Raiden tahtında otururken şekerleme yapıyordu. Halkın istekleri veya şikayetleri yoktu. Çiftçilerden meyve sebze satın alıyor halka satıyor ve halktan vergi almıyordu. Ama dükkanlardan yüzde 5 vergi alıyordu. Bu gayet adildi dükkanın kazancı neyse vergisi oydu yani 1000 bakırlık kazancı varsa 50 bakır vergiydi. Aynı şekilde de kalenin ihtiyaçları da o dükkanlardan karşılanıyordu. Bu şehir içinde dönen sınırsız döngüydü. Ayrıca Raiden'in ek olarak kendi kazancı vardı ki neredeyse sınırsızdı bu servette atalarından kalmaydı.
Birkaç saat daha geçmiş Nadia Raiden'in odasında yerde uyanmıştı. Her yanı tutulmuş esnerken katır kütür sesler çıkmıştı. Üstündeki örtüyü farketmesi de uzun sürmemişti. Ayağa kalmış ve taht odasına doğru ilerlemeye başlamıştı, zaten üstünde Raiden'in ona verdiği kırmızı elbise vardı gece de onunla uyumuştu. Tek bir sorunu vardı kırışmış olmasıydı.
Taht odasına varmış içeride birinin olup olmadığını öğrenmek için kapıyı açmış ve tahtta oturan daha doğrusu tahtta uyuyan Raiden'i görmüştü.
"Efendim ne güzel de uyuyor. O taçsız bir kral. Onun sözleri hala aklımda Taç mı? Taç sadece görsellikten başka bir şey değil. Benim Kral olduğumu bilmek istiyorlarsa ya düşmanım olmaları gerek, yada çevreme saygısızlık yapmış olmaları gerek. Benim şehrimde Soylu ve Soysuz, Zengin ve Yoksul ayrımı yok. Soylu soysuzu, zengin yoksulu ezmeye kalkarsa soysuzun arkasında adım, yoksulun arkasında param vardır. Bu kadar toleransa rağmen adımı da paramı da kötüye kullanırlarsa cezalarını Zenginden ve Soyludan önce ben keserim. Kral olmak bana göre budur, basit bir taçtan ibaret değil. Yoksa her taç takan kral olsaydı ve krallık yönetmesi kolay olsaydı etrafta krallıklar değil imparatorluklar olurdu. Ama o kadar basit değil Kral olmak. Sonuçta tacı bebeğin başına takarsan şehir harabeye döner. Çünkü krallığı yöneten o değil çevresindekilerdir. Gördün mü? Başında tacı olanın her zaman kral olduğu anlamına gelmez."Nadia bunları düşünürken kapının orda hala uyuyan Raiden'e bakıyordu ama taht odasında yankılanan bir ses
"Ne oldu Nadia?"Nadia biraz irkilse de Taht odasına girip kapıyı kapatmıştı ve Raiden'e doğru döndüğünde onun yavaşça açılan kızıl gözlerine bakakalmıştı. İkinci bir kırpmayla tekrar siyah olmuştu. Nadia diz çöküp
"Efendim hiç bir problem göremedim. Sadece taht odasını kontrol etmek için aralamıştım ki uyuyan sizi uyandırdım."Raiden yaslanarak uyuduğu elini başından çekmiş ve dik oturmuştu.
"Problem yokmuş gibi görülse de aslında çok büyük bir problemimiz var."Nadia şok olmuştu
"Nasıl yani? Farkedildik mi? Yada birileri bize mi saldırıyor? Yoksa isyan mı çıktı? Asayım mı? Keseyim mi? Yada kökten yok edeyim. Emriniz nedir?" Pür dikkat Raiden'e bakarken kana susamışlığı hissedilir boyuttaydı.Raiden
"Farkedilmedik ama koca bir şehir sonuçta elbet farkedilecez. Farkedilmediğimize göre bize kim saldıracak ki? İsyan da çıkmadı. Durum buyken sakinleşebilirsin. Neyse daha büyük sıkıntımız var."Nadia düşünse de aklına söyledikleri dışında hiçbir problem gelmiyordu.
Raiden
"Nadia bu kadar düşünmene gerek yok yüzeysel düşündüğünde problemin gözlerinin önünde olduğunu göreceksin. Kara Gül Şehrinin adı var ama bayrağı nerede?"Nadia şok olmuştu böylesine önemli bir şey nasıl atanmıştı, bayrak şehrin simgesidir öyle ki şehirden önce bayrağın yapılması gerekirken burada tam tersi olmuştu.
Raiden
"Neyse çözümü de buldum. Halkı kalenin önünde toplanmasına yardımcı ol Nadia. Saat 11 gibi herkes kalenin önünde olsun, eğer gelemeyenler varsa gelen gelemeyene duyurur. Yani herkesin gelmesi için zorlama."Nadia
"Emredersiniz Efendim." demiş ve taht odasından ayrılmıştı.Birkaç dakika sonra kaleden çıkan 10 kişi şehrin sokaklarını gezmeye başlamış ve her biri de gezerken
"Kralımız saat 11 de konuşma yapacaktır müsait olan herkesin bu konuşmaya katılması beklenmektedir. Herkes saat 11 de merkezde kalenin önünde olsun. Duyan duymayana sözlerimizi aktarsın."Her birinden duyulan sözler bunlardı. Zaman ilerliyor şimdiden kalenin önünde toplanmaya başlayan kişiler bile vardı, bazı çocuk yarı insanlar arasında ilk kez kalenin önüne geldiklerinden dolayı heyecandan kuyrukları sallanan yarı-tilkiler, yarı-kurtlar vardı. Fazlasıyla masum görünen bu çocuklar o ortamın neşesi haline gelmeye başlamıştı. Çünkü onları görüpte gülümsemeden geçmeyen yoktu.
Zaman ilerlemiş neredeyse bütün herkes toplanmıştı.
Nadia saatine bakmış 11e 5 kala balkona çıkmış ve aşağıya bakmış içeriye dönüp Raiden'e bakmış
"Efendim çoğunluk toplanmış vaziyette. Konuşma yapmanızı sabırsızlıkla bekliyorlar."Raiden balkona doğru ilerlemeye başladığında
Nadia halka doğru dönüp tekrar konuşmaya başlamıştı
"Herkes duruşunu düzeltsin Kral geliyor."Onun bu şekilde bir uyarıda bulunmasının nedeni bazıları yanındakiyle konuşuyor, bazıları dolma oyuyor, bazıları oturuyor olmasından kanaklıydı. Zaten Nadia'nın sesini duyup da duruşunu düzeltmeyen kimse kalmamıştı.
Raiden balkona çıktığında halk anında diz çökmüş ve binlerce kişinin ağzından tek seferde
"Kral Raiden'e saygılar olsun." demişlerdi.Raiden balkon korkuluklarına iki elini de koymuş
"Gösterdiğiniz saygı için hepinize minnettarım kalkabilirsiniz. Ayrıca içinizden bir kişiye konuşmam bittikten sonra bir soru soracağım. Merak etmeyin o kişi çoktan belli. Siyah takım elbiseli, siyah saçlı, mavi gözlü sanırım yeşil de olabilir buradan net seçemedim malum çok uzakta ama mavi gibi görünüyor."O kişi bir erkekti halk ise çevresine bakınarak adamı aranıyordu yalnızca adama yakın olanlar onu görebilmişti. Boyu çok uzun değil 1.80di tamam kabul ediyorum uzunmuş. Tek büyük şoku geçiren kişi de oydu bütün kalabalığın ortasında duruyordu renk karmaşası içinde onu görebilmiş ve pek çok renk detayı vermişti ve 100 yada 200 metre vardı kaleye ve bu adamın bulunduğu yerden kalenin balkonuna çaprazlama 400 metre yapıyordu. Adam içinden ancak bu herifte nasıl bir göz var diyebilmişti.
Raiden
"Evet hepinizin merak ettiği konuşmaya gelirsek. Benim için çok büyük bir problem olsa da sizin günlük yaşamımızı pek etkilemeyecek bir problem. Şimdi biz Kara Gül Şehri olarak bir isme sahibiz ama Kara Gül Şehri olarak bir cisme yani bir bayrağa sahip değiliz." dediğinde halk arasında uğultular oluşmaya başlamıştı.Nadia söze girip sessizlik diyene kadar.
Raiden devam etmiş
"Bu problemin çözümüne gelirsek siz halkım şehrimin adına uygun bayrak fikirlerini çizerek bana sunacaksınız bende içlerinden en beğendiğim resmi şehrin dört bir yanında bayrak olarak dalgalandıracağım." derken halktan sevinç çığlıkları yükseldi.Raiden bir elini kaldırmış ve halk susmuştu.
"Şimdi bayrağın şehrin dört bir yanında feth edilen topraklarda dalgalanması bile bayrağı tasarlayan kazanan kişi büyük bir ödül olacaktır ama bayrağın zaten amacı bu olduğundan benim için ödül anlamı taşımıyor. O yüzden para ödülü ve ayrıca yeni yaptıracağım okulun adını kazanan kişinin adını vereceğim. Bu şekilde o kişi hiçbir şekilde unutulmayacaktır."Halkın bu seferki sevinç çığlıkları tüm şehri kaplıyormuş gibi gürdü. Zamanla Çok Yaşa Kral Raiden sloganına dönmüştü.
Raiden tekrar bir el hareketi yapmış
"Konuşmam burada sonlanmıştır. Şimdi gelelim Siyah Saçlı takım elbiseli adama." dediğinde herkes adama doğru dönmüştü. Raiden devam etmiş
"Sen neden bana saygı göstermedin?"