BÖ/46

383 81 112
                                    

"Babacım biraz daha çay ister misin?"

"Hmm istesem mi acaba?" deyip elimdeki oyuncak pembe bardağı masaya bıraktım.

Arya, "İste iste." deyip oyuncak demlikten çay niyetine vişne suyu doldurdu.

"Babacım vişne suyunu fazla içersek karnımız ağrır bu son bardak olsun tamam mı?"

"Tamam babacım."

"Çay da çok güzel olmuş." deyip vişne suyunu yudumladım, zaten bardak oyuncak olduğu için küçücüktü hemen bitiyordu o yüzden.

"Babacım pekii ... dur bir dakika açamıyorum..." Masanın üstünde duran kapaklı tabağı açmaya çalışıyordu.

"Yardım etmemi ister misin?"

"İyi olur babacım." deyip tabağı bana uzattı, kapağını açtım, içinde fındıklı kurabiye vardı.

"Babacım kurabiye de yer misin?"

"Kim yaptı bu kurabiyeleri?" deyip bir tane aldım.

"Müstesna babaanne yaptı bende yardım ettim biliyor musun Kerem'de hep bozdu kurabiyeleri."

"Yanii biraz yamuk yumuk olmuş ama." dedim gülerek.

"Tadı nasıl olmuş." deyip ellerini çenesinin altında birleştirip masaya yaslanıp, normalden biraz büyük olan mavi gözleriyle bana bakmaya başladı.

"Müstesna Hanım duymasın gel kulağına söyleyeyim." dediğimde başını bana yaklaştırdı.

"Müstesna Hanım tek başına yapsaydı bu kadar güzel yapamazdı." dediğimde eliyle ağzını kapatıp gülmeye başladı.

"Babacım birazcık da yerde oyun oynasak olmaz mı?"

"Neden babacım?"

"Bu sandalyeler sana göre yapıldığı için ben bunda fazla oturunca popom acıyor." dedim gülerek, gerçekten de acıyordu.

"Tamam babacım, o zaman çay partisi bitsin sen yere otur bende bebeklerimi getireyim sende saçlarını ör sonra da benim saçlarımı ör tamam mı?"

"Tamam hadi koş bakalım." dememle Arya koşarak bebeklerinin yanına gitmeye başladı. Yere oturup oh be bir rahatlık varmış dedim ki, "Babaaa!" diye bağıran Arya'nın sesini duyunca yerimden fırlayıp hızlıca oyuncak dolabının yanına gittim, Arya bebeğe sarılmış ağlıyordu.

"Babacım ne oldu?" deyip Arya'yı kucağıma aldım.

"Ba-ba Kerem bebeğimin kolunu koparmış." deyip elindeki bebeği gösterdi.

"Bunun için ağlama bir sürü bebeğin var zaten."

"Ama baba Kerem hep en sevdiğim bebekleri ya ısırıyor ya da koparıyor." deyip başını göğsüme gömdü.

"Babacım ama o daha bebek kızma ona bu kadar."

Başını göğsümden kaldırıp, yanağından sürülmekte olan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. "Kerem doğduğunda da bebekti yerde yürümeye başladığında da bebekti şimdi bir yaşında yine bebek ne zaman çocuk olacak bu?" deyip ellerini göğsünde birleştirdi.

"Haklısın." dedim gülerek, kızıma sarılıp ayağa kalktım.

"Babacım."

"Efendim kızım." dediğim sırada odadan çıkıp Kerem'in odasına gitmek için yürümeye başladım.

"Kerem'le daha oyun oynamayacağım."

"Kerem seni görünce sana yaklaşacak yine de oynamayacak mısın?"

Burslu ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin