28. BÖLÜM

4.5K 500 462
                                    

⭐⭐⭐YYK/Ölsem Yeridir⭐⭐⭐

Sessizlik uzayınca Duygu, Burak'a aldırış etmeden banyodan ihtiyacı olan malzemeleri almaya gitti. Verecek bir cevabı olmayan insanların yapacak çok işleri olurdu. Düşünmesi için uykusuz kalacağı koca bir gece vardı önünde onu bekleyen. Büyük ihtimal öyle demek istememişti ve onda gözü olduğunu düşünmüştü. Hülya'nın yokluğu ikisi için ne anlam ifade edecekti ki yoksa? Üstelik Cihan varken...

Gözlerini sımsıkı yumdu, kafasını sallayıp saçma fikirler barındıran bulutları sise çevirdi. Sis çarçabuk dağıldı ve salona geri geldiğinde kanepeye oturmuş, kapalı gözlerle başını arkaya vermiş olan adamın yanına çöküp kuruyan kanları ıslak pamukla temizlemeye başladı. İrkilen adam yerinde doğrulunca üzerine eğilmiş kadınla alınları tokuştu.

"Of, koca kafalı. Dağıttın alnımı."

"Aaah! Yapma dedim ya."

"Minik ellerinle bana dokunma dedin, pamukla temas ediyorum, al bak."

Gülümsemesine engel olamayan Burak, itiraz edemediği gibi kendini işin uzmanının becerikli, hızlı minik ellerindeki ıslak pamuğa bıraktı. Elleriyle dokunup karnına kramplar sokmuyordu neticede. Duygu öyle inanmıştı en azından, üstemeledi. Öyle dikkatli ve öylesine güzeldi ki... Silkeledi başını aniden. Ağrıdığını da o zaman fark etti. Cihan sağlam çakmıştı doğrusu. Az hasarla kurtulmuş olduğuna şükretti.

"Aaah!"

"Üf üf üf üf! Acıttım mı?"

"Hayır, acıtmadın. Sen birinin canını acıtabilir misin ki?"

"Mallarını çaldığım kişilere sormak lazım."

"Öyle değil, fiziki olarak."

"Bilmem, denemedim hiç."

Bana tokat at desem, parmağının ucuyla dokunursun herhalde.

Temizlediği kanlardan sonra gazlı beze batikon döken Duygu yaranın etrafını temizledi. Sol gözünün etrafına yayılan morluğa bakarak birinin sağ kroşesi iyiymiş derdi normal şartlarda; ama Burak kapı çarptığını söylemişti. Nasıl bir arabanın kapısı bir seksenden fazla boya sahip olan bir hıyara çarpardı?

Aklı şimdi buna takıldı. Sırayla galerideki tüm arabaları gözden geçirdi hatırladığı kadarıyla. Özel sipariş üzerine geliyordu çoğu. Alayım da galeriye koyayım, yoldan geçen biri görür ve alır denilecek makineler değillerdi çünkü. O gün gördüğü hiçbiri bu etkiyi yapmazdı. Yeni gelen ne olabilirdi?

Yoksa?

"Haaaa!"

"Ne oldu?" Ölecek miyim?

Kadını hiçbir mimiğini kaçırmadan izleyen Burak, Duygu'nun tepkisine şaşırıp kaldı. Bilmediği bir dilde, alt yazısı da olmayan bir film gibiydi o. Meraktan ölüyor; ama anlamıyordu.

"Hiiiiç." Öleceğim meraktan.

Kapısı yukarı doğru açılan bir araba olabilirdi bu ancak. Galeride bugün çok güzel bir deneyimi kaçırıp kaçırmadığını merak etti. Keşke onu dinlemeyip gitseydi iş yerine. Belki deneme sürüşü yapmasına izin verirdi.

"Aklıma küfür ya."

Elleri Burak'ın yara olmayan her yerini kahverengiye boyarken ne yaptığının ayırdına varacak akılda değildi. Ne tür bir araba olduğunu sormasa çatlayacaktı. Burak da Duygu'da değişen bir şeyler olduğuna artık dudaklarına inen gazlı bezden sonra emin olmuştu.

Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin