Hülya'yı güç bela gitmeye ikna edip Duygu'nun arkasından yürüyerek iki dedesinin olduğu masaya oturdu Burak. Gözleri, ona hiç bakmayan; ama hala Eylem ve Merve ile gülücükler saçarak dans eden Duygu'daydı. Az önce Hülya ile onu görmesi tercih edeceği bir durum değildi ve Hülya nişan günü yine kötü hissederek içmiş, yoldan geldiği için uğrayamamıştı belki davete.
Başkalarına göre eski kız arkadaşı olan kadın, düğüne davet edilenler arasında değildi elbette, ama neden geldiğini az çok anlayabiliyordu. Sevdiği adam ondan bambaşka bir kadınla evlenirken her kadının bu kadarını yapmaya hakkı olurdu galiba. Hak vermese de anlıyordu.
Bu anlayışlar hiç iyi yere gitmiyordu yalnız. Duygu bir ay önce nişanda, Cihan'ın lafını ettiğinde demediğini bırakmamaya ramak kaldığını hatırlıyordu. Kaldı ki, Cihan'ı kimse bilmiyor, tanımıyordu. Görseler bile üstünü örtmek kolay olurdu.
Ya Hülya'yı biri görseydi? Gelen Duygu dışında biri olsaydı...
Cihan da burada olsaydı mesela ve Duygu'yu o şekilde gören kendisi olsaydı...
Siktir. Ne yapabilecektim ki? Çok kötü oldu bu. Yaptığım bir şey olsa gam yemeyeceğim.
Hülya ile seks yapmamıştı, duvar dibinde. Özlemle öpüştükten sonra Duygu geldiğinde, Hülya her şeyi hazırlamıştı, ancak Burak tamamlamamıştı. Bunu Duygu'ya nasıl söyleyecekti, söylemesine gerek var mıydı dedesini dinlemek yerine iç sesiyle kavga ediyordu.
"Alacağım ayağımın altına artık, düğün müğün dinlemeyeceğim ha!"
"Affedersin dede ne diyordun?"
"Sen ne taktın Duygu'ya, karışıklıkta ben göremedim. Aferin dayılarının hepsi bilezik almış, kıymışlar parama."
Burak ne mi takmıştı? Takmamıştı, ama takacaktı. Ona kalsa hiçbir şey takmazdı. Menekşe ablanın yanına o gün, takıları seçme işi bittikten sonra Duygu'yu almaya gittiğinde cebine bir kutu sokuşturmuştu kadın. Ne olduğuna bile bakmamıştı paketini bozmamak için. Şimdi mecburen açıp dedesine gösterecekti. Saçma sapan bir şey olduğunu düşünmüyordu, hatta en iyisini seçtiğinden şüphesi yoktu; ama aklı Duygu'nun düğün sonrası koparması muhtemel fırtınadayken iyiyi kötüyü ayırt edecek hali yoktu.
"Ben evde takarım diye düşünmüştüm. Size göstereyim dede."
Sabah evden çıkarken son anda hatırlayıp atmıştı cebine. Portmantoda anahtar çanağında bulundurması epey yardımcı olmuştu tabii yanına almasına. İçinden ne çıkacağından bihaber dedelerinin meraklı gözleri önünde açtı kutuyu.
İki dedesi ve babaannesinin memnun bakışları altında eğdi gözlerini kutuya. Menekşe ablası ne yapmıştı böyle? Çok güzeldi. Duygu sanki gerçekten karısı olmuş gibi seçmişti tabii bunu. Bilmiyordu ki, sahte evlilik için aşırı pahalı bir hediyeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)
General FictionSoymak için girdiği evde Duygu'yu beklemediği bir sürpriz karşıladı. Elinde gösterdiği telefonda yazılı numara 155 olan ev sahibinin başparmağı arama tuşunda, ateş eden gözleri kadındaydı. Yapması gereken seçim basitti. Ya yıllar boyu sürecek hapish...