Merhaba!
İşte karşınızda 3.Bölüm.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
Keyifli okumalar<3
__________
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Halbuki sadece birkaç saat önce yatmış ancak çok az uyuyabilmişti. Aylardır böyle bir sabaha uyanmak için yanıp tutuşuyordu. Hızla yatağından kalkıp banyoya koştu. Her sabah yaptığı gibi önce ılık duşunu alıp sonra da gardırobundan bedenine tam oturan boğazlı koyu yeşil renkli triko bir elbise seçerek giyindi. Onu şık bir kolyeyle kombinleyip, sadece gözlerinin ön planda olduğu bir göz makyajıyla tamamladı. Dudakları için ise şeffaf bir parlatıcı kullanmayı yeterli bulmuştu.
Çok erken bir saat olduğu için hava henüz aydınlanmamış, güneş daha doğmamıştı. Hazır henüz kimse uyanmamışken aşağıya inip ailesine sürpriz yapmak istemişti. Vakit kaybetmeden bu planını devreye sokup kahvaltıyı hazırlamaya koyuldu.
İşe ilk olarak kahvaltılıkları buzdolabından çıkartmakla başlayıp bir yandan demlenmesi için çayı, haşlanmaları için de yumurtaları ocağa koydu. Elindeki salatalıkları keserken bir parçasını alıp keyifle ağzına attı. En son ne zaman böyle zengin ve keyifli bir kahvaltı ettiğini neredeyse hatırlamıyordu.Tek başına ettiği kahvaltıyla ailesi ile ettiği kahvaltının arasında dağlar kadar fark vardı. Kruvasan ve Fransız kahvesiyle edilen kahvaltının kesinlikle Türk kahvaltısının yerini tutmadığının bir kez daha farkına varmıştı.
Sabah ilk uyanan Mahir bey olmuştu. Yani genelde öyle olurdu. Ancak bu sabah roller değişmiş, ilk uyanan Gül olmuştu. Mahir Bey merdivenlerden indiği anda burnuna dolan kokular şaşırtsa da kokunun mutfaktan geldiğini anlaması uzun sürmedi. Kokuyu takip ederek mutfağa doğru ilerleyerek gördüğü manzarayla olduğu yerde duraksadı. Kızının neşeyle kahvaltıyı hazırlayışını izlemeye başladı.
Birkaç dakika izledikten sonra elini yaslandığı mutfak kapısının pervazından çekerek "Günaydın." diyerek içeri doğru yürüdü.
Genç kız duyduğu sesle bir an irkildi. Ancak karşısında babasını görmesiyle o karşı konulmaz gülümsemesi yüzüne yerleşmişti. "Günaydın babaların en yakışıklısı." diye şakıdı.
"Hayırdır Gül prensesim uyuyamadın mı?"
Hayır anlamında başını salladı. "Uyuyamadım... Uyuyamayınca da kalkıp kahvaltıyı hazırlayayım dedim."
Mahir Bey'in gözü tezgahın üzerinde duran tabaklara kaydı. "Neler hazırlamışsın öyle... zahmet etmeseydin keşke."
"Aşk olsun babacığım ne zahmeti? Tam dört aydır böyle bir kahvaltının hasretini çekiyorum, yalnız da hiç tadı çıkmıyor ki. Ben de erken uyanınca kahvaltıyı hazırlamak istedim hepsi bu."
"Bense bu sabah Boğaz'da yeriz diye düşünmüştüm."
"Boğaz'da da yarın sabah yeriz," diyerek babasının iki yanağına da kocaman öpücükler bırakarak önündeki peynir tabağını düzenlerken sözlerini devam ettirdi. "Bugün İlknur Hanım'ı ziyarete gideyim diyorum, çok özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLER VE DUDAKLAR~TAMAMLANDI✔
RomanceTam her şeyin bittiğine kendini inandırmışken, karşısına çıkan bir çift yeşil gözle hayatı kökünden değişecek olan bir adam... Yıllardır ona karşı duyduğu aşkı kalbinde sessizce büyüten, sadece kendi içinde yaşamayı seçen bir genç kız... Ani bir ö...