Laila Mağarada meditasyon durumuna geçmişti.
Gölge
"Güzel şimdi karanlığı hissetmeye çalış bu senin ikinci elementin olacak."Laila karanlık elementi hissetmeye çalışsa da hangi yoldan gideceğini bilmiyordu. Elindeki tek ip ucu hissetmeye çalışmaktı. Aklını kurcalayan bir diğer soruysa element parşomenleriyle bir elementi anında öğrenebiliyordun. Sadece gölgenin neden böyle bir yolu seçtiğini merak ediyordu. Yine de meditasyon halinden çıkmadan gölgenin söylediği gibi karanlığı hissetmeye çalışıyordu.
***
Bu şekilde geçen haftaların ardından Laila sonunda karanlık elementi hissedebilmişti ama kontrol edebilmekten çok uzaktı.
Gölge
"Çok çok iyi bu şekilde devam et. Yakında karanlığı kontrol etmeye de başlarsın."Aradan geçen birkaç saatin ardından
***
Başka bir alandaRaiden kızıl bulutlarla kaplı gök yüzüne bakıyordu. Sanki gök yüzü yanıyor gibiydi. Ardı ardına mor şimşekler düşüyordu.
Raiden birden sağ eline bakmış ve havaya kaldırıp sesi sanki ona ait değilmiş gibi gür ve katı bir ses tonuyla
"GEL." demişti bu kısacık kelimenin neler getireceğini Raiden şaşkınlıkla izliyordu. Hiçbir hareketini kontrol edemiyordu. Belli ki bir rüya görüyordu.Gök yüzündeki kızıl bulutlar Raidene doğru bombe yapmış ve gök yarılıyormuş gibi dört bir yana yankılanan sesin ardından kısa iki tarafı keskin mavi bir kılıç sağ elinde belirmişti. Kabzasındaki 3 taş dikkat çekiyordu. Kılıca yakın yerde kırmızı, kabzanın ortasında mavi ve kabzanın bitiminde siyah bir taş vardı. Raiden kılıcı tuttuğunda çevreye büyük bir ağırlık çökmüştü.
Raiden kılıcı yavaşça indirmiş ve ona bakıp
"Hoş geldin." demişti. Raiden hala izliyordu, bu kılıcı daha önce hiçbir yerde görmemişti ve böyle bir kılıcı da duymamıştı. Kılıç açıkça büyülü bir kılıçtı ve ne zaman yapıldığını göremiyordu. Raiden'in aklına o anda dank etti bu bir rüya değildi ve bu beden de kendisine ait değildi.Beden sağ ayağını bir santim yukarı kaldırıp sol ayağıyla kendini hafifçe ileri itmiş ve yanından ışık hüzmeleri geçmeye başlamıştı bir anda binlerce kilometrelik yolu gitmişti.
Raiden o an korkuyu hissetmişti bu bedenin sahibinden korkuyordu. Kendisi de zamanında yıldırım elementi sayesinde binlerce kilometrelik yolu gidebiliyordu veya diğer ölümsüzlük yolunda ilerleyenler ki enerjisiyle binlerce kilometrelik yolu gidebiliyordu ve bir tam adım atılır ve vardığın noktaya kadar 1 adımdan fazlasını atman gerekirdi.
Ama bu bedenin sahibi, birkaç bin kilometrelik yol için ne enerji kullanmış, ne de hız elementi kullanmıştı. Saf beden gücüyle binlerce kilometrelik yol için sadece 1 adım atmıştı.
Üstelik karşısında kendisine silah doğrultan bir milyardan fazla kişi vardı.
"BENİM TOPRAKLARIMA GİRDİNİZ EĞER BU ŞEKİLDE DEVAM EDERSENİZ İNSANLIK KAOSA GİRECEK VE BİRBİRLERİNİ ÖLDÜRECEKLER! BUNUN OLMAMASI İÇİN YA HEPİNİZ ŞU ANDA BANA BOYUN EĞERSİNİZ. YADA HEPİNİZİ YOK EDERİM!"dediği anda karşısında duran ordunun sayısı ona boyun eğmek yerine hızla daha da artmış ve 50 milyarın üzerine çıkmıştı.
Kılıcını dümdüz yukarı kaldırdığında Gezegeni saran kızıl bulutlar bir anda kaybolmuştu. Sanki o kişinin yolunda durmak istemiyorlarmış gibi.
Bulutlar dağılmış olsa da gök yüzünü kaplayan 2. Bir ordu daha vardı ve o ordunun sayısı yerdeki ordunun iki katıydı.
Toplamda en az 150 milyarlık bir ordu sadece 1 kişi için gönderilmişti.
O anda gök yüzünden saçlarının yarısı saiyah diğer yarısı beyaz olan bir insan figürü bu adamın tam karşısında durmuştu. Belinde de bir kum saati vardı.
