adeta eritiyordu. Kızına duyduğu aşkbambaşkaydı genç adamın, onun kollarında olmasa da şu anda annesinin sıcacık kucağında uykuya dalışını tebessümle izledi. Sonra da merdivenlerden yavaşça birlikte yukarıçıkarken bir eli Gül'ün belinde, eli elindeydi. Dikkatlice beşiğine bıraktılar minik İlknur'u ve yatak odalarına geçtiklerinde kapıyı sıkıca kapattı Savaş. Artık zaman tamamen birbirleri için akıyordu.
Bir eliyle belinden kavrayıp diğer eliyle saçlarını okşadı sevmelere doyamadığı karısının ardından dudaklarına kapandı. Özlem dolu öpücüktü bu. Sanki onu yıllardır görmüyormuşçasına bir özlem ve açlıkla bezenmiş bir öpücük...
Aniden dudaklarında hissettiği taptığı dudaklarla başı dönmüş bir yandan da şaşkındı genç kadın. Kendini hafifçe geri çekerken nefesi hâlâ düzensizdi. "Bu neydi şimdi?" diye sordu nefes nefese.
"Bu aşk sevgilim... Sana her baktığımda nasıl kalbimi titrettiğini, beni her öpüşünde nasıl nefesimi kestiğini gör istiyorum. Bir de seni özlüyorum tabii. Hem de her gün, her saniye. Bir de..."
"Bir de ne?"
"Bir de az önce kızımızı uyuturkenki halin, ayrıca onu emzirirken aranızda kurulan o tarifsiz bağ, anne kız haliniz öyle güzel ki bakmaya doyamıyorum. Her şey o kadar güzel ki, bazen ben bu kadar güzelliği hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum."
"Sen olmasan ben bir hiçim, Savaş. İnan bana ben senden başkasını hayatımda asla istemedim. Çok şükür ki gönlümdeki oldu. Hep seninle bir aile kurmayı hayal ettim ben, sadece seninle evlenip senden çocuklarım olmalıydı. Öyle mutluyum ki sen buradasın, benimlesin. Kızımız yan odada mışıl mışıl uyuyor."
Karşılıklı ettikleri aşk ve tutku kokan sözlerlemest olmuşlardı iki âşık, hoş birbirlerine olan aşklarını ne kadarını dilegetirebilirlerse hep yetersiz kalırdı çünkü kalplerinde hssettikleri aşksözlerden çok daha fazlasıydı. Şimdi bir de bu aşkın armağanı bahşedilmiştikendilerine... Gül de Savaş da bu yaşadıkları şeylere ne kadar şükretseler hepazdı. Çekinmiyorlardı birbirlerine aşklarını göstermekten, esirgemiyorlardıbirbirlerine karşı hissettiklerini... Sevinç ya da hüzün bütünduyguları hep en uçta yaşamaktan kaçmıyorlardı.
İlk başlarda Gül çekingen davransa da Savaş bukonuda Gül'ü her defasında cesaretlendirmekten hiç vazgeçmedi, hep kendisinekarşı cesur olmasını istedi genç adam, ondan utanmamasını ve sevgisinikısıtlmaması konusunda hep güç verdi ona. Gerçi o ne yaparsa yapsin koşulsuzseviyordu karısın, ona sevmeyi öğretmişti ne de olsa, küçücük bir çocukkenkeşfetmişti kalbini.
Zamanla taş duvarlarını yine o yıkmış yerine sonsuz bir aşk inşa etmişti. Hayat boyunca onun için ne yapsa hep azdı hep korkacaktı genç adam yaşadığı bu güzelliklere yetememekten ancak yine de aşkından ona duyduğu bu koşulsuz sevgiden.
Genç kadının avuçlarına bıraktığı küçücük kalbinisonsuz bir aşkla doldurmaktan asla çekinmeyecekti. Evet geç kalmıştı onusevmeye ancak şimdi geçmiş yerine kocaman umut dolu bir gelecek vardı önlerinde.
İlknur Hanım'ın birbirlerine emanet ettiği iki kalpti onlar, farklı zamanlarda farklı şehirlerde çizilmişti kaderleri ve yine farklı zamanlarda yolları kesişmiş, bir kemanın yayından süzülen tek bir notada birleşmişti sonsuza kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLER VE DUDAKLAR~TAMAMLANDI✔
RomanceTam her şeyin bittiğine kendini inandırmışken, karşısına çıkan bir çift yeşil gözle hayatı kökünden değişecek olan bir adam... Yıllardır ona karşı duyduğu aşkı kalbinde sessizce büyüten, sadece kendi içinde yaşamayı seçen bir genç kız... Ani bir ö...