Burak duyduklarını sindiremeden körükten ilerledi, köşeyi döndüğünde geri dönmeye geç kaldığının bilinciyle uçağa bindi. Bu uçağa binmesini sağlayacak ayarlamalara sahip bir pasaportu olmadığı için arkada kaldı Duygu. Onunla hatırladığı ilk güzel, dingin anından yadigâr kuş tüyünü cebinden çıkardı ve görevli kadının ona baktığını fark etmeden avcunun içine aldı. Dudaklarının hizasına kaldırdıktan sonra sevdiği adamdan tarafa doğru üfledi. Tüyün önce yere düşer gibi yapıp sonra yukarı doğru aheste aheste havalanmasını, artık dönmeyeceklerini bildiği anne babasıyla vedalaşır gibi izledi. Burak da böyle uçup gidecekti işte. Kalbiyle beraber...
Duygu tüyden daha yavaş hareketlerle havaalanından çıktığında, gecikme olmadan havalanan uçakta yanına fazladan aldığı kalpten habersiz Burak da vardı. Gittikleri farklı güzergâhlar, onları farklı saatlerde yerlerine ulaştırdığında, Burak on beş saatin sonunda akşamüzeri dedesinde olurken Duygu on beş saattir ağlıyordu. Eve geldiğinde ağlamaktan gözleri şişmiş kadın için Cihan, ne yapacağını bilemez halde sadece saç okşamayı akıl ederken Duygu bir noktada toparlanması ve hayatına kaldığı yerden devam etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yakınlık derecesinden bağımsız olarak sekiz yılda bir birisi onu hayatından çıkarmaya çalışıyordu. Daha önce de başına gelmişti. Öldürmeyen Allah üç gün, üç gece tüm ana yönleri soğuk, açlık, tehlike, korku ile yer değiştirdiği halde onun yaşamasını istemişti. Yaşamasını, ayağa kalkmasını, devam etmesini...
Cihan yanındaydı şimdilik, bunun çok kısa süre içinde değişeceğinin farkındaydı. Çünkü Canan'ın konuşmalarından ve o söylediği anda Cihan'ın kaş gözünden, hayatına alacağı yeni birisi olacağını çıkarmıştı geçen gün. Burak'ı beklediği, onun yerine koca bir hiç aldığı gün... Cihan için mutluydu, Canan onu her kimle tanıştıracaksa abisi için en iyisini istediğinden şüphe duyması bencillik olurdu. Kendi hayatını Duygu için harcayan, bundan bir gün şikayet etmeyen, gocunmayan adam, onu geride bırakmaya karar verdiğinde bile her türlü düzenlemeyi yapmadan önce adım atmamıştı. Biraz daha dedi içinden, saçlarımı biraz daha okşasın, sonra yolundan alıkoymayacağım onu.
"Duygu, hadi bir şeyler ye küçüğüm."
"Canım istemiyor."
"Canın yemesin istemiyorsa, sen yiyeceksin. Sabahın beşi oldu, tek lokma yemedin." Yemek yemesi için ona iki saat dil döküleceğini söyleseler yemek yerken gülerdi. Cihan geç saat dememiş, açık bir yer bulup ona çeşit çeşit yiyecek getirmişti. Süt ısıtmış, aldıkları soğuduğu için sandviç yapmıştı. Duygu normal şartlarda hepsini sırayla yiyecek kapasitedeyken iştahı kaçmış halde yataktan çıkmamıştı.
"Israr etme Cihan. Biraz daha böyle kalayım, yiyeceğim söz."
"Yiyeceksin tabii, yemek zorundasın. İki saat veriyorum sana. Yanlış anlama, uyuman için, ağla diye değil." Cihan odadan çıkınca ağlaya ağlaya uyudu Duygu. Bunun için yönerge almamıştı neticede. Gözlerini açtığında saat on bire geliyordu. Uyandırmadığı için Cihan'a minnet duydu, yine. Bedeni dinlenmişti beyin yorgunluğuna rağmen. Orası korkunç bir karmaşanın içinde, depoya atamayacağı kadar umutsuzdu, mutsuzdu. Ayaklarını aşağı sallandırdığında bir süre bekledi. Zemin buz gibi olmasına rağmen giymedi terliklerini. Soğuk veya sıcak, haz veya tiksinti, nefret veya hoşlanma bunlar kalbi olanların düşünmesi gereken detaylardı. Duygu kalpsiz yaşamanın yollarını bulacaktı, daha çok işi vardı.
Tam yirmi saat önce arkasına bile bakmadan kıta değiştiren bir adamın boşanmak istediği, gözden çıkardığı kadın olarak çıktı yataktan. Onun adı da Duygu ise, bu sıfatları bir kez eklerdi adının önüne, bir daha ikisi birden olmayacaktı, olmadı da. Burak zaten gitmişti, boşanma celbi daha ona gelmeden yerini bildiği avukata gitti ertesi gün. Kendisinin avukat tutmayacağını, anlaşmalı boşanma için her türlü şartı yerine getireceğini bildirdi, mümkünse bunun en kısa sürede gerçekleşmesini talep etti ondan. Burak, Cihan'ın Duygu için hesaplarına dâhil ettiği maddi kaynaktan öteye geçememişti. Duygu ise bir oyun olduğunu bilmeden giriştiği bu evcilik oyununda aşkı zaten hesaba bile katmamıştı. Kendiliğinden geldiğinde sanki hep oradaymış gibi bütünleşmişti onunla, kabullenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)
Fiksi UmumSoymak için girdiği evde Duygu'yu beklemediği bir sürpriz karşıladı. Elinde gösterdiği telefonda yazılı numara 155 olan ev sahibinin başparmağı arama tuşunda, ateş eden gözleri kadındaydı. Yapması gereken seçim basitti. Ya yıllar boyu sürecek hapish...