"Dinliyorum."
"Uzun zaman oldu görüşmeyeli." deyip hafifçe gülümsedi.
"Gecenin bir yarısı kapıma hasret gidermeye gelmedin herhalde, sadede gel." dedim sertçe.
"Ömer bildiklerim yüzünden beni ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, bana bir şey olmadan bir an önce sana söylemek için gecenin bir yarısı geldim, bu sefer niyetim gerçekten kötü değil. Hemen öyle sert davranma." dedi bir çırpıda.
"Ne biliyorsun da seni ortadan kaldırmaya çalışıyorlar?"
Yere bakarak konuşmaya başladı, "Söylediklerime inanacağını düşünmüyorum ama ben değiştim artık iyi insanların zarar görmesini istemiyorum bu yüzden söyleme gereği duydum."
"Bora ne demeye çalışıyorsun? Anlat."
"Hani yıllar önce Erhan meselesi vardı, babam yardım etti, bende az da olsa karıştım falan." deyip bana baktı.
"Evet."
Durup dururken Erhan meselesinin gündeme gelmesi hiç iyi değildi hadi hayırlısı.
"Erhan'a sadece babam yardım etmiyormuş, sizin içinizden biri de yardım ediyormuş."
Bizim içimizden mi?
"Kim yardım ediyormuş?"
Dudakları hareket ettiği anda silah sesi duyuldu. Bora bir anda önündeki masaya çarptı ve yere yığıldı. Üç dört saniye ne yapacağımı bilemedim, kafamı kaldırıp babama baktım ama camda değildi.
Saniyeler içinde babam koşarak yanıma geldi, "Oğlum." deyip omzumu tutup salladı, beynim durmuştu resmen. Az önce karşımda oturan Bora'yı vurmuşlardı ve şu an önümde kanlar içinde yatıyordu!
Annem ve Rümeysa'da geldi, Rümeysa Bora'yı görünce çığlık atıp bir iki adım geri gitti. Babam eline geçirdiği bez parçasıyla Bora'nın sırtına bastırmaya başladı, annem ise ambulansı aradı. Silah sesini duyan güvenlik de koşarak bahçeye girdi.
Rümeysa titreyen eliyle çeneme dokunduğunda kafamı ona çevirdim. Kolumdan çekip beni ayağa kaldırdı. Bir anda gözüm karardı, en son duyduğum şey Rümeysa'nın çığlık sesiydi.
Gözümü açtığımda odayı aydınlatan sarı loş ışıktan başka hiçbir şey göremiyordum. Yatakta doğrulup sağa sola baktım, hastanedeydim. Karşımda sandalyede oturan Rümeysa beni görünce ayaklanıp yanıma geldi. "Hâtun ne oldu, niye hastanedeyiz?"
"Bora geldi bahçede konuşuyordunuz, sonra o vuruldu sende bayıldın hatırlamıyor musun?"
Tam da önemli bir şey anlatıyordu, kim vurmuştu ki Bora'yı?
"Hatırlıyorum. Annem babam nerede?"
"Yoğun bakım katındalar, Çağatay geldi."
"Tamam." dedim kafamı sallayarak.
"Kaya babam uyanınca haber ver demişti, ben onlara haber vereyim." deyip koluma dokundu.
"Tamam ama önce yaslanmam için yatağı biraz kaldırır mısın?" dediğimde tebessüm edip yatağı ayarladı, ardından da babamlara haber vermek için odadan çıktı.
Çok geçmeden de babamla beraber odaya girdiler, "Oğlum iyi misin?" deyip babam baş ucuma geldi.
"İyiyim baba, Bora nasıl?"
"Ameliyattan yeni çıktı, yoğun bakıma aldılar."
"Gözünü Bora'dan ayırma baba ona bir şey olmamalı."
"Niye, sana ne diyordu bahçede?"
"Erhan mevzusunu açtı, ben değiştim artık iyi insanların zarar görmesini istemiyorum dedi, beni ortadan kaldıracaklar sana bunları söylemem gerek dedi ve Erhan'a sadece Tarık yardım etmiyormuş, bizim içimizden de biri yardım ediyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burslu Öğrenci
Roman pour Adolescents- TAMAMLANDI - Güzel bir çocukluk geçirmiş olan Ömer on yaşındayken, annesi ve babası vefat ettiği için mecburen babaannesiyle yaşamaya başlar. Okul hayatı dışında her şey yolunda giderken, haberinin olmadığı, hatta o doğmadan önce gerçekleşen bir m...