33. BÖLÜM

1.9K 128 14
                                    

Yazın gelmesini böyle kutlayalım mı?

Daha güzel günlerde, çok başka kitaplarda buluşmak dileğiyle...

Devamını merak ederseniz
Kalbimi Geri Verir misin?
hemen hemen tüm kitap sitelerinde. Bazılarında tükendi bile.

❤❤❤

...

Gelen mesaja gülümsedi Cihan. Uzunca bir süre Burak'ın görmeyecek olduğu mesajı büyük bir keyifle yazdı. Giden mesajın ardından telefonu cebine atıp sessiz olma gayretiyle, dolapta tencere içine konulmuş ne varsa çıkaran kadını izlemeye başladı. Duygu, çıkarabileceği başka bir şey kalmadığına kanaat ettiğinden olsa gerek, kapattı buzdolabını. Uzun süre bir şey yemediği belli oluyordu, aç insanların aceleciliğiyle birkaç üzüm attı ağzına. Burak da acıkmıştı. Davet gelirse oturup yerdi onunla. O bunları düşünürken Duygu, ısınırken çıkardığı kokuyla daha iştah açıcı hale gelen tencereye eğildi. Burak'ın bir yandan gözleri gülerken bir yandan dikkat ettiği şeyle daldı mutfağa.

"Duygu saçların tutuşacak, ne yapıyorsun sen?"

İki elini birden uzatarak ilerlediği kadının tüm saçlarını kavradı, yukarı kaldırdı. Baş parmağıyla damağını kaldıran korkak Duygu dahil, kadının her duygu hali, Burak için son günlerde sadece şehvet çağrışımı yapıyordu.

"Saçlarım yeniden uzayabilir; ama ölürsem bir daha yaşayamam. Ödüm patladı."

"Hoş geldin kıvırcık."

Başını eğerek kapattı ocağın altını. Burak'ın törenle bıraktığı saçlarını bileğindeki tokayla tepesinde topladı. Her akşam yaptıkları, normal insanların akşam öğünü yedikleri saatmiş gibi iki kişilik hazırlamaya başladı masayı Duygu. Burak'ın aç olduğunu düşündüğünden mi, yoksa artık ne düşüneceğini bilemediğinden mi yapıyordu bunu takılmadı. İkisi de ilk on dakika konuşmadan kendi iç sesleriyle ortak oldular tabaklarındaki yemeğe. Burak nerede olduğunu delicesine merak ediyor, soramayacak sorularına her geçen saniye yenisini ekliyordu.

"Kedilerime baktığın için teşekkür ederim. Mama kaplarını doldurmuşsun."

"Onlar benim de kedilerim. Teşekküre gerek yok. Dip not düşeyim bu arada, üçüncü kez mama dolduruşum, senin gibi yiyorlar sürekli."

"Kahvaltıdan beri bir şey yemedim. Eline sağlık, Hünkar beğendi, değil mi bu?"

Kahvaltı ettin yani? Cihan'la aranız iyi yani? Cihan'a gitmediysen bavulunu toplamaya mı geldin yani?

"Evet, sen beğendin mi? Bırak hünkarları falan."

Hafif bir tebessümle başını salladı Duygu. Çok beğenmişti. Doyunca her şeyi aynı çabuklukta topladı ve iyi geceler diyerek odasına geçecek oldu. Burak kapısına ondan önce varınca şaşkınlıkla yüzüne baktı. Konuşmak istediğini anlayabiliyordu; ama bugün için yeterince konuşmuştu. Konuşmak yetmemiş dinlemişti de. Duymayı beklemediklerine yılların birikimiyle alışkın olan kulakları neler neler duyarak çağ atlamıştı adeta.

"Görüyorum Duygu, yorgunsun; ama neredeydin? Çok merak ettim seni."

"Yorgunum görüyorsun madem, lütfen biraz uyumama izin ver. Belki yarın konuşuruz. Sabah erken kalkmam gerek."

Erkenden kalkıp takı tasarım kursuna başlayacaktı yarın sabahtan itibaren. Yeni dönem için Menekşe ablası takvimi vermiş, Duygu da uçarak kabul etmişti dört gün önce. Burak'a söylemeyi atlamıştı; ama konuları bu değildi şu anda. Burak sabah sabah nereye gideceğini bilmediği, soramayacağı kadını rahat bırakmaya karar verdi. Yarın konuşabileceklerse şimdilik yarın da burada olacağıyla yetinecekti. Saat geç olmuştu, yarın iş vardı ve Burak da yorgundu. Ağır yük taşısa anca böyle ezilirdi duygularının altında. Düşünce yorgunluğunun bedbaht eden yanıyla Duygu sayesinde tanışmıştı ve bu tanışıklıktan hoşnut şekilde uyudu.

Kalbimi Geri Verir misin? (RAFLARDA ❤)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin