Raiden 2

B4 Junketsu Ailesi

Beyaz saçlı genç elindeki Büyük Junketsu Tarihi yazan kitabın bir sonraki sayfasına geçmiş
"Bu kitabı onlarca kez okudum yine de sıkılmadım." derken okumaya başlamıştı
"Bir Kral tahtında oturuyordu birden kapısı telaşla çalındı...." birkaç saat geçmiş hava kararmaya başladığında
"Bu gün danslar, şakalar, gülüşmeler, şaşkınlıklar ve Moreno ailesinin katliyle son bulmuştu.

Junketsu ailesi çırak boyutunun testine girip geçmişler ve bütün her şeyi geride bırakarak kapıdan geçmişlerdi."

Beyaz saçlı genç aklındaki babasının söylediklerini gözden geçirmeye başlamıştı.
"Kitabı yine bitirdim. Kitabın son sayfaları biraz hızlı ilerliyor olsa da Karanlığın, Aydınlığın ve Zaman Efendisinin ihanetine uğradılar ve Junketsu ailesi buna inanmak istemediği için onlarla ilgili olan bölümleri, onlardan öğrendiklerini, onlara karşı kullandıklarını yazmadılar ve onlarla bazı ateşkes anlaşması yapıldı. Bu yüzden diğer boyuta sadece Junketsu ailesi gitti gitmesine de 3 efendi rahat durmadı ve Junketsu ailesini zehirledi. 3 efendinin bilmediği şeyse Raiden'nin karısını ve karnındaki çocuğunu korumak için uzak bir yere gönderdiğiydi. Laila tek başına çocuğunu doğurdu ve ona babasının adını yani Ricardo koydu belki bir gün Raiden dönerse karışıklık olmasın diye ama ne dönen ne de haber gönderen kimse olmamıştı. Annesi de oğluna yaşadığı olayları anlatmıştı. Ricardo da 20li yaşlara bastığında evlenmişti. 1 yıl sonra annesi Laila'yı kaybetmişti. Gayet sağlıklı olan annesi nasıl birdenbire ölmüştü bunu araştırırken zehirlenerek öldüğünü ve zehrin ışık elementiyle gizlendiği ve zaman elementiyle yavaşlatıldığını öğrendi. 3 efendinin bu işte parmağı olduğuna emin olduğu için 3 efendinin boyutuna kıyasla kendi bulunduğu üst boyutun gücünü kullanarak 3 efendiyi öldürdü. Zaman bu şekilde geçmiş 60 yaşlarına gelen Ricardo hastalanmış ve öleceğine emin olduğu anda 2 yaşındaki oğluna bu gerçek hikayeyi anlatıyor olacaktı..."

Beyaz saçlı genç yukarıya doğru bakmış
"Baba son sözlerin aklımda yankılanmaya devam edecek. Sonuçta ben de dedem Raiden Junketsu'nun adını taşıyorum. Umarım onun kadar güçlüyümdür."

Sonra kızıl gözleriyle kapıya doğru bakıp
"Nadia" dediği anda Nadia birden odaya girip diz çöküp elini göğsüne koymuş
"Emredin yüceler yücesi, Kara Gül şehrinin tek sahibi Raiden Junketsu."

Raiden Nadia'ya bakmış
"Bana bu kalenin basit bir çizimini ve bana bu dünyadan bulabildiğin bir haritayı vermeni istiyorum."

Nadia
"Efendim izin verirseniz hemen geliyorum."

Raiden'in gözleri açılmış ve öfkeyle
"NAAADİİİAAA NEDEN DEPOLAMA YÜZÜĞÜN YANINDA DEĞİL."

Nadia böyle bir tepki beklemiyordu
"E.e.e.e efendim yüzüğü parmağıma takamadığım için boynuma asıyordum ama geçen gün koptu bu yüzden en güvendiğim yer olan odamda saklıyorum."

Raiden bu kez gayet sakin bir şekilde
"Anlıyorum demek bu yüzden kıyafet değiştiremedin. Eğer ben sana o şekilde bir tepki vermeseydim sen bana yüzüğün yerini söyleyecek miydin? Neyse odanda olduğunu söylemiştin değil mi?" demiş ve taht odasından kaybolmuştu.

Nadia hiçbir şey görememişti. Ayrıca sorsaydı kesinlikle yüzüğün yerini söylemeyecekti.