Raiden o kum saatli adamın görünmesinden sonra hiçbir şeyi duyamaz hale gelmişti.
Ama o ikisi hala konuşuyordu tartışmışlar birbirlerine bağırmışlar ve bir şekilde zaman herkes için birden durmuştu ve büyük siyah bir kapıya doğru sürükleniyordu. Raiden daha da korkuyordu çünkü öylesine güçlü gördüğü adam şu anda kum saatli adam tarafından sürüklenerek götürülüyordu. Tam zaman akışı normale döndüğünde adam birşeyler daha mırıldanmış ve kılıcını siyah kapıya fırlatmıştı ve kılıç kapıya saplanmıştı.
Daha sonra Raiden'in net bir şekilde duyduğu bir kelime tekrar yankılanmıştı
"GEL.." kılıç gelirken aynı anda Siyah kocaman kapıyı da açmıştı ve simsiyah dumanlar her yere yayılmaya başlamıştı.Kum saatli adam öfkeyle bir tekme savurduktan sonra bütün herşey kararmaya başlamıştı. Yerde yarı baygın olan adam son bir şekilde kılıca baktığında kılıç 24 kanatlı meleğin elindeydi ve sıradan bir metalden hiçbir farkı yok gibi görünüyordu. Hemen ardından bütün dünya tamamen kararmıştı.
***
Raiden mağarada birden gözlerini açmıştı. Kalbi çok hızlı bir şekilde atıyordu. Elini yüzüne koymuş ve
"Bu da neydi? Zaman imparatorunu oğlum öldürdüğü için geleceği ve geçmişi görmeyi miras mı aldı? Neden bana göründü böyle bir şey? Bu geçmişten mi? Yoksa gelecekten bir görüntü müydü? Eğer gelecekten bir görüntüyse gözünden izlediğim adama ve Kum saatli adama rakip olmaktan bile çok uzağım. Daha çok güçlenmem gerek." Raiden bu gezegenin en güçlüsü olduğunu düşünürken diğer her şeyi unutmuştu çünkü evren sadece 1 gezegenden ibaret değildi.Sonra bir ses duydu
"Efendim sonunda uyandınız. Tebrikler yaydığınız enerji daha kararlı hale gelmiş." Raiden gölgeye bakmış ve ayağa kalkmıştı. Bütün vücudu ağrıyordu."Gölge ne zamandır meditasyondayım."
Gölge
"1 yıldır Efendim."Raiden
"Demek 1 yıl, bu kadar uzun sürmesini tahmin etmemiştim bu bedenimin ne kadar kötü bir durumda olduğunu gösterir. Gölge artık daha da güçlenmemiz gerek."Gölge merakla sormuş
"Neden Efendim size tehdit oluşturabilecek hiç kimse yok..." sözünü bitirdiği anda ayakları yerden kesilmiş ve uçuşa geçmişti ve birden bire efendisini üstünde görmüş ve bir darbe daha yemiş ve yere çakılmıştı. Gölge formuna girmeye bile fırsat bulamıyordu.Yer sallanmalarından dolayı Laila birden meditasyondan uyanmıştı ve mağaradan dışarı baktığında Raiden'in, Gölgenin göğsüne bastığını görmüştü.
Raiden öfkeyle
"Ne cürretle gölge formuna girmek istersin? Bir gün ben ölümle burun buruna geldiğimde şu anda olduğu gibi gölge formuna girip kaçmak mı isteyeceksin! Ben sana hayatımı emanet ediyorum ama sen beni koruyacak güce bile sahip değilken ben nasıl rakipsiz olabilirim. Şu anda ben her noktadan saldırıya açığım beni ayağımın altında nasıl korumayı planlıyorsun. Eğer ki bana tekrar efendim demek istiyorsan güçlen ve ayağımın altında duracağına, yanımda duracak kadar güçlen ki gerçekten korunduğumu hissedebileyim." derken ayağını gölgenin üstünden çekmiş ve mağaraya doğru ilerlemeye başlamıştı.Gölge, Raiden'in arkasından bakakalmıştı.
"Efendim haklı ben onun sırtına bakıyorken onu nasıl koruyabilirim veya kendime nasıl koruma diyebilirim. Efendimin bildiği ve benim bilmediğim güçler olabilir. Bu gezegende rakipsiz olabiliriz ama diğer gezegenden gelecekler için de rakipsiz miyiz? Efendimi böyle bir şansa dayalı koruyamam her gün bir önceki halimden güçlü olmaya çabalamam gerek. Yoksa efendimin sırtından bakmaya devam ederim." demiş ve gölge formuna girip Raiden'in gölgesinde kayıplara karışmıştı.Laila da öfkeyle bakan Raiden'e hiçbir şey söyleyememişti. İçinden geçen tuhaf bir hisle Raiden'in tüm gücünü göstermediği hissine kapılmıştı.
