Balonun olduğu mekâna geldiğimizde kapıdaki görevli beyin, "Hoş geldiniz Ömer Bey isterseniz size eşlik edeyim." demesi bir şok daha yaşamama sebep oldu. Ömer nazik bir şekilde, "Yok, teşekkür ederim." dedi ve benim koluna girmemi bekledi, koluna girdikten sonra mekâna giriş yaptık.
İsimlerimizin yazılı olduğu defteri kontrol eden kişi Ömer'e, "Hoş geldiniz." diyerek direkt masaların olduğu bölüme geçmemiz için yaklaşık olarak üç metre uzunluğundaki kapıyı açtı. Deftere neden bakmadı acaba, ne oluyordu böyle?
Balonun olduğu yerin çok hoş bir deniz manzarası vardı. Selen, Emir, Çağatay, Eylül, Ayşe, Mert, ben ve Ömer için aynı masa hazırlanmıştı, masa denizi net gören bir yerdeydi.
Mert bizi görünce, "Hoş geldiniz." deyip Ömer'i kucakladı ardından bana selam verdi, daha sonra da masadakilerle selamlaştık. Ömer Emir'e karşı aşırı derecede soğuktu, Selen de bunu fark ediyordu fazla belli etmemeye çalışsa da açıkçası bu duruma üzülüyordu.
Eylül durağan olan ortamın havasını değiştirmek ister gibi, "Eee Ömer sen neden gri giydin?" dedi ama Mert, "Bu niye bize doğru geliyor?" dediği için Eylül'ün sorusu cevaplanmayıp havada kaldı.
Arkama baktığımda Bora'nın bize yaklaştığını fark ettim. Bora'nın yanında Asya vardı ve el ele tutuşuyorlardı. Garip.
Yanımıza geldiklerinde, Bora, "Burslu siyah takım denmişti, tabi sende olmayabilir deseydin keşke benim eskilerden verirdim bir tane." dedi alay edercesine gülerek.
Mert, "Bora uza hadi, en azından bu gece sorun çıkarma."
Çağatay, "Siyah takım denmedi, siyah giyinmeniz gerek dendi." diyerek hafiften güldü.
Bora, "Yanınıza yeni geldik ama hiç olmuyor böyle davranmanız."
Çağatay, "Bora boş yapma hadi git ya." dediğinde Bora gözlerini devirip Asya'yı çekerek gitti. Anlaşılan bizden istediğini alamamıştı.
Mert, "Kaya Bey geliyor ama yanında Ender Hanım yok." Kaya ve Ender Gençer çifti okulumuzun sahipleriydi. Kaya Bey yanımıza geldiğinde direkt Ömer'e yaklaşıp Ömer'i baştan aşağı süzdü, "Nasıl iyi dikmişler mi Noyan Bey?" diye sordu.
Noyan Bey derken?
Ömer'in yüzü ifadesi bir anda rahatsız oluyormuş gibi bir hal aldı, "Yeleği bir tık daha dar olabilirdi ama genel olarak iyi?" dedi umursamazca.
Kaya Bey, "Peki, bir isteğiniz var mı?" dedi sevecen bir yüz ifadesiyle. Kaya Bey'in mutlu olduğu çenesindeki gamzelerinin arada bir belirginleşmesinden belli oluyordu. Kaya Bey'in aksine Ömer'de tam tersiydi...
Ömer, "Annem nerede, niye gelmedi?"
Annem!
Annem mi?
Ömer annem mi demişti?
Ömer'in annesi yaşıyor muydu?
Neden daha önce hiç annesinden bahsetmemişti?
Neden Kaya Bey'e annesini soruyordu?
Yoksa Ömer'in annesi Kaya Bey'le evliydi de Kaya Bey Ömer'in üvey babası mıydı?
Kaya Bey bir de Ömer'e Noyan demişti, o da bir acayipti.
Kaya Bey, "Birazdan aramıza dahil olacak." dedi tebessüm ederek, Ömer anladım dercesine başını salladı.
Kaya Bey Ömer'in omzuna yavaşça vurup yanımızdan uzaklaştı. Masada Emir, Eylül ve benden başka şaşıran yoktu. Eylül, "Ne oluyor?" diye sordu anlamadığı ses tonundan belli olurcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burslu Öğrenci
Teen Fiction- TAMAMLANDI - Güzel bir çocukluk geçirmiş olan Ömer on yaşındayken, annesi ve babası vefat ettiği için mecburen babaannesiyle yaşamaya başlar. Okul hayatı dışında her şey yolunda giderken, haberinin olmadığı, hatta o doğmadan önce gerçekleşen bir m...