Raiden Nadia'ın odasının önündeydi, kapıyı açıp içeri girdiğinde hafif bir gül kokusu burnuna gelmişti.
"Şimdi yüzüğü nereye koymuş olabilir. Korumak istediğin bir şeyi nereye saklarsın. Hmm komidin, hayır, takı kutusu? Hayır, böyle olmayacak." derken bütün odaya enerjisini göndermiş her şey gözünün önünden geçiyordu.
"Demek yastığın içine saklamış. Şimdi ona uygun bir şey yaptırmak gerek." diyip yine ortadan kaybolmuştu.

Kalenin kapısıda ortaya çıkmıştı.
"Bu şehir hakkında hiçbir şey bilmiyorum ki birde buranın Kralı olacağım. Neyse saçlarımla gözlerimi sarı renk yapar ve gözlük takarsam beni kimse tanıyamaz." demiş ve kapıdaki nöbetçiye doğru yürümüştü

Raiden
"Afedersiniz, Efendi Raiden'in yeni aldığı biriyim ve benden ist..." derken sözü yarım kalmasının sebebi Nöbetçinin konuşması olmuştu

"Yüce Efendi Raiden demek beni test etmeye geldiniz. Merak etmeyin sizi her kılıkta ve her koşulda tanıyabilmek ve koruyabilmek için eğitildik."

Raiden şaşırmış olsa da bozuntuya vermeden dik durmuş gözlüğü çıkartırken saçları beyazlarmış, gözleri de kızıllaşmıştı.
"Güzel güzel, demek eğitimlerini unutmamışsın. Benim saray kapımı koruyan sana güvenim daha da arttı."

Nöbetçi anında diz çökmüş
"Efendim bu küçüğünüz bu övgüyü hak etmiyor olsa da. Övgünüz beni fazlasıyla onurlandırmış ve mutlu etmiştir." demiş ve ayağa kalkıp dik duruşunu sergilemiş adeta beni kimse geçemez diyordu.

Raiden'de içeri girmiş acaba beni nasıl tanıdı? düşüncelerine girmişti. Biraz daha düşündükten sonra içinden
"Tabi ya Ki enerjim yüzünden, her kişinin ki enerjisi vardır. Enerjisi sıfıra düşmediği sürece dostların tarafından bulunabilirsin. Enerjimi gizlemeyi nasıl unuturum bu büyük bir hata." derken hem düşünmüş hem de kendine kızmıştı.

Raiden depolama yüzüğüne dokunmuş ve
"Enerjimi gizle." demişti. Oldukça nadir bir yüzük olduğu belliydi çünkü depolama yüzüklerinin büyük bir kısmı sadece depolama yapıyordu.

Raiden üstündeki mavi kıyafetten kurtulup uşak kıyafeti giyinmiş, saçlarıyla gözlerini siyah renk yapmış ve tabi ki yine numarasız gözlük takmış nöbetçinin yanından geçip gitmişti.

Nöbetçi uşak kıyafetleri giyinen kişiye bakmış
"Bu seferki kılık değişimi az öncekine kıyasla çok çok daha iyi Efendimi zorla tanıdım." diyerek içten içe düşünmüştü.

Raidense kale kapısında bekleyen nöbetçiye göz ucuyla baktığında. Nöbetçi baş selamı verip tekrar dik durmuştu. Yani bana güvenebilirsiniz diyordu. Yine tanımıştı, nasıl bir eğitim veriyorlardı bu nöbetçilere.

Nöbetçiye göreyse Raiden'in ona dönüp bakmasıyla ben dışarıdayım, kalemin girişi sana emanet olarak anlamıştı.

Raiden nöbetçinin görüşünden çıkınca karşısına çıkan kadın bir yarı insana doğru ilerlemişti kulakları tilki kulağıdı başının üstünde yer alıyordu ve tilki kuyruğunun olması dışında insandan bir farkı yoktu.
"Afedersiniz hanım efendi rahatsızlık verdiğim için özür dilerim. Terzinin nerede olduğunu sorabilir miyim?"

Tilki kadın güzel giyinimli adama dönmüş
"Nezaketiniz için teşekkürler şu sol yoldan düz devam edin tabelalara bakarak ilerlerseniz rahatlıkla bulursunuz." demiş ve hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı.