⭐⭐⭐Teoman/Mavi Kuş ile Küçük Kız⭐⭐⭐
Burak'ın iki kelimesi odanın ortasına düşmüş bomba etkisi yarattı. İki kadın da git eyleminin arkasına iliştirilen Hülya adını yanlış duyduğundan emindi. Duygu o kadar beklemiyordu ki kovulmamayı hala geriliyordu kapıya doğru.
"Yanlış anladım sanırım. Duygu mu demek istedin tatlım?"
"Hayır, sana dedim Hülya git artık."
"Sen kafayı mı yedin? Kim, kim aklın karıştı bir ayda. Sahte olan o. Nikâh sahte. Karın sahte. Ben izin verdim buna hatırlarsan Burak."
"Sonra konuşuruz Hülya. Şimdi gitmen gerek. En başta gelmemeliydin."
Duygu havaya saçılan her bir harf pinpon topuymuş gibi bir adama bir kadına bakarken kendi pinpon topları nerelere saçıldı arayıp bulmak isterdi. Söyleyecek o kadar şeyi vardı ki, bir iki gece öncenin aksine. İkisine de küfür etmek ilk önceliği olacaktı ilk harfi biri kopya verir vermez.
Burak'ı da anlamıyordu. Kadını yatak odasına çıkarıp bir güzel soymuşken en başta gelmemesi istenmeyen bir durum olmamalıydı.
"Ne konuşacağız ya, doğru cümleyi kurmanı bekliyorum."
"Kurdum zaten, nesini anlamadın? Hülya lütfen gider misin? Zorluk çıkarma."
"Zorluk mu? Zorluk mu oldum şimdi ben? Ne olduğu belirsiz bir kadın için beni harcadığını unutacak mıyım ben sence? Bana git demen hakaret etmen demen. Farkında mısın?"
"Hakaret etmiyorum. Sadece gitmeni istiyorum. Duygu sen de odana git. Geleceğim az sonra."
Şu an bu odada, bu katta, hatta bu evde bile ne işi olduğunu, arkasına bakmadan çekip gitmesi gerektiğini biliyordu Duygu. Gel gör ki, uyuşan bacaklarla yürümek zordu. Gözleri yanmaya başladığında adım attı ve odadan çıktı.
"Karının yanına gideceksin demek? Aranızda bu kadar samimi bir ilişki söz konusuydu da bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"
Burak kapıdan ağlamaklı gözlerle çıkan Duygu'ya yetişmek, ona işin aslının görünenle alakası olmadığını anlatmak istiyordu. Hülya gitmeden bunu yapması imkansızdı. Geçmişte onu mutlu ettiği anların hatrına onu rencide etmemeyi seçmişti; ama bu, karşısında iç çamaşırlarıyla dikilen kadının ilgisini çekmiyor gibiydi. Uzatmamaya karar verdi.
"Valdo'yla yattın mı?"
Beklemediği soruyla gözü kararmış gibi sendeleyen Hülya, tutunacak bir yer aranarak baktı erkek arkadaşına. Babasının İsveç'teki iş yerini aramaya kadar vardırmıştı şüphelerini ve hiç tereddüt etmeden kurduğu bu cümle onu çoktan gözden çıkardığının kanıtı niteliğindeydi. İnkâr etmekten başka ne yapacağını bilemedi.
"Bunu bana nasıl yakıştırırsın? Burak ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?"
"Hülya, ben seni sevdim. Dört yıl bekledim seninle birlikte olabilmek için. Yurt dışında olduğun halde, beni defalarca reddettiğin halde hep sen vardın hayallerimde. Ne değişti? Ne zaman değişti?"
Hülya ailen öldüğünde diyemezdi. İlgi manyağı, egoist kadınlar gibi Burak'ın şiddete meyilli o anlarında yanında olmayıp başka kollarda ısındığını dile getiremezdi.
"Hiçbir şey değişmedi. Sen değiştin. Duygu denen kadın sana neler vaat ediyor bilmiyorum; ama ben seni seviyorum."
Keşke bir şey vaat etse. Keşke bir şey olur bizden dese. Dört yıl değil ömür boyu beklerim onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)
General FictionSoymak için girdiği evde Duygu'yu beklemediği bir sürpriz karşıladı. Elinde gösterdiği telefonda yazılı numara 155 olan ev sahibinin başparmağı arama tuşunda, ateş eden gözleri kadındaydı. Yapması gereken seçim basitti. Ya yıllar boyu sürecek hapish...