BÖ/21

530 129 109
                                    

Rümeysa'dan...

Odamın balkonuna, yemekten önce birazcık oturmak için geçtiğimizde Selen, "Rümü sana şok olacağın bir şey söyleyeyim mi?" diye sordu.

"Ne gibi bir şey?"

Selen, "Ömer hakkında bir şey." dediğinde Ömer Selen'e baktı.

Ömer, "İçinde tutamıyorsun illa söyleyeceksin değil mi?" dedi yarı sinirli bir şekilde.

Ama neden sinirli?

Selen, "Evet tutamıyorum, şimdiye kadar tuttuğum yeter."

"Ne söyleyeceksin?"

Selen, "Ömer süt kardeşim de onu diyecektim."

Kardeşim?

Süt kardeşim?

Ömer süt kardeşim?

"Gerçekten mi? Neden kimse bilmiyor?" dedim şaşkınlıkla.

Selen, "Ömer yüzünden."

Ömer, "Çünkü öyle olması gerekiyor Selen bilmiyormuş gibi konuşma." dediğinde gözleri doldu.

Garip şeyler oluyordu.

Ömer'i tanıdığımı düşünüyordum ama zaman geçtikçe Ömer'i hiç tanımadığımın farkına varıyorum gerçekten.

Bir anda aklıma annesi babası geldi. Ömer hakkında kesin bir bilgi yoktu. Belki de annesi babası yaşıyordu.

"Annen baban..." dedim ama Ömer lafımı tamamlamama izin vermedi, "Benim babam yok." dedi sertçe.

Ne olmuştu bir anda, neden ortam gerilmişti?

Boş bulunup bir anda aklımdaki düşünceleri dışa vurdum, "Ama Ömer ne bilim başına o kadar şey geliyor ve aile bağlarını kimse bilmiyor kafam çok karıştı. Ben anlamıyorum babaannen öldü, Selen kardeşin, herkes hatta Kaya Bey senin için uğraşıyor, yani anlamadım neden böyle?"

Çağatay, "Kısaca ben özetleyeyim, benim babam, Mert'in babası, Ömer'in babası, Selen'in babası çok eskiden bu yana arkadaş. Allah korusun şu an Ömer'e değil de Mert'e, bana ya da Selen'e bir şey olsun, yine aynı şeyler olacak, yine herkes elinden geleni yapacak, birimizin babası bizi birbirimizden ayırmaz, Ömer ailesi hakkında kimseye bir şey söylemiyor çünkü küçükken yaşının kaldıramayacağı şeyler yaşadı. Bunu daha fazla kurcalayıp Ömer'i üzmenin bir mantığı yok."

"Peki son bir şey sormak istiyorum, Ömer sen ne zamandan beri babaannenle kalıyorsun?"

Ömer, "Sekiz yaşından beri."

Gerçekten sekiz yaşından bu yana babaannesiyle mi kalıyordu?

Ne demekti sekiz yaşında bir çocuk babaannesiyle annesi babası olmadan kalıyor. Sekiz yaşında daha küçücük anne diyebilecek kimsesi yok, beni her şeyden korur dediği bir babası yok.

"Ben seni tanıdığıma şu an inanmıyorum, herkesin farklı bir hikayesi varmış ve ben senin hikâyenin tanıtımını bile bilmiyorum."

Ömer, "Ben İtalya'da doğdum, beş yaşına kadar orda yaşadım, daha sonra Türkiye'ye zoraki döndüm, birkaç sene sonrada babaannemle yaşamaya başladım."

Çağatay, "Rümeysa şimdi bunları konuşmasak. Dediğim gibi..."

"Tamam." deyip Ömer' baktım.

Ömer şehrin en güzel yoluydu ve bu yolda lambalar yoktu, her yer zifiri karanlıktı, gidiyordum, görmeden, hiçbir şeyin farkında olmadan, başıma neler gelecek, karşıma neler çıkacak bilmeden. Durmak istiyor muydum? Geri dönmek istiyor muydum? İşte bunu bilmiyordum. Bildiğim tek şey şehrin bütün yollarını toplasak bu yol kadar güzel olmayacağıydı ve ben daha önce hiç görmediğim bu yolu ezbere bilmek istiyordum.

Burslu ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin