~35.Bölüm~

3.2K 149 28
                                    

~Yazardan ~
Zifiri karanlık da tek parlayan odanın penceresinden yasıyan ay ışıydı. Yaşlı kadın o pencerenin önüne geçip  gözlerin pür dikkat aya gitti. Ve aklında  dolanan seslere kulak verdi.

"Her uyanışın güneşin tam doğuşu gibi. Bende ise güneşin doğuşunu bekleyen deli aşık. Sen benim güneşim."

"Sanki güneşin tam olması sizi tamamlıyor... O yüzden tam doğduğunda gökyüzüne bakarak gülüyordunuz!"

Yaşlı kadın gözlerini sımsıkı kapattı. Çünkü dünüşdüklerine akıl sır erdiremiyordu. Gözlerini açıp aya son kez bakıp zifiri karanlığın içinde yürüp yatağının başucunda duran komidinin kapağını açtı. Gümüş bir kaplamalı olan ufak kutuyu alarak içini açtı. İçinde gümüş güneş şeklinde fakat biraz yıpranmış ve eski olduğunu gösteren bir broş vardı.

Yatağın üzerindeki siyah  olan ufak kutuyu eline alıp açtı. İçinde gümüş güneş şekilde pırıl pırıl parlayan ve yeni olduğunu gösteren broş vardı.

İkisi aynı fakat biri geçmişi biri geleceği gösteriyordu...

Yaşlı kadın iki broşü eline alıp yan yana koydu. Hala şaşkınca iki broşe bakıyordu. Bu hediye olan broş  Bahşende'nin güzel anılarını anımsatmıştı. İşin tarafı ise bu broş Zehra tarafından gelmişti.

Bahşende:Bu olamaz  sadece hareketlerime bakarak bu broşü almış olamaz.

Yaşlı kadının yıllar önce önüne koyulan broşün aynısı yıllar sonra tekrar önüne koyulmuştu. Hemde nefret etti kız tarafından...

Bahşede:Haşim'in düşündüklerini görmesi imkansız.

Aslında imkansız değildi. Çünkü yaşlı kadın Haşim Ağa'nın ölmeden önce söyleği söyleri her sabah erkenden kalkıp yaşatıyordu. Sevdiği adamı öldüğünü hala kabullenemiyor onun söylediği son sözleri ve verdiği broşü yıllardır yaşatıyordu.

Haşim Ağa, Bahşende Hanım'ın imkansız aşkı olmuştu. Ahmed Ağa'nın acımasız bir şekilde iki aşığı ayırmasından oluşan imkansız aşk!
Haşim Ağa ise aikı uğrana sevdiği kadının önünde acımasız bir ölüdürülmüştü. Sonrası ise geriye kalan sözleri ve Bahşende'yi adlandırdığı güneş broşü olmuştu.

Yaşlı kadının şaşkınlığı bu yüzdendi. Yıllar önce herkesten gizli içinde yaşadığı aşkı nefret etti kız nasıl görmüştü. Nasıl bu broşü alıpta ona verebiliyordu.

"Güneşe zafınız olmalı.."

Güneş zaafı değil, yaşlı kadının adı olmuştu..

Yaşlı kadın elinde tuttuğu ki broşü kutularına koyup dolabın alt bölümündeki kasanın şifresini girip içine koydu.

Bu işte bir sır vardı ve bunu çözecekti...

~ZEHRA ~
Uyuduğum huzurlu uykumdan sonunda gözlerimi açabilmiştim.  Başımı hafif kaldırıp kollarında olduğum amadın yüzüne baktım. Yüzü çizilmiş gibiydi. Dudakları, çene hatları, burnu hepsi belirgindi. Rabbim özene bözene yaratmış lafının kanıtı olabilirdi. Elimi yüzüne götürüp parmak uçlarımla hafif uzun olan sakallarıyla oynadım. Benim bu yaptıpımdan Ömer huylanmış olmamalıydı ki mırıldanıp gözlerini yavaş yavaş açmıştı. Elimi tam yüzünden çekicektim ki elimi tutup durdurmuştu. Benim elim yanağında onun eli ise benim üzerimdeydi. Bana öle uyku sersemi melül melül bakıyordu.

Zehra:Günaydın... Kocacım!

Bütün özgüveni mi toplayıp "Kocacım" demiştim.

Ömer:Günay... Bir dakika sen ne dedin?

ADINI SEN KOY (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin