30. BÖLÜM

6.4K 674 734
                                    

⭐⭐⭐Sevda Kuşun Kanadında/Cem Karaca ⭐⭐⭐

Sabah korkunç bir baş ağrısı ve dün geceden imgelerle her zamankinden daha geç uyandı Burak. Saat çoktan onu geçmişti ve Duygu'nun ablasıyla buluşmak için öğleden önce galeride olmalıydı. Yine de yatakta uzanarak geçireceği bir dakika dün gece neler olduğunu enine boyuna düşünmek için faydalı olabilirdi.

Duygu evden çıktıktan sonra odasına gitmiş ve Duygu gelene dek her daim boş olan misafir odasının nasıl daha boş görünebildiğine hayretle şahitlik etmişti. Onu öldüreceğinden emin olduğu pisi pisilerin eksikliği, kalbini kıracak deseler diyen kişinin yüzüne defalarca hapşırırdı. Beş dakika önce yaşanan ayrılık kabir azabıymış gibi çökmüştü üstüne.

O beş dakikada Hülya defalarca mesaj atmış, özür dilemiş, sayısız cevapsız çağrıyla gerçeği Burak'ın yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Bu tokat Cihan'ın onu bir güzel benzetmesinden daha fazla yakmıştı canını. Kendi salaklığı ve acizliğine karşıydı bu yanmışlık.

"Kaç yıldır aldatılıyorum ki ben? Her gidişinde mi? Küfürler kovalasın beni. Hıyarım ben ya!"

Duygu'nun evdeki varlığı yittiğinde, derli toplu odanın belki de ilk kez dağınık olduğu, yan yana yattıkları o gece milattan önceye ait bir tarih sahnesi gibi hatıralarında yerini almıştı. Boşluğuna katlanamadığı evde daha fazla kurmamak için kalamayacağını anladığı anda Teoman'ı arayıp Eylem'i evden kovalamasını istemişti. Çünkü Eylem tam anlamıyla Duygu fanıydı ve onunla konuşulacakları az çok tahmin edebiliyordu. Konu belindeki gamzelerden, elindeki memelerden, kısacası Duygu'nun bilmem nerelerindeki bir yerlerinden iki adım öteye geçemiyordu Eylem ağzını her açtığında. Erkek erkeğe dertleşmeye, sahte karısına duyduğu her neyse başka bir adamın tarafsız görüşüne ihtiyaç duymuştu Burak.

Uğradığı marketten önüne gelen her dereceden alkol içeren şişeyi satın aldığında soluğu en yakın arkadaşının evinde almıştı. Kapıyı açan Eylem suya düşen hayallerinin habercisiydi. Nitekim tüm gece Duygu'yu övmüş, zaten aklı ondan uzaklaşamayan adamı allak bullak etmişti. İçtikçe içmiş, sarhoş olmaya yakın içinde tutamadıklarını ikisini de sessizliğe uğratarak bir bir anlatmıştı. Kusan insanların rahatlığını ağzından çıkan her kelime ile iliklerine kadar hissetmişti. Para vererek dedesini memnun etmek için tuttuğu sahte geline aşık olmuştu işte, olan buydu.

Onların vereceği tepkiyi; dönen oda, baş, mideyle birlikte tüm dikkatini azami şekilde bir arada tutmaya özen göstererek beklemişti. Yargılanmak, istediği son şeydi. Hırsız bir kadındı Duygu. Değer verdiği insanların ne düşündüğü kendi aklı yetmeyince daha bir önemli hale geliyordu. Uzun bir sessizliğin ardından Burak çişini altına yapmak üzereyken ilk Teo konuştu.

"Sahte olan bu evliliği gerçek yapmak senin elinde dostum. Hülya bitmiş senin için."

Bitti bitti.

"Burki sen manyak mısın? Ciddi ciddi yatmamış karısıyla. İlik gibi kadın her gün önünde görsel şölen gibi resmi geçit yapıyor ve sen sahte diye elini bile sürmüyor musun? Doğru söyle kuşun mu ötmüyor?"

Kuş mu? Kedileri var onun ne kuşu?

"Eylem, hayatım biraz bodoslama daldın sanki."

"Sapık, benim kuşumdan mı bahsediyorsun sen yine? Kuşum ötüyor, yani öyle umuyorum."

"Bak gördün mü Teo, emin değil işte. Yazık Duygu'cuğuma, gençliğinin baharında kime denk gelmiş?"

Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin