BÖ/27

495 114 88
                                    

Birkaç gün sonra...

Herkesten bir anı saklar bu yollar Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder
Deli gibi sevmeek ruhumuzdaa var
Deli gibi sevmek ruhumuzdaaa vaaar

Gözümü Çağatay'ın pek de güzel olmayan, aslında sesine göre şarkı söylediğinde güzel olan, sesiyle açtım. Yan tarafımda yatan Mert'e baktım onun da benden pek bir farkı yoktu. Mert, "Ne oluyor ya?" deyip kafasını kaşıdı.

"Aşık adamın hâli bir başka oluyor." dediğimde Mert'le gülmeye başladık.

Biz gülerken Çağatay'ın mutfaktan gelen sesi kulaklarımıza ilişti, "Uyandıysanız mutfağa teşvik edin beyler."

Evet Çağatay hastaneden çıkmıştı, Eylül'le de artık ciddi bir ilişkisi vardı ve şu an bize kahvaltı hazırlıyordu, tabi bir haftadır her ne kadar Çağatay ev sahibi gibi her şeyi yapsa da benim evde kalıyorduk. Yataktan kalkıp lavaboya gittim. Lavabodan çıktığımda Mert hâlâ yatıyordu, "Kalksana kahvaltı yapalım."

"Hı-hı tamam." dedi gözünü dahi açmadan. Ayağından tutup salladım, "Tamam tamam kalkıyorum." deyip doğruldu.

Mutfağa gittiğimde, Çağatay masayı hazırlamıştı, masaya baktığımda ufak bir şok yaşadım, "Çağatay Allah aşkına salatalıkları niye kalk şeklinde yaptın?"

"Biraz romantizm yaşayalım dedim bro."

"Git romantizmi Eylül'le yaşa bize dokunma." dedim ama beni dinliyor gibi değildi telefonundan bir şeye bakıyordu, "Ah canımın içi günaydın mesajı atmış, yeni kalktıysa demek ki." deyip salakça güldü.

"Çağatay sen cidden bozuldun ha."

"Beni bırak ye şunları işim gücüm var benim!"

"Tamam be ne kızıyorsun." dediğimde durgun bir şekilde Mert mutfağa girdi.

Çağatay, "Mert neyin var?"

"Ne bilim ya sanki üstümden kamyon geçmiş gibiyim her tarafım ağrıyor."

"Üşüttün mü grip falan olacaksındır belki?"

"Bilmiyorum."

Çağatay, "Dikkat et kendine sen bize lazımsın brocum."

"Şey, Ayşe ile konuştun mu?"

Mert, "Hayır konuşmadım."

Çağatay, "Neden konuşmuyorsun?"

"Beni görmek istemeyen biriyle neden konuşayım ki?"

"Öyle ama..."

"Aması yok konu kapandı."

Çağatay, "Ben sizin aranızı düzelteceğim ya valla vicdan azabı çekiyorum."

Mert, "Ne yapıyorsan yap beni rahatsız etme."

"Hadi çay buz gibi oldu."

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Mert bir iki saatliğine kendi evine gitti, Çağatay'la ben de mutfağı topladıktan sonra birer kahve yapıp televizyonun karşısına oturduk.

"Ömer."

"Efendim."

"Sence Ayşe'yle Mert'in arasını düzeltmeli miyim yoksa düzeltmemeli miyim?"

"Aslında düzeltmelisin ama Ayşe inat Mert ondan da inat nasıl olur bilmiyorum."

"Kendimi suçlu gibi hissediyorum valla sanki benim yüzümden ayrıldılar."

"Yok canım seninle ne alakası var!" dedim dalga geçer gibi.

"Ömer sana da laf anlatanda zaten kabahat."

Burslu ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin